Tanrım bize değiştiremeyeceğimiz şeylere katlanmak için sabır, değiştirilebilecek şeyleri değiştirmek için cesaret, bu ikisini birbirinden ayırt etmek için de akıl ver. - Reinhold Niebuhr
Dante, İlahi Komedya’sında cehennemin kapısına, “Buraya giren herkes bütün umudu geride bıraksın” yazar. Aslında bu söze karşı çıkıyorum. Çünkü cehennemin bile içinde umut vardır. Var olan şey kaybolmaz. Bu nedenle hayatın her anında umut bir kapıdır. Umut kapısını kırk kere çalmak ya da kırk kapıyı bir kez çalmak bizim elimizde.
Biliyorum sen de kısa veya uzun süreli mutsuzluk ve çaresizlik hezeyanları, iletişim problemleri, varoluş sıkıntıları, ifade sorunları; sevgi, aşk, ilişki ya da yaşam içerisinde birçok soru ve sorunla karşılaşıyorsun. Bazen bu yaşadıklarını hem herkes bilsin hem de sende gizli kalsın istiyorsun. Çünkü uzun zamandır ne yapman gerektiğinin kararını veremedin; benim ve herkesin geçmişte yaşadığımız gibi. Üzülme insanız, duygulardan yaratılmışız. Bu belki de bizim özelimiz. Dostoyevski okuduysan, “Her şeyi anlamaya çalışma, bu bir hastalıktır” der. Biraz olsun rahatladın mı? Sen kendini incittin, başkaları seni incitti veya bir başkaları seni incitenleri incitti. Yolun sonunda herkes bu kötü enerji tufanından payına düşeni aldı… Biz iki kişinin kavgasını her daim bir yabancının ayırdığına şahit olduk. Bizler tüm yaşadıklarımızla aslında ruhen enfekte olduk. Bir şeyleri düzeltmek istiyoruz ya da birileri bunu düzeltsin istiyoruz, ama bu kadar bolluk içerisinde eksik olan, yanlış olan şey nedir onu bulamıyoruz. Çünkü kendimizi halen tam olarak tanımıyoruz. Çünkü her daim onaylanmak ve beğenilmek istiyoruz, hayır demesini bilmiyoruz. Başkaları kırılmasın diye kendimizi kırıyoruz. Kendimizi bile bile yoruyor ve yıpratıyoruz.
Saf gerçekliğe odaklan
Seni mutsuz eden ne varsa, bu mutsuz enerjinin ya da bu insanların içlerinde lütfen olumlu yanlar arama. Bırak kalmaları gerekiyorsa kalsınlar, çıkmaları gerekiyorsa çıksınlar hayatından.
Kalbine, gönlüne, duygularına zarar verenlerin seni acil servise bırakması bir lütuf değildir. Akıttığın gözyaşları yerine, bu gözyaşlarının akmasına sebep olan kişileri hayatından sil.
Emin ol, loş ışıkta herkes güzeldir. Sen saf gerçekliğe odaklan. Dinle ve gör. Kalbini ve vicdanını dinle. İlk yapacağın şey kendini mutlu etmek. "Beni seviyorum" diyebilmek. Aslında mükemmel doğanda, kendi oluşumunu sevmek ve kendine değer vermek var. Bu sevginin kendinden yansıması var. Ancak insanın doğal kalmasını bazı faktörler engeller. Anne karnında doğmadan yüklemelere maruz kalır. Doğum ile zihin yavaş yavaş kirlenir. Özellikle sözde gelişmiş şehirler, fabrikalar, iş hayatının çirkin yüzü, kurduğun ilişkiler, TV ve internetteki olumsuz yayınlar, doğal olmayan besinler, cehalet, kaos seni hem doğadan hem sevgiden uzaklaştırır. Bu hayattaki hikâyemizin en nihai amacı o temiz zihnimize, saf kaynağa, yani kendimize dönmektir. Kendine değer vermek var olan her şeye değer vermektir.
Geçmiş yüktür, ne yaparsan yap taşıyamazsın
Başkalarını memnun etmek için yaşarsan, seni herkes sever; kendin hariç! Bu nedenle ilk önce kendine ve değerlerine odaklan.
Defalarca söyledim ya da yakınlarıma anlattım; bazen kendime de.
İlk etkilenen organ kalbimiz, en önemli organ kalbimiz, her şeyden en çok etkileniyor kalbimiz; bu yüzden de en çok korumamız gereken organımızdır kalbimiz .
Bu nedenle hamallığı bırak. Geçmiş yüktür, ne yaparsan yap taşıyamazsın.
Bu yaşamı tekrardan şekillendirmek ve "Kendine olan sevgini sana hissettirebilmek için arkandayım" diyenlerle değil, "Yanındayım" diyenlerle yola çık. Ben seninle beraber yürüyorum. Sen durduğunda durup sen hareket ettiğinde beraber yürüyeceğim. Yorulduğun za¬man elinden tutup ihtiyacın olan dinlenme fırsatını sana ben yaratacağım. Ben kim miyim? Aynada gördüğün kişi.
Hayatındaki değişimi yaratmak için soruyorum.
Hazır mısın?
İstersen yüksek sesle, istersen içinden söyle, istersen mırıldan ama söyle.
Beni seviyorum!