Giriş
Magazin dünyasında yaşananlar boş meseleler gibi görünür ama güzel tartışmalardır esasen; insan ilişkilerine dair çok şey öğretir.
Bakın mesela, hediye saat olayı var şimdi gündemde...
Demet Akalın; doğum yapan Berkay’ın eşi Özlem Ada Şahin’e Rolex marka bir saat hediye ediyor; çift de mağazaya gidip saati geri verip parasını almak istiyor.
Bu haber Akalın’a gidiyor, polemik başlıyor.
Günlerdir kim haklı kim haksız tartışması yapılıyor.
Alın size fıstık gibi tartışma: Sahiden hediyenin sahibi kimdir? Alan mı, veren mi?
En güzeli empati yapmak.
Kendinizi hediye verenin yerine koyun, düşünün:
Hediyeniz uymayabilir verdiğiniz kişiye, değiştirme hakkı olmalı elbette.
Amaç karşınızdaki kişiyi mutlu etmek değil mi o hediyeyle?
Ama saati mağazaya geri vermek nedir arkadaş?
Bu nasıl bir çiğliktir, görmemişliktir.
Olay büyüyünce de “Hediye artık sahibine aittir” demek iyice sıvamak olmuş.
Ayıp ama!
Neyse, bu olay vesilesiyle de hediye alma/verme kültürümüzü masaya yatırmış olduk, yeni yeni şeyler öğrendik ama utanma nedir onu henüz kavrayamadık.
Sağlık olsun.
Bir otel odasında en fazla ne pişirebilirsin?
İstanbul Komedi Festivali kapsamında sahneye çıkan ünlü şef George Egg’i izledim geçen akşam.
Kendisine ‘anarşist aşçı’ diyorlar...
Yemek yapmayı mutfak ortamından çıkarıp bir şova dönüştürdüğü için sanırım!
Bir otel odasında, odadaki standart malzemelerle nasıl yemek yapılacağını sahnede uygulamalı olarak gösterdi..
Kahve fincanının içinde fön makinesi ile mısır patlatmaya kalktı mesela, olmadı.
Sadece dört adet mısır patladı, ortalık da battı!
Yani denemeyin.
Ütü masasının üzerinde panini hazırladı, elbise askıları ile tel sepet yapıp su ısıtıcısı içinde levrek pişirdi, ütünün üzerinde de pancake!
Şaşırmadık çünkü Safiye Soyman’ın otel odasında ütüyle sucuk pişirmesine…
İbrahim Tatlıses’in otel odasında mangal yapmasına alışkın insanlarız biz!!
Ama yaratıcı ve eğlenceli bir şov diyebilirim.
Ama en çok, şovun sonunda sahneye fırlayan Demet Akbağ’a güldük.
Savaş alanına dönen sahneyi gösterip, “Şefimiz seneye tekrar gelirse, kendisi oteli terk ettikten sonra odayı temizlemeye gelen hanımı oynamak istiyorum” deyince kahkahalar patladı.
Vallahi kendi adıma en çok o bölümü izlemek isterdim!
Maksim nostaljisi
George Egg’i izleme bahanesiyle, İstanbul’un yeni oteli Sofitel İstanbul Taksim ile de tanışmış olduk...
Bu otelin özelliği, ünlü Maksim Gazinosu’nun yerine açılmış olması...
Taksim Sıraselviler Caddesi’nin girişindeki Maksim Gazinosu ve ön cephesindeki tiyatro binası; 1914 yılında, İstanbul’da doğrudan sinema binası olarak kullanılmak üzere inşa edilmiş ilk yapı.
Majik Sineması adıyla işletilen salonda, o dönemde senfonik orkestra eşliğinde sessiz filmler gösterilmiş.
Binanın arkasındaki Maksim Gazinosu ise Türk popüler kültürüne iz bırakmış sembol mekanlardan biri. Fahrettin Aslan tarafından işletildiği yıllar, altın dönemiydi.
Mezbeleye dönüşmüş bu bina ve arsayı, Tuna İnşaat görkemli bir otele dönüştürdü şimdi.
Uluslararası büyük otel zincirlerinden Sofitel de işletmesini yürütüyor.
29 Ekim tarihinde Sofitel İstanbul Taksim olarak resmi açılışı yapılacak otel; o ünlü Maksim günlerini bilenler ve yaşayanlar için nostaljik bir değer taşıyacak, çok belli.
Zeytin hasadından iyi haberler var
Geçtiğimiz hafta hasat vardı Ayvalık’ta...
Ağaçlardan zeytin silkeledim, bir sepete koyup fabrikaya götürdüm, yağının çıkarılışını, şişelenmesini tek tek izledim.
Hayatta bir kez olsun yapın, zeytin hasadına katılın derim.
Çünkü o ürünleri market rafında görmeye hiç benzemiyor olan bitenler.
Bu deneyimi de bize Komili yaşattı.
Zeytinyağı sektörünün zirvesinde olan marka; şahane bir organizasyonla, hasadı şenliğe çevirdi resmen.
Komili Türkiye Gıda Direktörü Erman Erol’un altını çizdiği konu şu: “Bu yılın üretim beklentisi sevindirici. Ancak kişi başı tüketimde hala diğer birçok ülkeden gerideyiz. Avrupa’da kişi başı zeytinyağı tüketimi ortalama 15 litre iken, bizde 2 litre seviyelerinde... Oysa sağlıklı beslenmek için zeytinyağıyla buluşmalı, tüketimi artırmalıyız...”
Bir başka önemli bilgi...
Dünyada 900 milyon zeytin ağacı var, bunun 178 milyonu Türkiye’de.
Son on yıldır yapılan çalışmalarla Türkiye zeytin ağacı sayısı bakımından dünyada ikinci sıraya geldi.
Buna paralel, geçen yıla göre yüzde 18.7’lik bir artışla 225 bin ton rekolte bekleniyor.
Kalite de gayet yüksek.
