Kabul edelim, Birol Güven’in bir vizyonu var... Değişimi gören, deneyen, öncü olmayı seven bir yapımcı. Denediklerinde başarılı oluyor mu olmuyor mu ona seyirci karar versin bence ama risk almaktan çekinmiyor, orası net. Ters köşe bir fikirle Tamer Karadağlı’yı kariyeri bitmiş bir oyuncu olarak filminde oynamaya ikna eden de o... Evlere kapandığımızda, dizi setleri durduğunda online dizi çekmeye karar veren de o. Şimdi de Türkiye’nin ilk dijital oyuncusu Aypera ile sinema sözleşmesi imzaladığını duyurdu.
Yani ‘Digital Human’ isimli bir film için sanal oyuncu yarattı. Tıpkı Instagram’da 3 milyon takipçisi olan dijital influencer Lil Miquela gibi. Lil, başlı başına bir karakter. Robot falan değil, fiziki olarak yok çünkü. Sanal olarak yiyor, içiyor, geziyor, moda ve kozmetik sektörüne yön veriyor.
19 yaşında ve sonsuza kadar 19 yaşında kalmayı garantileyen bu genç kız, Z kuşağının yeni fenomeni. İşte Aypera da bizim fenomenimiz olacak artık. Aradım Birol Güven’i hemen, sordum; “Nereden çıktı bu iş?” diye. O da anlattı...
DİJİTAL İNSAN AYPERA
“Hayat artık tamamen dijitale dönüyor ve buna ayak uydurmak zorundayız. E-devlet diye bir şey var artık, düşünün. Hayatımız bir yazılım aslında. Sinema televizyon tarafı da bu sanal gerçekliğe kayıtsız kalamazdı. Başka bir alternatif yoktu, denemek istedik..” Birol Güven, Aypera’nın ortaya çıkışını böyle anlattı. Bu karakterin çizgi filmden farkı ne peki? “Çizgi film, animasyondan sonra ne gelecek dersen, işte bu!!
Yani animasyondan sonraki aşamadır bu.” Güven, sanal oyuncusu Aypera’nın teklif gelirse modellik de yapacağını, belki şarkı bile söyleyeceğini belirtti. Bu işin bir tasarım işi olduğunu, bu karakteri oynatmak için arkasında 12 kişinin çalışacağını söyledi.
Çekimler eylülde başlayacak, film 2022’de vizyona girecek. Asıl detaylar da 1 Haziran’da başlayacak olan Contemporary İstanbul’da anlatılacak. Dijital insan Aypera’nın da tıpkı Lil Miquela gibi bir Instagram hesabı var bu arada: @aypera_official Şimdilik 14 bine yakın takipçisi var ama film yıldızı olarak karşımıza çıktığında; ne kadar etkili, ne kadar izlenen bir oyuncu olacak, göreceğiz.
Bu ağdalı ilan-ı aşk neden peki?
İlker Kaleli-Sıla ilişkisi ifşa olunca, hemen sosyal medya hesaplarından aşk haykırışları başladı... İlker Kaleli şöyle yazdı: “Gelirmiş… Bazen biri gelirmiş kalbin en kıymet köşesine. Bilmediğim, canımdan can bir yere…” Sıla’nın sözleri ise şöyle: “Diyecek afili söz çok. Fakat söze ne hacet. Konu sen olunca afili olan kalbim. Şu canımın canısın...” İkisini de ayrı ayrı çok severim, başarılı bulurum, takdir ederim.
Şöhretlerini ilişkileriyle elde etmeyen, özel hayatlarıyla varolmayan isimler. O zaman, sadece kendilerini ilgilendiren bu duyguları başkalarına anlatmak niye? Tamam ünlü olunca, açıklama bekler insanlar... “Birlikteyiz, mutluyuz” demek neden yetmez ki? Bu ağdalı sözler yakışıyor mu kendini ispat etmişlere? Biraz yaşayın, emin olun, sonra sarfedin bu sözleri. Ne büyük aşk sözleri, ne sevgi cümleleri gördük havada uçuşan!
Çok değil ha, 4-5 ayda esamesi bile kalmadı o söylenenlerin. Sanki o sözleri hiç söylememişler gibi; senin varlığına bile tahammül edemiyorlar; sözler kabalaşıyor, hareketler ucuzluyor, özler değişiyor, olanlar oluyor. Tamam severken ya da sevdiğini sanarken gaza geliyorsun, coşku tavan yapıyor, yazıveriyorsun, deyiveriyorsun, haykırmak istiyorsun ama sonrayı da düşünün yahu!
Siz ki, göz önünde olan insanlarsınız, bu kozları vermeyin kimsenin eline. Çok istiyorsanız hobi olarak aşka gelin yine, gelmeyin demeyiz. Mesela mesaj atın birbirinize ama ortalık yere yazmayın. Ne kadar süreceği belli olmayan bir hikayede (ki inşallan uzun sürsün) sevginizi başkalarına ispat etmeye çalışmayın lütfen.
Dayak yiyen kadını kimse kurtarmaz artık
Yozgat’taki bir akaryakıt istasyonunda Aysel D. (45) erkek arkadaşı Şevket Türksoy (24) tarafından tekme tokat dövülmüştü. O sırada alışveriş yapanların olaya hiç dahil olmaması ise tepki çekmişti. Aysel Hanım da; müşteriler ve çalışanların olaya müdahale etmemesine, olanları sadece seyretmelerine üzüldüğünü söylemiş, sitem etmişti. Aynı Aysel D. kendisini döven erkek arkadaşı hakkında darp raporu bile almamış, “Hiç razı değilim tutuklanmasına... Serbest bırakılması için elimden geleni yapacağım” demiş meğer. Gel de delirme!
Hem millete sitem ediyor, hem de adam ceza almasın istiyor. Ablacım ikinci Kadir Şeker vakası mı istiyorsun sen? Kavga eden bir çifti ayırdı diye başına gelmedik kalmadı gencecik çocuğun. Hayatı resmen karardı, hapse girdi. O gün yazmıştım; bir daha hiç kimse dayak yiyen bir kadını kurtarmaya çalışmayacak diye. Bakın işte, gerçek oldu!
Dayak yiyip, sonrasında senin gibi açıklamalar yapan kadınlar yüzünden kimse istifini bile bozmayacak artık. Gurur duyun yarattığınız tablodan. Tutuklanmasına razı değilmiş bir de sevgilisinin! Sevsinler. Başına geleni hak ediyorsun diyeceğim ama bana hiç yakışmayacak. Neyse.