Sonunda karar çıktı; aşı olmayanlara PCR testi zorunluluğu geldi. Bundan sonra... Aşısız olanlardan konser, sinema ve toplu taşımada ve yolculuktan 48 saat önce test istenecek. Eğitim sektöründe çalışanlar da haftada iki kez test yaptıracak. Aşı yaptırmayanların hayatı testle geçecek anlayacağınız. Gerekli miydi? Sonuna kadar! Hoş, test sonuçları da her zaman güvenilir olmuyor ama yapacak bir şey yok. ‘Yetmez ama evet’ diyeceğiz mecburen. Belli ki, aşı karşıtlarına PCR testi zorunluluğu ile vatandaşa aşı baskısı yapmama kararı alındı ama aşı karşıtları yine şikayetçi!!
Ne olsun istiyorsunuz acaba? Aşıda risk olabilir tamam... Ama biz normal yaşamımıza devam edebilmek için bunun tek çare olduğunu düşündük ve aşı olduk. Siz ‘benim bedenim benim kararım’ diyorsanız; bir zahmet test yaptırın hiç değilse! Bakalım bu arada, bu meretin yayılması duracak mı? Hiç değilse bunu anlamamız için bir müsaade edin.
Bu arada karardan veliler de hiç mutlu değil. Geçen gün bir arkadaşım, “Çocuğumun aşısız öğretmenle aynı sınıfta olmasını istemiyorum. Aşı olmamak bir hak ise okula gelmesinler. Biz aşının riski neyse alıyoruz ama karşı tarafın canı o kadar kıymetli ki; hem almıyor, hem çocukları riske sokuyor. İnsaf!!” diyerek isyan ediyordu. Şimdi bu veli haksız mı?
Bozcaada Caz Festivali kaldığı yerden devam…
En son pandemiden önceki sene gelmiştim Bozcaada Caz Festivali’ne. Çok keyifliydi; tadı damağımızda kalmıştı resmen. Araya pandemi girdi, festival geçen yıl sadece dijital ortamda gerçekleştirildi ama bu yıl bıraktığımız yerden devam ettik. Tabii katılım sayısı yarıya indirilmiş şekilde! Sanki daha butik, daha tatlı olmuştu laf aramızda! Tabii isteyen online olarak da izleyebilir.
Festival bugün de devam ettiği için bu notu da buraya düşüyorum. Üç gün boyunca festivalde onlarca müzisyen, caz sanatçısı, onlarca etkinlik ve dinleti gerçekleştirildi. Seçil Akmirza, Çağrı Sertel, Korhan Futacı gibi isimler, Büyük Ev Ablukada gibi gruplar sahne aldı; en büyük ilgiyi de İlhan Erşahin ve Ceylan Ertem çekti. Bozcaada Ensemble ile sahneye çıkan Ceylan Ertem, “Size güzellikler yaşatmak için buradayız. İnşallah 20 yıllar, 50 yıllar devam etsin bu festival, Bozcaada da her zaman böyle yeşil ve bakir kalsın” deyince; büyük alkışı da kaptı.
HES kodsuz giriş yasak!
Ben festivalden paylaşım yaptıkça, “Kimsede maske yok” eleştirileri arka arkaya geldi. Bu ezbere cümleden de o kadar bıktım ki artık... Her katılımcı HES kodu kontrol edildikten sonra içeri alındı elbette. Ve açık havada yapılan bir etkinlikteydik malum. Artık kimse HES kodsuz ve üstteki yazıda belirtildiği gibi negatif test sonucu olmadan kalabalığa karışamayacak çok şükür, bu soru da biter belki böylece!
Doğa dostu yaklaşımlar
Bu yıl 5’incisi düzenlenen Bozcaada Caz Festivali’nin destekçilerinden biri de Volkswagen’di. 2018 yılından bu yana festivali destekleyen marka; her yıl başka bir aracını katılımcılarla tanıştırıyor.. Bu yıl da Volkswagen’in efsane modeli Golf’ün, 8’inci nesli yani Yeni Golf tanıtıldı ve test sürüşü yapıldı. Tamamen dijitalleşen bir Golf vardı karşımızda; eğlence sistemi, konforu ve şıklığıyla festivale damga vurdu.
Bu arada Bozcaada’nın doğal dokusuna zarar vermeden, sürdürülebilir bir anlayışla gerçekleştirilen festivalde; elbette çevre dostu yaklaşımlar da ön plana çıktı. İklim krizi bu denli gündemdeyken, Volkswagen de üzerine düşeni yaptı... Festival katılımcılarına geri dönüşüme uygun, sağlıklı su mataraları dağıttı.
Katılımcılar bu mataralar sayesinde, festival alanındaki su sebillerinden su ihtiyaçlarını giderdi ve pet şişe atığının oluşmasını önlediler. Ayrıca festival sponsoru firmaların ve bireysel katılımcıların aldıkları her bir bilet de, doğada bir tohum topuna dönüştü. Bozcaada Caz Festivali’ni neden seviyorsun derseniz, işte bu çevreci yanı yüzünden!
Vicdan sahibi olmak ya da olmamak
Herkes yazdı ama ben de bir not düşmesem içimde kalır! İnsanlığın geldiği nokta sizi de dehşete düşürmüyor mu? Afganistan’daki olaylarla dalga geçen tişörtlerden bahsediyorum. Bu vicdansızlık sizi de allak bullak etmiyor mu? Çocuklarını askerlerin kucağına atıp ‘hiç değilse o kurtulsun’ diyerek çocuğundan vazgeçen annelerin çaresizliğini anlamamak… Can havliyle uçakların bir yerlerine girip düşen insanları görmezden gelmek…
Üstüne bir de ‘Kabil Atlama Kulübü’ yazılı tişörtler satmak, birilerinin bunu alıp giymesi.. ‘İnsan mı bu şimdi?’ dedirtmiyor mu size de? Bu olayı tişörte bastırmak, nasıl bir vicdanın eseridir? Bunu yapan Amerika’daki ticaret platformu güya satışı durdurmuş ama bazı siteler satmaya devam ediyormuş. Şu tişörtü giyenleri dışlamayan, tepki göstermeyen insanlarla aynı ortamda nefes bile almak istemem. Tepkisizlik onaylamaktır.