Dün öğleden sonra boşluk bulunca FoxTV’de yayınlanan ilk bölümüyle seyircisine merhaba diyen ‘Kalbim Yangın Yeri’ni seyrettim. Bihter Ziyagil’in elim intiharının üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen yaşananların ağırlığı yalının her köşesine sinmiş gibiydi. Diziyi izlediğim süre boyunca Ziyagiller’in hayaletleri odadan odaya dolaşıp durdu. Yalının kapısından girdiğinizde sol tarafta kalan odadan her an ‘Firdevs Yöreoğlu’nun “Katyaaa” diyen sesini duyacakmışım gibi hissettim.
Bu kadar güçlü karakterlerin yaşadığı bir evde başka bir hikaye anlatmak elbette cesur bir adım. Aşk-ı Memnu biz seyirciler üzerinde nasıl bir etki bıraktıysa yıllar geçmesine rağmen ‘Kalbim Yangın Yeri’nin Leyla Günsoy’u yalının kapısından girer girmez beni alıp o günlere geri götürdü.
Oyunculuklar, hikaye, hikayenin anlatılış şekli ile ilgili ayrıntıya girmeyeceğim ama şu kadarını söyleyebilirim ki çok uzun soluklu bir gelecek vadetmeyebilir…
Televizyon filmleri geri mi dönüyor?
90’lı yılların sonlarında ekranlarda televizyon filmleri rüzgarı esiyordu. Özellikle Aydan Şener o filmlerin baş oyuncusuydu. ‘Ay Işığında Saklıdır’, ‘Kumru’, ‘Bir Aşkın Bittiği Yer’, ‘Sakin Kasabanın Kadını’ bu filmlerden bazıları.
2000 yılında Uğur Polat ve Yasemin Kozanoğlu’nun başrollerde olduğu Çilekli Pasta’yı izlemiştik. Hemen ardından Mine Çayıroğlu’nun başrolde olduğu Beni Unutma gelmişti. Bir çok seyirciyi ekran başına çekmeyi başaran kaliteli işlerdi.
Birkaç gün önce Trt’de ‘ev sineması’ adı altında bir tanıtım izledim. Belli ki bir televizyon filmi geliyor. Diğer kanalların da benzer projelere yönelik hazırlık içinde olduğu yazılanlar arasında. Yeni bir ‘televizyon filmleri’ dönemi geliyor gibi…
Kadir Doğulu ve Gökçe Bahadır
Yeni bir proje için beklenmeyen iki isim bir araya getirilmiş; Gökçe Bahadır ve Kadir Doğulu… Günlerdir konu üzerine çokça yazılıp çizildi. Yazılanlar çok da yersiz değildi. Şu kadarını söyleyebilirim ki sektörün bazı isimler üzerindeki ısrarını anlayabilmiş değilim.