Günümüzde, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar genellikle kadın sağlığıyla ilişkilendirilirken, erkeklerde de ciddi bir tehdit oluşturan ancak sıklıkla göz ardı edilen bir sorun ortaya çıkıyor: İnsan Papilloma Virüsü (HPV). HPV, genellikle rahim ağzı kanseri ile ilişkilendirilen bir virüs türü olarak bilinse de, erkeklerde de ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Berkan Reşorlu, cinsel yolla bulaşan ve hem erkek hem de kadınlarda kansere neden olabilen HPV hakkında merak edilenleri tüm ayrıntılarıyla Posta.com.tr okuyucularıyla paylaştı
Serpil Dokurel - Posta.com.tr Geçtiğimiz aylarda yayınlanan, ABD'de yapılan bir araştırmada dünya genelinde her 3 erkekten 1’nin HPV ile enfekte olduğu, her 5 erkekten 1’nin ise kanser açısından yüksek riskli HPV enfeksiyonuna yakalandığı bildirildi. HPV enfeksiyonundan en çok 25 – 29 yaş arası genç erkeklerin etkilendiği ve dünyanın her yerinde yaygın bir şekilde izlendiği ortaya çıktı.
ANNEDEN BEBEĞE DOĞUM SIRASINDA BULAŞABİLİYOR
Bu virüs çok sıklıkla cinsel yolla bulaşsa da, anneden bebeğe doğum sırasında, siğil yakılırken dumanından veya tartışmalı olarak direk nesnelerden temasla da bulaşabiliyor. Prof. Dr. Reşorlu, HPV ile temas sonrası genital siğillerin oluşması için geçmesi gereken sürenin 2 hafta ile 8 ay (ortalama 2-3 ay) arasında olduğunu söylüyor.
GENİTAL BÖLGEDE OLUŞAN SİĞİLLERE DİKKAT!
Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Berkan Reşorlu, HPV’nin tek konakçısı insan olan ve sadece insanlarda enfeksiyon yapan bir DNA virüsü olduğunu, yaklaşık 200 tane tipi tanımlandığını ve bunların en az 40 tanesinin insanlarda genital bölgede enfeksiyon oluşturduğunu belirtiyor. Genital bölgede oluşan bu enfeksiyon cilt ve mukozalarda kondilom adı verilen siğillere, aynı zamanda kanser öncüsü lezyonlara yol açabiliyor.
Bu virüs ile enfekte kişiyle cinsel temasta bulunulduğunda tek ilişki ile virüsün bulaşma ihtimali yüzde 64 olarak kabul ediliyor. Siğiller tedavi edilse bile bulaştırıcılık tamamen kaybolmuyor. Erkeklerden kadınlara bulaşma ihtimali, kadından erkeğe bulaşma ihtimalinden daha yüksek görülüyor.
SİGARA İÇENLER RİSK ALTINDA
HPV kendini genital, anal ve ağız mukozası gibi alanlarda çıkan karnabahar görünümlü kahverengi veya kırmızımsı lezyonlar (siğil) şeklinde kendini belli ediyor. Prof. Dr. Reşorlu, HPV’nin enfeksiyon geliştirmesinde ve siğil oluşturmasında en önemli belirleyicinin kişinin bağışıklık sistemi olduğunun altını çiziyor. Sigara içen kişilerde bulaş sonrası genital siğil gelişme riski yüzde 27 daha görülüyor. İmmün yetmezliği olan hastalarda genital siğiller daha hızlı büyüyebiliyor, dev boyutlara ulaşabiliyor, tedaviye dirençli olabilir ve daha yüksek oranda kansere dönüşüm gösterebiliyor.
KANSERE DÖNÜŞEBİLİYOR
Prof. Dr. Reşorlu, penis kanseri gelişiminde en önemli risk faktörün HPV olduğunu belirtiyor ve penis kanseri olan hastaların yaklaşık yarısında HPV pozitifliği tespit edildiğini vurguluyor.
VÜCUTTAN TAMAMEN ATILAMIYOR
Günümüzde HPV’nin vücuttan tamamen atılmasını sağlayacak bir tedavi bulunmuyor. Prof. Dr. Reşorlu, bu nedenle tedavideki amacın HPV’nin yok edilmesi değil siğillerin tedavi edilmesi olduğunu söylüyor.
Genital siğillerin tedavisinde yakma, dondurma veya cerrahi olarak çıkarma gibi yöntemler uygulanabiliyor. Bağışıklık sistemini HPV’ye karşı uyaran birtakım ilaçlar da bu virüsün vücuttan atılımını kolaylaştırmak ve siğillerin tekrar etme olasılığını azaltmak amacıyla kullanılıyor.
KORUMADA EN ÖNEMLİ YÖNTEM AŞILAMA
Prof. Dr. Reşorlu, HPV’den korunmada en önemli yöntemin aşılama olduğunu, aşılama ile hem genital siğillerin önlenebildiğini hem de HPV’nin neden olduğu penis, larinks, rahim ağzı ve vajen kanserlerinin görülme sıklığının ciddi oranda azaltılabildiğini belirtiyor.
Partner sayısının azaltılması, kondom kullanımı, ezyon varken genital tıraş yapılmaması, sigaranın bırakılması, düzenli uyku, stresten kaçınma, dengeli ve düzenli beslenme, spor yapmak HPV enfeksiyonlarından korunmada alınabilecek diğer önlemler olarak biliniyor.