Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Başkanı Prof. Dr. Mehmet Ceyhan ile geçtiğimiz günlerde yaptığım telefon görüşmesinde, çalışmaktan yemek yemeğe bile vakit bulamadığını söylemişti. Geçirdiği mide kanaması bu yoğun temposuyla bağlantılı olabilir mi bilemiyorum ama hastaneden taburcu olan Ceyhan’a tekrar geçmiş olsun demek istiyorum.
Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, yıllardır aşı konusunda çalışan ve Türkiye’de aşı ile ilgili bilimsel yayınların çoğunda imzası olan bir bilim insanı. Ceyhan öncelikle şunu söylüyor:
Salgın artış eğilimini sürdürüyor. Bu şartlar altında bırakın gevşemeyi daha kontrollü gitmeliyiz. Yaz başında, kısıtlamalar ilk gevşetildiği zaman da uyarmıştım, uyarımı yineliyorum. Rakamlar binin altına düşmeden rehavete kapılmak yine olumsuz sonuçlar doğurur. Temizlik, maske ve mesafe kuralına uymak gerekiyor. Günlük vaka sayısında azalmanın tek başına bir önemi yok. Önemli olan günlük iyileşen sayısının, günlük vaka sayısının üzerine çıkması ve orada uzun süre tutulması.
Bulaştırıcılığı önlemesi beklenmiyor
Aşının bulunmuş olmasıyla birlikte insanların rehavete kapılmasını doğru bulmadığını, konunun yanlış yorumlandığını da belirten Prof. Dr. Mehmet Ceyhan şöyle devam ediyor:
Aşı yapılmaya başlanınca salgın hemen bitecek gibi düşünülüyor. Bu doğru değil. O noktaya gelebilmemiz toplumun yüzde 70-80’inin aşılanmasıyla mümkün olabilir. Inaktif aşılar, en eski yöntemle hazırlanan aşılar. Şu an çocuk felci aşısı yapıyoruz; bunlardan biri inaktif, bir de Hepatit A aşısı inaktif. Bunların dışında inaktif aşı yok. Bu iki aşı deneyimlerinde de zaten aşının taşıyıcılığa hiçbir etkisinin olmadığını gördük. Artık daha yeni yöntemlerle hazırlanan aşıları kullanıyoruz. Bugün mRNA aşı üreten firmalardan biri taşıyıcılığa da etkisini olduğunu açıkladı ama hangi yöntemle kontrol edildi, bilimsel çalışmasını görmeden net bir şey söylemek mümkün değil. İnaktif aşınınsa taşıyıcılığı ya da bulaştırıcılığı önlemeye bir etkisi olmasını beklemiyoruz. Bu nedenle önceliğimiz şu an hâlâ kurallara uyarak hastalıktan korunmak.
Çin’den gelecek olan inaktif aşının hamileler ve çocuklar açısından kullanımını sorduğum Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, “Bu aşı hamileler açısından ‘C’ dediğimiz yani zararı bilimsel olarak gösterilmemiş ama dikkatli kullanılması gereken sınıfta. Şu an gebeler için kullanılmayacak aynı şeklide çocuklar için de kullanımı söz konusu değil. 16 yaş altına kullanılabilmesi için farklı bilimsel çalışmalara ihtiyaç var. Ancak, ileri çalışmalar yapıldıktan sonra bu durum değişebilir. Çocuklarda farklı yaş ve doz denemeleri daha fazla zaman alacaktır” dedi.
Ülkemizde uygulanacak olan Çin aşısı olarak biline aşı inaktif bir aşı. Bu aşının haricinde mRNA aşılar da dünya gündeminde. Salgın sürecinde zaten hazır olan mRNA teknolojisi ile şirketler Covid-19 aşı çalışmalarına yöneldiler ve olumlu sonuçlar açıklandı. Bu aşıların dezavantajı ise lojistik olarak görülüyor zira sevkiyatın belli bir soğuklukta yapılması gerekiyor. İngiltere, Kanada ve ABD mRNA aşı çalışmalarından olan Pfizer-BioNTech aşısının kendi ülkelerinde kullanımına onay verdi. mNRA teknolojisi ile yapılan aşı yeni ancak bu teknolojinin geçmişi çok daha eskiye dayanıyor.
Aşı olmanın hasta olmaktan çok daha iyi olduğunu belirten Prof. Dr. Mehmet Ceyhan, bu süreçte mutlaka korunmaya önem vermeye devam etmemiz gerektiğinin altını çiziyor. Temizlik, maske ve mesafe hâlen hepimiz için önemli. Kısıtlamaları, konulan kuralları delmek sadece eylemi yapan kişiyi değil toplumu etkileyen bir sorun. Birlikte başarmanın parçası olmak için mutlaka kurallara uymamız gerekiyor.