Norveç Adalet Bakanı Emilie Enger Mehl’in İtalya tatilinde sörf yaparken çekilmiş fotoğrafını paylaşması ülkeyi birbirine kattı. Günlerdir bu haber medya sitelerinde, sosyal medyada şaşkınlıkla paylaşılıyor. Şaşkınlığın sebebi, bir bakanın bikinili görüntü vermesi değil elbette, çünkü orası Türkiye değil! Kadın havuzu boşaltıp, dibinde güneşlenecek değildi herhalde! (Bakınız google; Tansu Çiller başbakanken nasıl güneşleniyordu?)
Şaşkınlığın sebebi sörf tahtasını can yeleği olmadan kullanması!! Norveç’te muhalefet, can yeleği olmadan sörf yapmanın Norveç yasalarına aykırı olduğunu söyleyerek olayı büyüttü. Çünkü başka iş yok! Adamların siyasi gündeminde seviye bu. Allahım noluurrr, bize de böyle bir gündem nasip et, amin! Yemin ediyorum kıskanıyorum. Hatta bütün bir ülke; kıskanarak, kendimize bol bol acıyarak ve elbette mavrasını yaparak takip ediyoruz bu gündemi. Hadi itiraf da edeyim; haberi okuduğum ilk andan beri şunu hayal ediyorum: Türkiye’de bir kadın adalet bakanı olsa, bikinili görüntü paylaşsa, dahası sörf yaparken can yeleği kullanmasa, neler olurdu? Bizde neler olurdu ben size yazayım, çünkü hepsini ezbere biliyorum!
- Adaleti bu çıplak kadın mı sağlayacakmış?
- Bu kadının yaptığı günahtır, hemen dokunulmazlığı kaldırılmalı!
- Bulunduğu makama da mı saygısı yok!
- O önce giyinmeyi öğrensin ondan sonra adalet konuşsun!
- (Kimisi) Ben bir kız çocuğu annesiyim, o da belirli bir normun içinde bu ülkeye göre hareket etmelidir.
- Toplumun ahlakını bozuyor, yakarız, yıkarız, yaşatmayız!
- (Allah korusun, başına bir şey gelse) O da günün o saatinde o sörf tahtasına çıkmasaymış efendim, kime sordu!
- (Diyelim ki kazara suya düştü) Su testisi su yolunda… Acıklı ama bunların hepsi gerçek maalesef.
Not: Mehl, fotoğrafın İtalya’da çekildiğini, her zaman yerel kurallara ve yasaklara uyduğunu açıkladı. Kaçıran varsa diye ekleyeyim.
NEŞESİ, NEŞEMİZ OLDU
Aksaray’da müzik dinleyip dans ederek çöpleri toplayan temizlik işçisi Hamit Karakaya, neşesiyle herkesi kendine hayran bıraktı. Benim arkadaşlarım da dahil, herkes birbirine o videoyu gösterip ‘Bak çöp topluyor ama ne mutlu’ deyip ‘helal’ çekiyor günlerdir. Hakikaten helal olsun, neşesi neşemiz oldu resmen. İyi de niye mutlu bu adam?
İçten içe herkes tam da bu soruyu soruyor. Yani bir temizlik işçisi olarak ağır ve zor bir işte çalıştığı için mutsuz olmasını bekliyoruz otomatikman. Değil belki de!! Belki bir işi olduğu için mutlu. Belki ayakları elleri tuttuğu için, sağlıklı olduğu için mutlu. Ya da ne bileyim müzik dinlerken mutlu oluyor. Hiçbir şeyi takmıyor belki de.
Mutluluk ne zaten? Fazla anlam yüklediğimiz bir şey bence. Kişisel gelişimciler öğretiyor ya; mutluluk ulaşılabilen bir hedef değil, sürecin kendisi diye. Gerçekten öyle. Hamit Bey’in de dertleri vardır mutlaka çünkü kimin yok ki, hayat hiç de öyle kolay bir yer değil ama adam kendine mutlu olacak anlar yaratıyor. Mutluluk tam da bu işte. En son sokakta yapılan bir düğünü görmüş, inmiş iki oynamış ve koştura koştura görev yerine yani çöp arabasına dönmüş. Hepimiz ona özenerek bakıyoruz da, niye aynı şeyi yapmıyoruz? Oturup bunu düşünelim bence.
Geçen hafta olan biten…
- ‘Ölümlü Dünya’nın devam filmininin çekileceği açıklandı. Bakın, bu başlı başına bir mutluluk sebebidir. Son yılların en absürd ve ‘ciddi’ komedisi olarak çıtayı yukarı taşımış filmdir kendisi. Disney Plus, bu fenomen komedinin devamı için Taff Pictures ile anlaşmış. Beklemedeyiz o zaman.
- 31 yıl aradan sonra sahneye çıkma kararı alan İzel-Çelik-Ercan üçlüsünün biletleri tükendi… Yoğun istek üzerine ikinci bir konser daha eklendi programa. Ben size söyleyeyim, daha çok konser eklenir o listeye.
- Çeşme’nin yenisi İkon Beach’e gittim… Meşhur Ilıca Plajı’nın hemen yanıbaşında, dekorasyon aşırı iyi, Brezilya’nın meşhur Copacabana plajının aynısı bir manzara, çok havalı, çok keyifli. Happy Moons grubunun yeni yatırımı. Akşamları da Alex Tartaryan’ın sahne aldığı İkon Taverna’da Yunan müzikleriyle tabak kırararak eğlenmek mümkün. Alex’i ilk kez izledim, bayıldım. Denk gelirseniz sakın kaçırmayın.
- ‘İnsanlar İkiye Ayrılır’ filmini izledim... Pınar Deniz, Burcu Biricik ve Aras Aydın’ın oynadığı film, borç tahsil eden bir şirkette çalışanların hikayesini anlatıyor. Sistemi eleştiren film gayet izlenesi bir iş. Borç alırken, kredi kartı kullanırken başımıza neler gelebilir, sonunda neler olabilir izleyin görün. Ben uçakta izledim, siz Blu TV’de bulabilirsiniz.
YANLIŞ SORU, YANLIŞ INSAN!
Oyuncu Celil Nalçakan’la ilgili bir yazı yazmıştım geçenlerde… Teyzesini kaybetmişti ve sevgilisi Dilara Ustaoğlu’nun doğum günü de aynı güne gelince, aralarında bir anlaşmazlık olmuş, o gün Dilara Hanım’dan ayrılık mesajı almış. Celil Nalçakan da zehir zemberek bir sosyal medya mesajıyla duyurdu bütün bunları. Ben de bunun üzerine bir yazı yazmış “Yas günü ayrılmak nedir, insanlığını mı aldırdın?” diye sormuştum.
İkisini de tanımam, yani yazdıklarım kişisel bir şey değil. Yas günü bunu kim yapsa, aynı soruyu sorardım. Ama Dilara Hanım bana sosyal medyadan uzun bir yazı yollamış, “Hedef göstermiş olmuyor musunuz?” diye soruyor. Bu, önce sevgiliye sorulması gereken bir soru değil mi? Bana sır olarak verilen bir bilgiyi köşeme taşımış değilim, sosyal medyadan ilgili ilgisiz herkese duyurulan bir durum üzerine yazı yazdım.
Etiketlendiğim için Dilara Hanım’ın hesabına girip baktım, zaten birbirlerini takibe devam ediyorlar. Çok da mutlu olsunlar inşallah. Ha bir de Dilara Hanım demiş ki, ‘bundan sonra yazdıklarımı, hayatla ilgili atacağım her adımı size ve linç tayfasına danışırım...’ Bana gelene kadar, sevgilinizle aranızda anlaşın, yeter. Yoksa bizlik bir durum yok! ‘Üslup her şeydir’ dediğiniz kişi de sevgiliniz olmalı bence. Çünkü ben olanları onun paylaşımından öğrendim sonuçta. Arkadaşlarınız bu yazıyı da size iletir umarım. Sevgiler.