Hadise, eski eşi Mehmet Dinçerler ile barışma dedikoduları üzerine sahneden şöyle dedi geçenlerde... “Bazıları eskilere takıldığımızı düşünüyor. Bizde bir kitap tekrar okunmaz!” Büyük laf. Havalı laf. Sahnede söyleyince de baya iyi duruyor. Peki bir karşılığı var mı? Kendimden örnek vereyim mesela... Hafızam zayıftır benim. Eskiden okuduğum bazı kitapları da, filmleri de çoğunlukla hatırlamam! Üzerinden kaç yıl geçmiş kimbilir, üzerine onlarca kitap okunmuş, hatırlamamak normal. Dahası... Kimbilir hangi yaşında, kimbilir hangi kafayla okuduğun bir kitabı şimdi alıp tekrar okusan, muhtemelen anladıkların da bambaşka olacak. Dolayısıyla aynı kitap ikinci kez okunabilir, tabii zamanın varsa!
Tekrar okumana değecek bir hikaye söz konusuysa! Evet, kitaplardan bahsediyorum. Ama ilişkiden de bahsediyor olabilirim, fark etmez. Demem o ki, böyle net tavırların, büyük konuşmaların çok da karşılığı yok. 10 yıl ya da 20 yıl önceki aklınla şimdiki aklın bir mi, ona bakacaksın öncelikle. Tabii bu söylediklerim Hadise için geçerli değil; zira ayrılalı daha ne kadar oldu ki? Kimse bu kadar çabuk değişemeyeceğine göre, zaman kaybetmeye gerek de yok. Öte yandan... İlişki koçunuz yazıyı bitirmeden önce, size şunu hatırlatmayı da borç bilir: Eğer ayrıldığınız kişi size geri dönüyorsa, muhtemelen sizde aynı salaklık devam ediyor mu bakmak içindir! Unutmayın bu lafı, e mi?
Yeni nesil 4 yapraklı yonca
Sevgili Mehmet Coşkundeniz geçen gün yaptığımız bir sohbeti yazdı köşesine. 3 kişi trafikte kaldık, laf lafı açtı ve konu ‘4 yapraklı yonca’ya geldi... Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit için kullanılan bir tabir bu malum; sinemanın as kadınlarını özetler. ‘Peki günümüzün 4 yapraklı yoncası kim?’ diye devam ettik elbette. Ben saydım; Serenay Sarıkaya, Pınar Deniz, Demet Özdemir, Hande Erçel. Sonra Mehmet’in bu yazısını sosyal medyamda paylaşınca; herkes itiraz etti. Kimi dedi ki Cansu Dere var, Burcu Biricik var, saydılar da saydılar. Valla memleket meselelerini yazsam bu kadar katılım olmazdı, orası net! Neyse, rica edeceğim şöyle düşünelim:
Eskiden bu kadar çok oyuncu yoktu. Saydığımız dört isim dışında öne çıkan ya da onlar kadar iş yapan da yoktu. Şimdi her sezon başka isim patlıyor! Evet saydığımız isimler içinde oyunculuğu diğerleriyle kıyaslanmayacak bir Hande Erçel var ama kabul edelim çok popüler, çok güzel. Bir başka kriter... Oyunculuk dışında çok etkili olan bir durum da senaryo. Ters köşe rollerde çok acayip yükselişe geçebiliyor oyuncu. Cansu Dere’nin ‘Sadakatsiz’ dizisinde canlandırdığı karakter, çok çok iyi değil miydi mesela? Dönem dönem roller de belirliyor bu starlığı özetle. Belki de yeni nesil yoncayı sinema performanslarına göre oluşturmak gerek, asıl orası er meydanı ya hani.. Şöyle sağlam rollerde, sağlam hikayelerde. Ne dersiniz, daha doğru mu olur?
Haftaya damga vuranlar...
* İstanbul Modern’in restoranı için verilen davet... 400 seçkin davetli, müzenin muhteşem terasında buluştu, Restoran Modern’in Türk mutfağından oluşan lezzetlerini tattı ve muhteşem manzarayı izledi. O gece hepimiz farklı şekillerde şunu söyledik; Galataport da, bu mekanlar da İstanbul’a çok yakıştı! Restoran Modern; Feriye İstanbul, Madera İstanbul ve Dekk İstanbul gibi mekanların yaratıcısı Göktuğ Özdemir’den sorulacak. Tadını çıkaralım derim.
* Koton’un kurucuları Gülden-Yılmaz Yılmaz çiftinin Şahika Ercümen onuruna verdikleri kutlama daveti... 100 metre serbest dalışta Türkiye rekoru kıran ve bu başarısını Cumhuriyet’in 100. yılına ithaf eden Şahika; Koton’un ‘Suya Saygı’ koleksiyonunun da ilham kaynağı. Gallada İstanbul’da az sayıda davetlinin katıldığı yemekte; “6 aydır nefesimi tutuyorum, daha yeni nefes aldım” diyen Şahika, başarısını da ilk kez kutlamış oldu. Kadınları alkışlayan, teşvik eden herkese hep destek, tam destek.
* Boğaz’ın incisi Lacivert’le yeniden buluşma daveti... Kısa bir aranın ardından yenilerek açılan mekan; 25 yıllık tecrübesine yenilikler eklemiş. Artık çok daha şık, çok daha doğaya saygılı, çok daha lezzetli. Şef Melih Demirel’in oluşturduğu menü tam bir gastronomi deneyimi sunuyor. Manzara zaten eşsiz. Anlayacağınız Lacivert, her zamanki yerinde, yepyeni hislerle müdavimlerini bekliyor.
Rambo kireçlenmeye karşı!
77 yaşındaki Sylvester Stallone’ye sormuşlar; “Tekrar Rambo filmi çekecek misiniz?” O da demiş ki; “Neyle savaşacağım, kireçlenmeyle mi?” Bayıldım cevaba. Çok iyi değil mi? Kariyeri boyunca 5 Rambo filmi çeviren ve artık 77 yaşında olan oyuncuya soracak başkan sorun yok mu dostum! Sevgilisi olan bir oyuncuya, onları evlendirene kadar ‘Evlilik ne zaman?’ diye sormaya benziyor bu! Evlendiği zaman da ‘Çocuk ne zaman?’ sorusu geliyor, kaçınılmaz. Yani o kadar kısır, o kadar vasat, o kadar boş bir soru kalıbı ki, adam cevabını şahane vermiş bence. Son derece kendiyle barışıkmış, helal! Bu arada kendiyle barışık ama yaşıyla değil belli ki.. Zira botoksu ve dolguyu o kadar abartmış ki Stallone, her an yeni Rambo filmi çekmeye gidecek sanırsın. Gazetecilerin kafa karışıklığı bundan da olabilir sanki