Şirin SeverAşk uçucu bir parfüm mü?

HABERİ PAYLAŞ

Aşk uçucu bir parfüm mü?

Aşk çağı bitiyor anladığım kadarıyla. Yani körü körüne aşka teslim olmak, aşkın peşinde koşmak, bir ilişkiye başlamak için aşkın şart olduğunu düşünmek tedavülden kalkıyor hızla. Niye böyle düşünüyorum? Okuduklarım yüzünden! Oyuncu Dilara Aksüyek’in bir açıklamasına denk gelmiştim, “Aşk parfüm gibi uçup gidiyor” demişti.

Epey oldu gerçi ama okurken, ‘Ne güzel benzetme’ demiş ve 35 yaşında bir kadına bunları söyleten şeyin ne olduğunu merak etmiştim. Aşka önem vermediğini ve hiç aşık olmadığını söylerken, şunları ekliyordu: “Bu konuda konuştuğum zaman çok eleştiriliyorum çünkü aşk çok kıymet verdiğim bir duygu değil açıkçası. Çoğu insanın aksine yaşamaktan keyif aldığım bir duygu da değil. Aşk çok güzel bir parfüm gibi.

Haberin Devamı

En kalıcısı da olsa, koklamaktan kendini alamasan da uçup gidiyor gibi geliyor bana. Çok güvenilir bir tarafı yok benim için. Belki o yüzden aşık olamıyorumdur.” Mantıklı mı? Hem de nasıl! Ama aşkın olayı tam da bu sanırım. Neyse, bu sözleri aklımın bir kenarına kaydetmişken, arka arkaya benzer açıklamalar okudum. ‘Hayırdır inşallah, bunlar subliminal mesajlar mı yoksa’ diye düşünmedim de değil! Bu kez Jehan Barbur’un röportajı düştü önüme…

“Aşk denen ütopyaya artık inanmıyorum. Yol arkadaşlığı hoş, gerisi bir hormon oyunu” diyordu. E, ona da hak verdim. Hormonlarımızla, yaşadığımız o kimyayla kendimizi kaybettiğimiz bir şey aşk. “Eskiden aşık olduklarına dön bir bak, hepsi nasıl da sıradan” lafı boşuna söylenmemiş bence. Haklı yani! Olaya nokta koyan açıklamayı da Teoman yaptı sağolsun. Türkiye’nin çeyrek asrına şarkılarıyla damga vurmuş, yıllar içinde sayısız ilişkisiyle gündemi meşgul etmiş Teoman, “Artık aşık olacağıma inanmıyorum” demiş.

“Aşk benim için geçmişte kalan bir duygu, artık o hisleri hissedebileceğime inanmıyorum” sözlerini sarfederken, içimde kalan son şüphe kırıntılarını da yok etmek istiyor gibi geldi bana. Belli ki birinin hikayesinde değerli kişi olmak artık çok zor. İnsanlar bundan kaçıyor; buna emek vermek de, acı çekmek de istemiyor. Zamanın ruhu aşkı tuzla buz mu ediyor, ne dersiniz? Hande Yener’in ‘Aşk başımıza bela’ diyen şarkısı eşliğinde düşünmeye davet ediyorum sizleri.

Haberin Devamı

Kimsenin aşka hali yok!

Madalyonun bir de öteki tarafı var tabii... Her koşulda aşka inananlar. ‘Aşk eski bir yalan’ diye kestirip atmak kolay; nedeni, nasılı da var bunun. 20 yıl önceye bakalım… Evlenmenin eşiğinden dönmüş, dünyaca ünlü bir çiftten söz edelim mesela. Jennifer Lopez-Ben Affleck çiftine, o ayrıldıkları gün sorsak aşk için ne düşündüklerini; ‘Aşk diye bir şey yok arkadaşlar, aşk bir parfüm gibi uçup gidiyor’ derler miydi?

O zaman hayalini kurdukları mutlu ilişkiyi bugün yaşayacaklarını hesap ederler miydi? Peki 20 yıl önce yaşadıkları mı aşktı, bugün olanlar mı? O gün başaramadıkları neydi de, bugün bu kadar mutlular? Bu soruların hiçbirinin cevabı yok maalesef. Hepsi senin anlam yüklemenle alakalı. Ve artık insanların anlam yükleyecek yerleri arızalı bence, kimsenin bunlara hali mecali yok. Yani aşkta değil kusur, insanda. Olayın özeti bu.

Haberin Devamı

Bazen hayat yoruyor, bazen insanlar yoruyor ve işte Teoman gibi aşkı geçmişte bırakmaya karar veriyorsun. Hoş müziği de bırakmıştı Teoman, sonra geri döndü. Kesin aşka da döner ama şu bir gerçek ki; sen ne kadar emek verirsen, sen ne kadar inceliklerle bezersen, sen ne kadar istersen, o kadar aşk oluyor. Zor oluyor ama oluyor bazen. Yakalayan da şanslı oluyor işte.

‘Eylül’le birlikte son bulanlar

Eylül geldi, sonbahar güzellemeleri başladı. Aşırı sıcaktan, nemden bunaldık; hepsini anlıyorum o yüzden. Ben öyle her aya anlam yükleyenlerden değilim ama yazın bitmesine sevinmemin birkaç nedeni var aslına bakarsanız… Mesela;

  • Bodrum ve Çeşme dolaylarından ‘bakın ne kadar güzel kazıklandım’ nidaları eşliğinde restoran faturası gelmeyecek..
  • Lahmacun hangi beach’te ne kadar yarışı olmayacak..
  • Bodrum dolu mu boş mu tartışması son bulacak..
  • Bodrum mu pahalı, Çeşme mi karşılaştırmasının modası bitecek..
  • ‘Bu yazın şarkısı hangisi?’ arayışı tedavülden kalkacak. Bir dahaki yaza kadar kafa dinleyelim, şükür diyorum!

OFF ERKEKLER ‘YETO’ YAA...

Her şeyin müsebbibi sosyal medya malum. Konuşma dilimizi değiştiren de, kelime haznemize yeni ve gereksiz kelimeler ekleyen de bizatihi kendisi! ‘Günaydın’a ‘güno’ denmesi yetmezmiş gibi şimdi de ‘yeto’ diye bir kelime uydurmuşlar. ‘Yeter’ anlamına gelen bu kelimeyi ‘keyif kaçıran erkekler’ için kullanıyorlar galiba. (anladığım bu!) Kız sevgilisine fotoğraf atıp soruyor mesela, “Bunu giyeyim mi aşkım?” diye. Allahın ‘hırt’ı da cevap veriyor: “Aşkım ben şort tişört yaptım, çok abartma bence!!” Kızlar örgütlenmiş tabii, hemen yapıştırıyorlar paylaşımların altına, “Offf erkekler yeto yaa…”

Bu nasıl bir dil, nasıl buluyorlar bu kelimeleri bilmiyorum ama internette değişen jargonun hızına alışamadığım için ‘yetoooo’ diye bağırmak istiyorum. Gelin görün ki kadınlar yüzde yüz haklı! Erkeklerin şort tişört rahatlığıyla her yere girip çıkmaları yeterince sinirken, bir de partnerlerinin hevesini kaçırmaları olacak iş değil.

Kız hevesle süslenip püslenirken, buluşmaya önem verirken; erkeğin sıfır çabası, üstüne bir de kadını düşürmesi ilişkideki faullü ilk beş hareketten biri bence. Neyse ki kızlar bu tufalara düşmüyor artık, anında örgütlenip “Eşofmanla gelseler bile elbiselerimizi giyiyoruz di mi kızlar?” diye birbirlerine destek atyorlar. Yürüyün be kızlar, kim tutar sizi!

Mesela neden sırt dekoltesi?

Giyime kuşama sıfır önem gösteren erkekler ne kadar sıkıcıysa, abartan erkekler de o kadar komik!

Bazen ‘ortası yok mu bunun?’ diye sorarken buluyorum kendimi. Şimdi erkek milleti ‘Sana da yaranamıyoruz’ diyecek ama sırt dekoltesi nedir Allah aşkına? Timothee Chalemet giymiş; Venedik Film Festivali’ne sırt dekolteli saten takımıyla arzı endam etmiş. Evet farklı bir görüntü, evet sıradışı ama olmaz! Düşünsenize bunun moda olduğunu…

Aşk uçucu bir parfüm mü

Allah korusun, sırtında ayı postu gibi kıllarla dolanan adamların da sırt dekoltesi yaptığını?!! Allahım sen gösterme, amin. Şimdi şu konuda anlaşalım beyler… Eteğimizi giydiniz, topuklu ayakkabılarımızı giydiniz, oje sürdünüz, hatta dantelli boxer olayına bile girdiniz, tamam. Ama sırt dekoltesi artık abartmak ve zorlamak demek. Sessizce bu işin peşini bırakın. Moda yazarlarından da acilen yorum bekliyorum ama lütfen elinizi korkak alıştırmayın.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder