Masum Filistinlilerin öldürülmesi kabul edilemez. Masum İsraillilerin öldürülmesi kabul edilemez. Filistinlilerin özgürlük mücadelesini destekleyip aynı anda Hamas’ın saldırılarını kınayabilirsiniz. İsrail devletinin Filistin’e saldırılarını kınayıp aynı anda Yahudi düşmanı olmayabilirsiniz. Masum insanların ölümü, milliyeti sebebiyle sizi farklı seviyede etkiliyorsa, bunun sebebini sorgulayabilirsiniz. Savaşta bir tarafı desteklemek yerine barışçıl çözümleri destekleyebilirsiniz. Barışın karşılıklı bir seçim olduğunu ve barışın mümkün olduğunu hatırlayabilirsiniz.
Sosyal medyada gördüğüm bir paylaşım bu. Her satırına katılıyorum ve altına imzamı atıyorum. Ve şunu da eklemek istiyorum: Her ne nedenle olursa olsun, buna savaş bile dahil; içinde masumların, hastaların, çocukların olduğu bir hastane bombalanamaz! Bu insanlık suçudur, bu katliamdır, bu soykırımdır. Bütün dünya buna karşı durmalı ve bu vahşeti durdurmalıdır.
Şu ‘babalık’ meselesinde yazdıklarımın arkasındayım
Metin Akpınar olayı gündemden düşmüyor, düşeceğe de benzemiyor. İkiz kızlarının ortaya çıkması, onları istemeye istemeye kabul etmek zorunda kalması, kızların yaşadıkları ortaya çıktıkça ‘film gibi hikaye’ dedik ama... Tehditler nedeniyle, bu duygusal film gerilime dönüştü birdenbire! Tarafların yaptıkları açıklamaları herkes takip ediyor zaten, tekrar etmeye gerek yok. Bu konuya dönmeye de niyetim yoktu ama geçen gün yazdıklarım eleştirildi ve birkaç kelam etmeye niyetlendim yeniden..
“Elinizde tuzlukla koşup olaya müdahil olmadan önce, ‘ne biçim baba?’, ‘yakışıyor mu?’ naraları atmadan önce şunları da düşünün” diyerek yazmıştım yazımı.. Ve şunları sormuştum: Seni istemeyen bir babaya mahkeme kararıyla sahip olsan ne olur, olmasan ne olur? Bir adam; kendisine hiç sorulmadan doğurulan bir çocuğu bağrına basmak ve babalık yapmak zorunda mıdır? 81 yaşındayken kızlarının olduğunu öğrenmek, anında baba hissetmeni sağlar mı mesela? Her şeyden önce adil mi bu sizce? Bunları yazarken de; Metin Akpınar’ı savunmak değildi niyetim. ‘O büyük bir sanatçı, kayıralım onu’ da demedim.
Dediğim şu; ben babalığın isteyerek, severek, bilinçli bir tercihle, ortak kararla yapılması gerektiğine inanıyorum. Bir kadın bir adamla birlikte olup, onun onayı ya da bilgisi olmadan çocuk yapıyorsa, sorumluluğu alacak ve ondan bir şey de beklemeyecek! Kandırılarak baba yapılır mı bir insan ya? Nitekim malum hikayede de böyle olmuş ama kızlar haklarını istiyor şimdi!! Adamın suçu ne??!! Başınıza geldiğini düşünün, kolay mı öyle? Elbette kızların yaşadıkları çok üzücü, çok acı ve çok büyük haksızlık.
Ama baba mı suçlu, anne mi? Meseleye bir de bu açıdan bakın diyorum ben. Ben yazdıklarımın arkasındayım, kim söz konusu olursa olsun aynı şeyi düşünürdüm ve söylerdim. Olay benim başıma da gelseydi; bana babalık yapmak istemeyen bir adamı hayatıma sokmazdım mesela. Yok sayardım! Hele de 35 yaşıma gelmişsem, o saatten sonra ne diye isteyeceğim? Tek sebebim para olurdu, onu da kendime yakıştırıyorsam tabii!
Sayın bilim insanları bu sorunları da çözelim lütfen!
Müjdeler olsun... Amerikalı bilim insanları, sıkı bir antrenmanın vücuda yaptığı olumlu etkileri taklit edebilen yeni bir ilaç geliştirmiş. Bu söz konusu ilaç, metabolizmayı hızlandırıyor, kas kazanımı sağlıyor ve kilo kaybını artırıyormuş. Haberi okuduğum an dedim ki; budur! Yıllardır beklediğimiz şey. Yani düşünsenize; yıl olmuş 2023, hala kan ter içinde her gün spor yapıp terliyorsun, dilin dışarıda fitleşmeye çalışıyorsun. Olacak şey değil valla! Neyse ki bunun üzerine çalışmışlar sonunda! Florida, Washington ve St. Louis üniversiteleri araştırmacılardan oluşan ekibin geliştirdiği ‘SLUPP- 332’ adlı enjekte edilebilir ilaç; vücudun DNA’sında bulunan ve enerjiyi nasıl kullandığını kontrol eden genleri etkinleştirerek proteinleri hedef alıyor ve bu da herhangi bir egzersiz olmadan kalori yakmayı sağlıyor. Müthiş haber gerçekten. Ama bu kadarı yetmez! Şimdi bilim adamlarından beklediğimiz başka buluşlar var. Buraya sıralıyorum, lütfen ilgilenilsin...
Yıl olmuş 2023! Kadınlar olarak her 10 günde bir dip boya yaptırmaktan bıktık. Rica ediyoruz; bir hap atalım ve bu sorun çözülsün!
Dolgudur, botokstur bunlardan da bıktık; bir hapla estetik harikası olalım.
Manikür pediküre de yetişemiyoruz sayın bilim insanları. Kalıcı oje deseniz çok zararlı. Tırnakları yoruyor, yıpratıyor. Bu soruna bir el atın yahu, sevaptır.
Yemek pişirme, ‘ne yiyelim’ sorunu da çözülmesin mi artık? Bir hapla doyalım ve sorun çözülsün, ayıptır valla!..
İtalyan sevmeyen var mı?
İtalyan mutfağını sevmeyen var mı? Bence yoktur! En azından duymadım. O yüzden size en yenisinden ve en lezzetlisinden bir tavsiye ile geldim. İstanbul’un en ünlü İtalyan restoranlarında 25 yıl boyunca deneyim kazanmış Sezgin Yüce’nin kısa süre önce açtığı mekanı Oly House. Küçük Armutlu’daki mekan, İtalyan mutfağının gerçek lezzetlerini sunuyor müşterilerine. El yapımı makarnalardan odun fırınında hazırlanan pizzalara kadar İtalyan’ın farklı bölge ve lezzetlerinden oluşan bir menü var ve mutfakta kullanılan bütün malzemeler ve sunumlar çok özel. Şimdiden müdavimleri oluşan mekan, grup yemeklerinin de yeni adresi. Deneyin derim.