Üstada sormuşlar, “Her şeyi kaybettik ne yapacağız?” Üstad cevap vermiş, “Çay koyun, yeniden başlayacağız.” Tam o hesap. Özgürlüğümüz kaybettik, tekrar evlere kapanmak zorundayız, başa döndük madem, kaldığımız yerden devam edeceğiz, çare yok. Üstelik bu kez işin iyi bir yanı var, artık çok daha deneyimliyiz! Mart başında ne olduğunu bilemeden evlere kapanmıştık; ne yapacağımızı bilemez bir haldeyik, hatta panikteydik. Şimdi artık biliyoruz, olaya hakimiz! Evde kaldığımız zaman dilimini nasıl daha verimli geçirebileceğimizi, hangi kurallara uymamız gerektiğini öğrendik. Bakın neler olacak, hep birlikte hatırlayalım:
Dizi listeleri, ekşi mayalar hazır mı?
- Instagram canlı yayınları tekrar başlayacak. Bacağını uzatıp arkadaşıyla sohbet eden herkes, bunu canlı canlı yayınlayacak. Bence herkes yapmak zorunda hissetmesin kendini, çok rica ediyorum.
- Zoom toplantılarına geri dönülecek. İşyerlerinde ve kafelerde ufaktan toplaşılmaya başlanmıştı ama hevesler kursaklarda kaldı. Hadi tekrar, bilgisayar başına.
- Yeniden erzak stoğu yapılacak belli ki, lütfen abartmayın! Markete mümkün olduğu kadar az gidebilmek adına önlem alın ama o kadar. Her yer açık, panik yapmayın!
- Herkes evde yemek yapmaya başlayacak yeniden. Şahan Gökbakar’dan ilham alan pekçok erkek Instagram’a iki post koymak için ekmek yoğurmaya başlayacak. Fırınlar açık, yormayın kendinizi!
- Yedikçe kilo alınacak, yedikçe daha çok yenilecek. Kilo aldıkça yakınılacak ama yemeye devam edilecek.
- Dizi listeleri WhatsApp gruplarında paylaşılmaya başlanacak yine. Herkes sıra sıra hangi dizileri izleyeceğinin listesini yapacak.
- Evde sıkıldıkça sosyal medya mavraları yapılacak, orantısız zeka herkesi bir nebze olsun güldürüp eğlendirecek, herkes paylaşıp duracak.
Amatör günler çok geride kaldı
Eve kapandığımız ilk karantina döneminde bilmediğimiz şeyler vardı ve panik olmuştuk. Hatta COvID çoğumuz için televizyondan izlediğimiz, sanal bir canavardı. Durumlar değişti… Artık herkesin ailesinde, yakınlarında, apartmanında ya da mahallesinde virüsü kapanlar var. Yabancısı değiliz. Artık nasıl savaşacağımızı, ne yapmamız gerektiğini biliyoruz. Bilip de yapmayanlar için diyecek bir şey yok ama artık daha bilinçliyiz. Mesela;
- Marketten alışveriş yapıp poşetleri üç gün balkonda bekletmiyoruz artık. Çünkü artık poşetlerden direkt bulaşmadığını biliyoruz.
- Gelen kargoları deli gibi dezenfekte etme dönemi de bitti. Kapıda paketi açmak ve atmak, el yıkamak yeterli.
- Eve girdiğin anda üstünü başını değiştirmek gerektiğini, ellerini en az 20 saniye yıkamak gerektiğini biliyoruz.
- Artık hangi ilaçları alacağımızı, bağışıklığımızı nasıl yükselteceğimizi de biliyoruz.
- Hareket etmezsek, sürekli yersek bu karantinanın sonunun obezlik olduğunu söylemeye gerek yok herhalde, biliyoruz değil mi?
- En güvendiğimiz, virüs taşımadığını bildiğimiz bir kaç kişi dışında kimseyle görüşmemek gerektiğini biliyoruz, evde kalın.
- Görüntülü telefon konuşmalarına da alıştık. Artık eski tadı vermediğini de biliyoruz.
Sinema salonları kapısına kilit vurur mu?
Mart ayı gibi hayatımıza giren yasaklar pek çok sektörde büyük kayıplar yarattı. Yaza doğru kimi sektörler canlandı ama sinema sektörü kötü kan kaybetti. Cuma gününden itibaren de tüm salonlar yıl sonuna kadar geçerli olmak üzere, yeniden kapatıldı. Yakında sinema salonlarının kapısına toptan kilit vurulursa, hiç şaşırmam çünkü kan kaybı, tamir edilemez boyutta.
Kimi yapımcılar dijital platformlarda işler yapıp az da olsa nefes alabiliyor ama sektörün genelinde kayıp büyük. Geçtiğimiz bir kaç ay içinde cesaret edip vizyona giren filmler için sonuç hüsranla bitti. O kadar büyük bir karantina sonrası salona gidip film izlemek elbette kolay değildi. Demek ki, sektörün yeni çözümler bulması gerek.
Film çekenler; dijital platformlara satmak yerine kendi online platformlarında gösterebilir. Bilet ücretiyle, o filmi istediğin zaman izlemek mümkün. Şahsen izleyemediğim filmleri dijital platforma çıkmasını beklemektense, bunu tercih ederim. Şu ara o kadar çok iş kaçırdım ki, keşke beklemesem diyorum.
Pandemide beklenenler
- Ahmet Kaya’nın hayatını anlatan ‘İki Gözüm Ahmet’ filmi vizyona girdi ama izleyemedim. İyi midir kötü müdür hiçbir fikrim yok. Zaten toplamda 30 bin 166 kişi izlemiş. Bir online platformdan bilet satıp film gösterimi yapılamıyor mu?
- Ercan Kesal’ın aynı adlı romanından uyarlanan ‘Nasipse Adayız’; vizyona girip izlenemeyenlerden. Üç haftada 5 bin 380 kişi izlemiş. Online’a satılmasını mı bekleyelim?!
- Bu yılın en merak ettiğim filmlerinden biri de ‘9 Kere Leyla’ idi. Hazırdı, vizyona girmesi bekleniyordu, pandemiye yakalandı. Neyse ki, 9 Aralık’ta Netflix’te yayında olacağı duyuruldu. Demet Akbağ, Haluk Bilginer ve Elçin Sangu’nun oynadığı filmi dört gözle bekliyorum çünkü dönemin kült filmi ‘Neredesin Firuze’nin yönetmeni; uzun aradan sonra yönetmen koltuğuna oturan Ezel Akay’ın ta kendisi. Geri saymaya başladım bile..
- Bu arada İstanbul Film Festivali’nin, ayrıca ‘Suç ve Ceza Film Festivali’nin çevrimiçi seçeneklerini de izlemek mümkün.