Geride bıraktığımız son birkaç günü Ankara’da geçirdim. Uzun zaman olmuştu gitmeyeli, Ankara Marka Festivali vesile oldu. Hem festivalin oturumlarına katılıp birbirinden ilginç söyleşiler ve hayat hikayaleri dinledim, hem magazinci arkadaşlarımızın katıldığı bir oturumu yönettim.
Cumartesi sabahı da dinlediklerimi size yazmak için masaya oturduğumda; yine bir felaket haberi geldi… Terör bu kez Kayseri’de gerçekleşti…
Bombalar, izne çıkan askerlerin başına yağdı bu kez. Üzülüp kahroluyorsun, “Yine mi?” diyorsun... Soruyorsun ister istemez: “Allah kahretsin” demeden uyandığımız bir sabah olmayacak mı acaba?
Bu korkunç saldırıyı kınamaktan başka hiçbir şey yapmayacak mı kimse? Ama cevapları yok, onu da biliyorsun. Hem ortalığı kana bulayan katiller, hem de çözüm için uğraşmayan, sadece kınayan, konuşan, lanet yağdıran siyasiler, gerçekten bıktırdınız artık! İnsanların dayanacak hali de, yeri de kalmadı.
Geleceği değiştiren kafalar
Hepimiz hissiz, mutsuz, çaresiz şekilde hayatlarımıza bir yerden tutunmaya çalışıyoruz. Hiç değilse karanlık kafaları bırakalım, geleceği değiştiren kafalardan ilham almaya çalışalım derdindeyim...
Ankara Marka Festivali’nin sloganı da buydu: Geleceği Değiştiren Kafalar, İz Bırakan Markalar… İlk günün oturumlarında iş dünyasının parlak isimleri vardı. İşte anekdotlar…
Aslı Şen’in markası 6 ayda kâr etti
Cemiyet hayatının ünlü isimlerinden Aslı Şen, festivalde ‘Ne Gerek Vardı?’ başlıklı bir konuşma yaptı ve kurduğu saç bakım markası ‘Ashley Joy’u anlattı. Herkesin ona “Ne gerek vardı?” diye sorduğunu söyleyen Aslı Şen, “Çünkü doğal ürünlere ihtiyaç vardı” diye cevap veriyor.
Dünyanın her yerini dolaşan biri olarak vaktini en çok eczanelerde, ürünlerin etiketlerini okuyarak geçirdiğini söyleyip ekledi: “Her pahalı ürün iyi demek değil. Doğalık aradım.
Hintli bir danışmandan bitki eğitimi aldım ve üretime başladım. 6 ayda da kâra geçtim” dedi. Aslı Şen, markasını artık Watson’s mağazalarında satacak. Şen Ailesi’nin gelini olarak hiçbir şey yapmayabilirdi ama yaptı, başardı.
Gamze Cizreli bu kez otel açıyor
Ankara’dan çıkıp büyüyen ve dünyaya yayılan bir marka olan Big Chefs’in kurucusu Gamze Cizreli, ‘Kim Demiş Ankara’dan Marka Çıkmaz Diye’ başlıklı konuşmasında 37 şubeye ulaşan markasının sırrını “Profesyonelleşirken Anadolu yanımızı, amatör yanımızı bırakmadık” diyerek açıkladı.
Küçük dokunuşlar, cömertlik ve kadın elinin değmesi de önemli detaylar bu arada! Big Chefs ekibi şimdi Kuveyt ve Suudi Arabistan için hazırlık yapıyor, bir restoran zinciriyle Londra’da ortaklık kuruyor, ayrıca turistin olmadığı böyle kötü bir dönemde Karaköy’de otel açmaya hazırlanıyor. Kim tutar Gamze Cizreli’yi!
Hayat hikayeleri geliyor
Festivalin ilk gününde sahne alan ünlü sanatçılar da kendi markalarını nasıl yarattıklarını, nasıl koruduklarını anlattı. İşte size iki haber...
■ Daha önce köşe yazılarını topladığı bir kitap çıkaran Ayşegül Aldinç, bu kez hayatını yazmak istiyor... Ayrıca ‘Iskaladığım Şarkılar’ diye bir projenin peşinde. En çok da Sezen Aksu’nun ‘Keskin Bıçak’ şarkısını zamanında arabesk bulduğu ve söylemediği için pişman. Acısını çıkaracak belli ki!
■ Bir kitap da Sertab Erener’den... Meslekteki 25’inci yılını kutlayan Sertab, 6 aydır hayatını anlattığı bir kitap yazıyor. Kolit hastalığıyla mücadelesi de kitapta olacak. “Belki insanlar bu kitap sayesinde kendilerine daha iyi davranır, farkındalıkları artar ve bedenlerini daha çok sever” diyor. Bir kolit hastası olarak en çok bu habere sevindim!
Müziğimizi ihraç etmenin yolu: Türk dizileri
■ Bilenler bilir, Manga grubunun solisti Ferman Akgül, eşiyle birlikte ‘06 Records’ isimli bir yapım şirketi kurdu. Hem solist, hem yapımcı olarak katıldığı konferasta üzerinde durduğu nokta şu oldu: “Türkiye en hızlı büyüyen TV dizileri ihracatçısı. Amerika’dan sonra ikinci sırada. Türk müziğini ihraç etmek ve Türk müziğinde global bir marka yaratmak için doğru zamandayız…” Yeni albümündeki ‘Anlatacağım Tanrıma’ isimli şarkısını da, cesedi kıyıya vuran Aylan bebekten esinlenerek yazmış. Bunu da eklemiş olayım...
Kitabı öğrencilerin ayağına götürüyorlar
Festivalin ikinci gününde magazinci arkadaşlarımla ‘Magazinin Mutfağı’nı masaya yatırdık. Ben sordum, onlar yanıtladılar. Çok keyifli bir söyleşi oldu. Sunum bitti, koridora çıktım, bir genç yanaştı. Bir sosyal sorumluluk projesi yaptıklarını söyledi ve elime bir kitapçık tututuşturdu.
‘Kitap Bankosu’ adını verdikleri projenin amacı şu: Gezici kütüphaneleri sayesinde Türkiye’de kitap okuma alışkanlığını artırmak. 2013 yılında, çoğu Gazi Üniversitesi öğrencisi olan gençler hayata geçirmiş projeyi...
İlk ve orta okul öğrencilerinin ayağına kadar kitap götürüyorlar, söyleşiler düzenleyip farkındalık çalışmaları yapıyorlar. En güzeli de kitap toplama kampanyaları ile Türkiye’nin her köşesindeki okulların, hastanelerin, ceza infaz kurumlarının kütüphanelerine kitap sağlıyorlar.
Bravo bu gençlere, şahane bir iş yapıyorlar. Sosyal medyada ‘kitapbankosu’ diye arayıp bir göz atın, belki faydanız dokunur.
18 Aralık 2016, Pazar 16:00
Haberin Devamı