“Düşünen Adam” heykeli, Fransız heykeltıraş Auguste Rodin tarafından yapılan bir sanat eseridir. Heykelin yapımına 1902 yılında başlayan Rodin, bunu asistanı Henri LeBossé ile birlikte 1904 yılında tamamladı. Dünyanın en ünlü heykellerinden birisi olan bu eser, genellikle felsefi düşünceyi anlatan bir simge olarak kullanılır… Dünya genelinde birçok müze ve sanat galerisinde kopyaları sergilenen “Düşünen Adam” heykeli, ülkemizde ne yazık ki “ruh ve sinir hastalıkları” ile özdeşleşmiştir. Bunun nedeni Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nin ön bahçesinde bulunan kopyasıdır. Dünyanın pek çok ülkesinde Rodin’in “Düşünen Adam” heykelinin kopyaları müze ve üniversite kampüslerinde sergilenirken, onu akıl hastanesi bahçesine koyan tek ülke Türkiye’dir... Zamanla bu eserin birçok kopyası yapıldı. Felsefeyi ve düşünmeyi simgeleyen bu kopyalar Belçika, Almanya, Norveç, Japonya, Fransa, Danimarka gibi farklı ülkelerde müzeleri ve üniversitelerin kampüslerini süslüyor. İşin en ilginç tarafı hiçbir ülkede, bu heykeli bir akıl hastanesinin bahçesine yerleştirmek fikri, kimsenin aklına gelmedi. Oysa bu fikir, ilk olarak 1950’li yıllarda Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Fahri Celal Göktulga’nın aklına geldi! Dr. Göktulga, hastane çevre düzenlemesi yapılırken, bir dergide fotoğrafını gördüğü “Düşünen Adam” heykelinin hastanenin ön bahçesine çok yakışacağını düşünür. Heykelin yapımına Kemal Künmat tarafından 1951’de başlanır. Künmat, 1930’lu yıllarda dönemin sayfiye semti Bakırköy’de oturuyordur. Evinin bahçesinde nü bir kadın heykeli yapıp sergiler. Uzun yıllar bahçesini süsleyen bu heykel nedeniyle oturduğu ev, Bakırköy’ün bilinen evleri arasında yer alır. Kendisi Rodin hayranı bir heykeltıraştır ve rahatsızlığı nedeniyle bir süreliğine hastanede bulunmaktadır. Heykeltıraş Kemal Künmat’tan, heykelin yapımı için ricada bulunulur. Künmat’ın görevi kabul etmesi ile devasa bir kaya kütlesi askeriyenin de yardımıyla heykelin yapılacağı alana taşınır. Taş kütlesi, heykeltıraşın ellerinde şekillenip, “Düşünen Adam”a dönüşmeye başlayınca, Künmat emeğinin karşılığını talep eder. Talep ettiği bedel günün şartlarına göre oldukça yüksek bir meblağdır. Hastane yönetimi Künmat’ı ikna etmek için, onu en iyi odalarda ağırlayıp ufak tefek hediyeler alsa da başarılı olamaz. Künmat, heykeli yarım bırakıp hastaneden ayrılır. Künmat’ın hastaneden ayrılması nedeniyle heykel altı ay kadar bir eli eksik kalır. Hastalar arasında eli heykeltıraşlığa yatkın olan birisi aranır. Bir süre sonra, depresyon tedavisi için gönderilen bir subay resim ve heykelle hobi olarak ilgilendiğini söyler. Mehmet Pişdar, çalışmayı tamamlamak için kolları sıvar ve 41 gün çalıştıktan sonra heykeli tamamlar. Heykelin açılışı 4 Aralık 1951’de törenle yapılır. “Düşünen Adam” heykelini tamamlayan Mehmet Pişdar, 1952’de hastane anılarını “Tımarhanede 3.5 Yıl” başlığıyla Milliyet gazetesinde yayımlar. Kendisi ve heykel hakkında “Güzel sanatlara doğuştan sevgim ve istidadım olmasına rağmen, lüzumundan fazla üzerine düşmek istemedim. Nitekim bu sanat, yine benim için bir gaye olmayıp, ancak vasıta kalacaktır. Bu sanatın en hürmet ettiğim tarafı nankör olmayışıdır. Zira insanlar her taşa toprağa meram anlatabilmişler, fakat insana asla!” der… Heykelin tamamlanmasından sonra, hastane başhekimi ‘Neden bahçeye düşünen adam heykeli dikildiği’ hakkında sorular soran gazetecilere şu cevabı verir: “Hastane dışındakilerin durumu içeridekilerden daha kötü. Bu heykel, onların durumu ne olacak diye düşünüyor.”
08 Mayıs 2024, Çarşamba 07:00
Haberin Devamı