Şirin Sever39 yaşındaki Almanya güzeli neler düşündürtüyor insana?

HABERİ PAYLAŞ

39 yaşındaki Almanya güzeli neler düşündürtüyor insana?

Geçenlerde sosyal medyada çok güldüğüm bir paylaşım vardı... Geçirdikleri estetik müdahaleler sayesinde artık ‘başkalaşmış’ bazı ünlü isimlere güzellik sırları sorulmuş. Onlar da sıralamış; uyku, su içmek, yok efendim genetik falan filan...

Evet, biz de yedik! Yahu yıllar içinde gözümüzün önünde bambaşka biri oldun, atmasan mı artık? Neyse ki herkes her şeyin farkında. Diyeceğim şu: Mesele estetik yaptırmak ya da ne kadar estetik yaptırdığın değil, hepimiz yaptırıyoruz zaten. Mesele yalan söylemeniz, insanları enayi yerine koymanız. İsteyen istediği kadar estetik yaptırabilir, kim nasıl iyi ve mutlu hissediyorsa öyle olabilir ama yalan söylemek başka bir şey. Öte yandan şu da bir gerçek, dünyada güzellik algısı değişiyor...

Haberin Devamı

Klasik güzellik dediğimiz, ne bileyim mesela altın oran bir surat (o da ne demekse!) porselen gibi bir yüz, renkli gözler, iri dudaklar ya da Barbie bebeklerle ilişkilendiren güzellik artık geçer akçe değil. Güzellik yarışmalarının kriterleri bile değişti. Mesela geçen gün Almanya’da düzenlenen ‘Miss Germany 2024’ güzellik yarışmasını 39 yaşında, iki çocuğu olan İranlı mimar Apameh Schönauer kazandı. Okuduklarıma göre, Apameh Schönauer 15 bin kadını geride bırakarak birinci olmuş. ‘Miss Germany’ yaş sınırını geçen yıl kaldırmış bu arada. Düşünün, yıllar önce evlenip boşandığı anlaşılınca tacı elinden alınan Hülya Avşar’lar vardı. Şimdi iki çocuklu kadınlar birinci! İki çocuklu kadın güzel olamaz mı? Olur elbette ama farklı klasmanlardı bunlar, artık bütün sınırlar kalktı. Özetle, güzellik artık bambaşka şeyler ifade ediyor.

Estetik isteyen yine yaptırsın ama bu kadar takmasın, diğer şeyleri de ıskalamasın diyorum naçizane. Mesela 6 yaşındayken ailesiyle Almanya’ya göçmüş 39 yaşındaki İranlı Apameh Schönauer’e bakın... Kendini bir rol model olarak gördüğünü ve genç kadınları cesaretlendirebilmeyi ümit ettiğini söylüyor kazandıktan sonra yaptığı konuşmada. Kendi rol modellerinin ‘İran’da özgürlükleri için sokaklara çıkıp gösterilere katılan ve seslerini yükselterek her gün kendi hayatlarını riske atan güçlü ve cesur kadınlar’ olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Benim misyonum, bilhassa genç kadınları kendilerinin en iyi versiyonu hâline gelmeleri, büyük ve cesur düşünmeleri ve buradaki hayallerini gerçekleştirebilmeleri için teşvik etmek.” Bilmem anlatabildim mi?

Haberin Devamı

39 yaşındaki Almanya güzeli neler düşündürtüyor insana

KAHVALTI TERÖRÜ

Yok, serpme kahvaltıdan falan bahsetmiyorum... Genel olarak kahvaltıyı yazı konusu yapıyorum bugün. Sabah gözünü açar açmaz ‘kahvaltı hazır mı’ diye soranları masaya yatırıyorum. Sabahın zifiri karanlığında dahi kalksa, kahvaltı yapmadan evden çıkmayanlara takığım ben, içimi az biraz dökmek istiyorum. Ya gece uykunda ne yaşadın da, gözünü açar açmaz büyük bir iştahla zeytin peynir yumurta yiyebiliyorsun diye sormak istiyorum! Daha gözündeki çapaklarını temizlemeden çay koymalar, her sabah bıkıp usanmadan zeytini, peyniri, ekmeği masaya dizenler; nasıl oluyor da usanmıyor? Anne baba evinde oluyor genelde, onlar gelebilir ya da siz onlara gitmiş olabilirsiniz fark etmiyor; her sabah cümleler şöyle sıralanıyor: Kahvaltı hazır yemeyecek misin, kahvaltını yap hadi, çay soğudu otursana, yesene, ee kahvaltı nerde, hadi kahvaltı, ekmek de ye, aa yemeden çıkılır mı gibi gibi. ‘Ben kahvaltı yapmıyorum’ desen bu kez ‘aa kahvaltısız olur mu?’ konuşmaları. Yemin ediyorum kahvaltı demek evde sabah terörü demek! Yahu uyanmış olabilirim ama daha afyonum patlamamış, ben ben değilim, bir kahve bile içmemişim, bu arada ‘kahvaltı hazır mı’ soruları nedir, nedendir? Ben elime bir simit alıp çayla/kahveyle dünyanın en iyi kahvaltısını yapabilirim ama anne babalara göre o masaya oturulmadıysa, peynir zeytin yenilmediyse kahvaltı yapmamış sayılıyorsun. Kim bu kahvaltıyı bu kadar önemli yaptı, vallahi anlamadım. Ne kahvaltıymış arkadaş!

Haberin Devamı

Sevgili Danimarka halkı...

Çok özeniyorum ben bu Norveç, Danimarka gibi ülkelerin gündemlerine ya... Bizde ancak kısır gününde masaya yatırılacak meseleler, onlarda infial yaratıyor! Şaka gibi yemin ederim. Hatırlayın, Norveç Adalet Bakanı sörf yaparken can yeleği takmadığı için ülkede infial yaratmıştı. ‘Derde bak be’ diye gülmüştük. Geçen gün de Danimarka Başbakanı Mette Frederiksen’in yemek yaparken kullandığı kesme tahtası ülkede infial yaratmış. Neden? Başbakan çiğ tavuk etiyle sebzeleri aynı kesme tahtasında kestiği için! Mutfak işlerinden azıcık anlayanlar bilir; bakteri bulaşmaması için çiğ besinler, ekmek ve et tahtalarını ayırmak gerekiyor.

39 yaşındaki Almanya güzeli neler düşündürtüyor insana

Mesele bu yani. Neyse işte, olay büyüyünce Başbakanlık açıklama yapıyor kamuoyuna; ‘iki kesim işlemi arasında tahta yıkanmıştır’ diyerek. Okudukça, bana gülme geldi, ‘Allahım bizim ülkeye de böyle dertler, gündemler nasip et, amin’ dedim. ‘Acaba kesme tahtasının infial yarattığı bir yerde yaşamak nasıl olurdu’ diye biraz hayal kurduktan sonra da değerli Danimarka halkına şu öğüdü vermeye karar verdim: Bizim ünlü politikacılarımızdan rahmetli Demirel’in bir lafı vardır; ‘meseleleri mesele etmezseniz, ortada mesele falan kalmaz’ derdi. Bakın bize, dünya başımıza yıkılıyor ama bizde hiçbir şey infial yaratmıyor maşallah. Azıcık feyz alın.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder