Filiz ÖzkolÖteki olmak

HABERİ PAYLAŞ

Öteki olmak

Serpil iki eli çenesinde gözleri dalgın, dudakları titrek, sesi hüzün dalgasıyla kah yükseliyor kah düşüyor gibiydi. Zaman zaman konuşmalarının anlamını kaçırmak istemediğim için sessizce fısıldayarak sorularımı soruyor onun içindeki duygu seline dokunmak, büyüsünü bozmak istemiyordum. ''Seviyorum onu çok seviyorum. Onun yanındayken zaman nasıl geçiyor bilemiyorum. Sanki saatler bize düşman, bir çıkmazdayım bir türlü yolumu bulamıyor üstelik bu durumdan kurtulmakta istemiyorum’’ derken, benden yardım istemek yerine duygularını onaylamamı bekliyordu…

Haberin Devamı

Serpil güzel bir kadındı. Bal rengi gözleri, kumral saçları , minicik burnu ve buğulu sesiyle konuşuyor, konuşuyor geçmişin unutulmuş ve ''ah keşke dediğimiz yürek sızımıza iğne batırıyordu''

Hepimizin içinde sakladığımız küçük gizli odalarımız vardır ya. Ben bunları uçakların kara kutusuna benzetirim hep. Olağan üstü bir şey olmazsa ölene dek gizli kalan. İşte Serpil konuştukça; hepimizin kara kutularının mührü bir bir çözülerek duygularımıza dem vuracak durumundayken; Beni aldı yine, kara kara düşünceler. Ah serpil ah! Sen bana şimdi neler ettin moduna gelmiştim bile…

Bir yüreğe kaç sevgi sığar? İnsan birinden vazgeçmeden, bir diğerine delice aşık olabilir mi? Serpil’in yanlışlarıyla doğruları birbirine dolaşmış yer değiştirmişken ve benim aklım bu denli karışmışken; hangi aşkı savunacağımı şaşırdım. Bir yanda ilk gençlik yıllarını birlikte paylaştığı, kıyamadığı, bırakamadığı bir alışkanlık demek istiyorum bu saatten sonra; diğer tarafta aniden herhangi bir yanlış zamanda karşısına çıkan şeytani bir cazibe ve Serpilin içindeki gelmiş geçmiş ve unuttuğu tüm duyguları toza dumana katarak ortaya çıkaran bir adam. Bu tür tehlikeli duygulara dokunmaktan korktuğum için kenara çekilerek düşünmeye başladım. Olaya müdahale etmek nedense istemedim. Annemin bir sözü geldi aklıma. ''Bir yerinizde sivilce çıkar, sıkar patlatırsanız iltihap her tarafınıza yayılır'' Belki bu yüzden korktum çekindim ve Serpilin yüreğindeki sivilceye dokunamadım…

Haberin Devamı

Alışkanlık güven verici bir duygudur. Yerinizi bilirsiniz. Sıcak bir kucaktır. Rahatlıktır huzurdur. Birlikte zaman geçirdiğiniz aşk alışkanlığı ise her zaman sırtınızı yaslayacağınız bir Çınar Ağacıdır. Sıcakta soğukta yağmurda karda sizi korur, sahiplenir.. Ya öteki; bir şimşek çakması; aniden boşalan bir yağmur, düz yolda giderken direksiyonu ters yöne çevirmek gibi. Bilinmeyenin cazibesi… Uzun uzun düşünülmesi gereken bir konuda karar vermek gerçekten zordur. Yenilerle eskiler yer değiştirse; Alışkanlıklar tersine dönse, değişen ne olurdu diye düşünmeden edemedim…

İlişkilerimizi canlı tutmayı maalesef beceremiyoruz. Değerlerimizi koruyor fakat ona canlılık katamadığımız için; ilk virajda karşımıza çıkan herhangi birini farklı zannettiğimiz için de, kafa karıştırıcı ilişkilerin içinde kendimizi buluveriyoruz…
Bir aşk kolay doğmuyor, gelişmiyor büyümüyor. Yıllarca yaşadığımız bu güzel duyguları biraz eskidi rengi soldu diye, ilk durakta başka renkle değiştirmek yerine, fırça ve paletlerimizi çıkaralım, sahip olduğumuz aşkı yeniden boyayalım güzelleştirelim. Sevgili Tuna Kiremitçinin çok sevdiğim bir kitabının başlığı geldi aklıma. ''Herkes Birilerinin Eski Sevgilisi''… Yeni diye bir şey yok aslında.. Kendi ilişkimizde eskimek en güzeli olsa gerek.. ÖTEKİNDE OLMAK YERİNE.. YERİMİZDE YURDUMUZDA KALMAK EN İYİSİ.... Bir aşkı bozmak çok kolay.. Yeniden yapmak bir ömür sürebilir.. Değer mi diye düşünmek lazım?

Haberin Devamı

Bir şeyi yeniden bulabilmek için onu kaybettiğimizi bilmemiz ya da sezmemiz gerekir.

Adam Philips

 

 

 

Sıradaki haber yükleniyor...
holder