Son yıllarda kadın sağlığıyla ilgili önemli bir konu olan sezaryen istmosel hastalığı, giderek artan bir endişe kaynağı haline geldi. Sezaryen operasyonları, acil durumlar veya anne ve bebek sağlığı açısından riskli durumların meydana gelmesi durumlarında sıklıkla tercih edilen bir doğum yöntemi olmuştur. Ancak, sezaryen sonrası oluşan skar dokusu, bazı kadınları etkileyen ve ciddi sağlık sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Kadın Hastalıkları, Doğum ve Jinekoloji Uzmanı Prof. Dr A. Serhan Cevrioğlu, sezaryen doğum sebebiyle ortaya çıkan ve birçok probleme neden olabilen istmosel hakkında merak edilenleri açıkladı.
SERPİL DOKUREL- POSTA.COM.TR| İstmosel hastalığı, operasyonun yapıldığı bölgede oluşan yara izlerinin zamanla komplikasyonlara yol açmasıyla ortaya çıkıyor. Bu durum, kadınların hayatını olumsuz etkileyebilecek bir dizi semptoma neden olabilir; ağrı, rahatsızlık ve hatta kısırlığa neden olabiliyor.
Uzmanlar, istmosel hastalığına dikkat çekerek, bu konuda bilinçlendirme çalışmalarını arttırdılar. Kadınların, sezaryen sonrası dönemde yaşadıkları değişiklikleri tanımaları ve bu konuda uzman sağlık profesyonellerinden yardım almaları önemlidir. Aynı zamanda, bu hastalığın önlenmesi ve etkilerinin en aza indirilmesi amacıyla yeni tedavi yöntemleri ve araştırmalar da devam ediyor
İstmosel, sezaryen sırasında bebeğin çıkarılması için yapılan kesi sonrasında, uterusun iç kısmında meydana gelen bir durumu ifade eder diyen Doğum ve Jinekoloji Uzmanı Prof. Dr. A. Serhan Cevrioğlu, bu durum, genellikle sezaryen operasyonlarından kaynaklanan bir komplikasyon olarak ortaya çıktığını belirtiyor.
Ortalama olarak, sezaryen doğum yapan her 2 kadından 1’inde istmosel gelişebildiğini görmekteyiz. Kişiye uygulanan sezaryen sayısı arttıkça istmosel görülme sıklığı da artmaktadır. Üç kez sezaryen olan kadınların hemen hepsinde değişen şiddette istmosel görülebilmektedir.
ENFEKSİYON TEDAVİSİNDE GEÇ KALMAYIN
Doğum ve Jinekoloji Uzmanı A. Serhan Cevrioğlu ‘Adet sırasında istmosel kesesi içinde biriken kan, adet bittikten sonra devam eden koyu kahverengi renkli lekelenmeye neden olabilmektedir. İstmosel kesesinde biriken kan enfekte olarak, enfeksiyonun rahim içine yayılmasına neden olabilmektedir. Bazı hastalarda enfeksiyona bağlı olarak infertilite, kasık ağrısı ve kötü kokulu akıntı da oluşabilmektedir. İstmosele bağlı oluşan enfeksiyon antibiyotiklerle tedavi edilse de sonraki adetle kese içinde biriken kan enfeksiyonun tekrarlamasına neden olmaktadır.’dedi
TEK TEDAVİ YÖNTEMİ AMELİYAT
Cerrahi tedavi istmoselin büyüklüğüne ve istmosel kesesiyle idrar kesesi arasında kalan kalan rahim duvarının kalınlığına göre değişir diyen Cevrioğlu açıklamalarına şöyle devam ediyor;
Yeterli rahim duvar kalınlığı olan olgularda istmosel cerrahisi rahim ağzından yerleştirilen histeroskopik sistemle yapılabilirken, büyük ve idrar kesesiyle yakın komşuluk içinde olan istmosellerde cerrahi için genelde karından kapalı sistemle, yani laparoskopik yolla operasyonun yapılması tercih edilmektedir.
Her iki yöntemin kendine has riskleri olsada, laparoskopik yöntemde özellikle idrar kesesi yaralanması riski daha sık karşılaşılabilen bir sorundur.
İdrar kesesi yaralanmalarında tamiri takiben, genelde 15 günlük bir sonda uygulaması sonrasında hasta normal hayatına dönebilmektedir.
Cerrahi tedavi uygulanan hastaların yüzde 90’ında olumlu bir sonuç alınabilmektedir.
İstmoselin gelişmemesi için en etkin yol gereksiz; endikasyonsuz sezaryen ameliyatından kaçınılmasıdır.