Sadık Gültekin’le Doğru TercihTürk milleti çalışkandır Türk milleti zekidir

HABERİ PAYLAŞ

Türk milleti çalışkandır Türk milleti zekidir

Türkiye’deki şeker fabrikalarının kuruluş çalışmaları 1840’lı yıllara kadar dayanıyor. Osmanlı döneminde yeterli teşvik olmadığından hiçbir şeker fabrikası kurulamadı. İlk şeker fabrikasının kurulması Atatürk’ün Cumhuriyet'i ilan etmesi ile başladı. Kurtuluş Savaşı kazanılmış olsa da mücadele edilmesi gereken problemler henüz bitmemişti. Bunların başında ekonomik sıkıntılar vardı. 1923’te gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi’nde bir dizi karar alındı. “Ham maddesi yurt içinde yetişen veya yetiştirilebilen sanayi dalları kurulması gerekir” maddesi, İzmir İktisat Kongresi’nde alınan ilk önemli kararlardan biridir. Bu kararla birlikte şeker fabrikalarının fikri temeli de atılmış olur.

Haberin Devamı

*

Bu konuda dönemin ilk ciddi teşebbüsü, Uşaklı Molla Ömeroğlu Nuri (Şeker) adında bir çiftçi tarafından yapıldı. Molla Ömeroğlu’nun girişimleri sayesinde Türkiye’de ilk şeker fabrikası Uşak’ta kuruldu. 1923'te kurulan fabrika, 1926'da üretime başladı. Yapılan çalışmalar neticesinde 1926’da Uşak ve Alpullu, 1933’te Eskişehir, 1934’te Turhal şeker fabrikaları açıldı. 1934 yılına kadar şeker fabrikalarının sayısı 4’e ulaştı ve daha sonra bu fabrikalar tek bir çatı altında toplandı. Uşaklı Molla Ömeroğlu gençliğinde çok zeki bir öğrenciymiş.

Askerliğini İstanbul’da inzibat olarak yapmış. Bu sayede çevresi bir hayli genişlemiş ve ileride kuracağı fabrikanın altyapısını oluşturmuş. Uşaklı Molla Ömeroğlu ülkenin Yunan işgalinden kurtulmasından hemen sonra ülke ekonomisi için çok önemli olan bu fabrikayı kurmayı aklına koymuş. Avrupa’dan elde ettiği pancar tohumları ile köyündeki tarlasında pancar yetiştirerek işe başlar. Daha sonra pancardan şekerin nasıl elde edilebileceğini araştırır.

Rendelediği pancarları kaynatarak içindeki usareyi çıkarır. Aile mesleği helvacılık olduğu için pancardan elde ettiği tatlı suyu kaynatarak şerbet elde eder. Ancak elde ettiği bu şekerli sıvı, kirli ve kokuludur. Çözümün kimya bilgisinde olduğunu anlar. Bir dizi araştırma neticesinde, elde ettiği kirli ve kokulu sıvıyı kireç kaymağı ile işleme tabi tutar. Bu kokulu şerbete kireç kaymağı uygulayıp kazanlarda dinlenmeye bırakınca, tortuların dibe çöktüğünü ve kokusunun gittiğini, geriye berrak tatlı bir sıvının kaldığını görür. Şekerin Türkiye’deki serüveni bu şekilde başlar…

Haberin Devamı

*

Fabrikalar her ne kadar Almanlar tarafından inşa edilip yine Alman mühendisler tarafından çalıştırılsa da işler daha sonra yerli mühendislere devredildi. Türk mühendislerin birçoğu lise çağlarındayken seçilen, bilgi ve becerilerine göre Avrupa’ya ve Amerika’ya gönderilen parlak öğrencilerden oluşuyordu. Şeker fabrikaları sadece bir fabrika değildi, çok daha fazlasıydı. Çalışanlarına ve yöre halkına bireysel farklılıklara saygı duymayı, sosyal dayanışmayı, daha iyi yaşamı, eğitimi ve estetik değer olarak sanatı sunuyordu. Kişisel kazanç, ikinci planda kalıyordu. Şeker fabrikalarının halkevleri, köy enstitüleri gibi bir misyona sahip olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder