Bu hayatta tek sevgisiz kişi benmişim gibi hissettim geçenlerde…
Tek samimi olan kişi de…
"Mutluluk nedir?" diye soruyorum; herkeste aynı cevap: Sağlık, sevgi, bla bla bla…
E hepiniz sağlıklısınız, neden o zaman tatilde bile suratınız beş karış?
Demek ki bunlar neymiş? Klişe, söylemeyeni dövdüklerini düşündükleri sözler...
Bu ülkede biri de çıkıp “Mutluluk nedir?” sorusuna “Para” diyemiyor yahu…
Pragmatist değilim ama bu klişe söylemler hem çok samimiyetsiz hem de realiteden uzak geliyor…
Para mutluluk getirmez belki ama parasız da mutluluk pek zor…
Çünkü hayat bu; karnını doyurman gerekli, başına sokacak bir ev gerekli…
Hayvan değilsin ki postun arkanda gezesin, avlanasın, çiğ et yiyesin…
Araştırma yapmışlar geçenlerde 18-29 yaş arası gençlerin yüzde 78’i mutsuzmuş…
Yüzde 77’si torpilin yetenekten daha önemli olduğunu söylemiş…
Ne acı bir sonuç…
Ne çok üzmüşüz gençlerimizi, ne çok kırmışız umutlarını….
Yeniden hayata nasıl bağlamalı onları?
Bir de herkes tutturmuş mutsuzluğun sebebi “tatminsizlik”miş…
Zaten insanlar anlaşılmadığını düşündüğü için mutsuz. Bir de geçim kaygısını iliklerine kadar hisseden insanlara tatminsiz diyoruz…
Ne istiyor insanlar, yat alamıyorlar da buna mı mutsuz oluyorlar?
Bu insanlar karı-koca 30 yıl bir ev için çalışıyorlar…
Neymiş; tatile gitmesinlermiş…
El insaf; 1 sene çalışıp 3-4 gün tatile gitmek lüksmüş…
Ellerinde lüks telefon olmasınmış, ama iş yerinde kurulan WhatsApp grubuna da her daim cevap yazacakmış…
Bilgisayar almayacakmış ama uzaktan eğitimini de aksatmayacakmış…
Kimsenin tatminsiz falan olduğu yok, insanlar yaşayıp gidiyorlar işte…
Bir bilinmeyene doğru…
Şüpheci, bolca kaderci belki de…
Mağdur suçlanıyor sürekli…
Tatminsiz veya doyumsuz olmakla…
Biri de “Sesini çıkarmışsın kardeşim, helal” demiyor. Biri de çıkıp Hz. Muhammed’in “Haksızlığa karşı susan dilsiz şeytandır” sözünü hatırlamıyor…
"Ekmek yediği yer" kavramı hatırlatılıyor…
Emeksiz yemiş sanki bir lokma ekmeği o dev kurumlarda…
Alın teri hiç dökmemiş gibi…
Sürekli mağdur suçlanıyor, sanki hep bir suç işlemiş de hak etmiş gibi başına geleni…
Bu hayatta tatminsiz, doyumsuz ya da nankör birey yoktur…
Bu hayata tutunmaya çalışan, geleceğinden ümitsiz, kafasında “acabalar”la dolu hayat yaşayan insanlar vardır…
Mutsuzluğun temeli de insanın ufku ve hayatının örtüşmemesidir.