PSG Başakşehir maçında, 4. hakemin Başakşehir antrenörü Pierre Webo’ya yönelik ırkçı sözleri asla kabul edilemez. Sarfedilen sözü ‘ama’sız, ‘fakat’sız kınamak gerekir; nokta. Başakşehir oyuncuları da sahadan çekilerek, olaya tepkilerini en şık ve olması gereken şekilde gösterdi zaten; takıma gerçekten bravo. Sosyal medya ahalisi de durmadı bu arada; milyonlar olayı lanetledi ve #NoToRacism etiketiyle tepkisini gösterdi. Buraya kadar her şey normal. Normal olmayan ise şu: Ülkede herkes ırkçılığa bu kadar karşıysa; bunca ayrımcılığı, bölücülüğü kim yapıyor?!! İnsan olan herkes böyle bir olaya tepki göstermeli, orada hiçbir sorun yok...
Ama Kürt denilince, Alevi ya da Ermeni lafı geçince tüyleri diken diken olan, onlara olmadık hakaretler savuranlar da #NoToRacism etiketi paylaşıp ırkçılığı lanetleyiverdi. Yersen! Bu ülkede ırkçılık denilince sadece siyahilere yapılan bir şey akla geliyor ve sorun da burda! Bazıları bilinçli, bazıları bilinçsiz. Yani işlerine gelmiyor.
Olsun, fırsat bu fırsat öğretelim: Aile içinde çocuklara anlatalım, okullarda eğitimini verelim. ‘Hiçbir insan başka bir insanı dilinden, dininden, renginden, ırkından dolayı küçümseyemez, aşağılayamaz, hakaret edemez, kötü davranamaz’ diyelim. ‘Her tür ırkçılığa hayır’ diyelim. Ama pardon, balık baştan kokardı değil mi?
Edebiyat dünyasında #Meetoo hareketi
Hollywood’ta geçtiğimiz yıl başlayan #MeeToo hareketini artık bilmeyen yoktur... Ünlü yapımcı Harvey Weinstein’ın onlarca kadına cinsel saldırıda bulunduğu ortaya çıkınca; olaylar çığ gibi büyümüş ve dünya çapında bir kadın hareketine dönüşmüştü. Bu kez edebiyat dünyası çalkalanıyor; hem de bizde! Suçlanan isim, sağlam bir yazar; Hasan Ali Toptaş. Önce sosyal medyada bir kadın, yazar hakkında tweet atarak taciz iddiasında bulundu.
Ardından 20’ye yakın kadın, usta yazarı ifşa etti; onun tacizine uğradığını anlattı. Herkes ikna olmak için debelenirken; yazardan özür geldi. “İnsan, eril failliğin ne olduğunu anlayana kadar karşı tarafta ne büyük yaralar açtığını bilmeden, fark etmeden, hatalar yapabiliyor” şeklinde bir açıklama. Bu da ayrı tartışma yarattı tabii.. Eril faillik ne demek? “Yaaa kusura bakmayın, biz erkekler böyleyiz işte” gevşekliğinde bir şey mi? Yazar inkar etmeyip özür dileyerek ortalığı yatıştırdı; ‘eril faillik’ falan diyerek de olayı bir güzel hafifletti.
Açıkçası anlatılanları okuyunca, hiç de hafife alınacak şeyler olmadığını görüyorsunuz, o ayrı. Ne olacak izleyip göreceğiz ama susmayarak, birbirlerine destek vererek bu çirkinliği duyuran kadınlara helal olsun. ‘Yaşasın kadın gücü’ diyorum ve ortaya başka bir soru bırakıyorum. O da aşağıdaki yazıda…
Daha da okumam!
Kitaplığımda kitapları duruyor Hasan Ali Toptaş’ın. Edebiyatın usta isimlerinden biri, çok değerli kitapları var. ‘Kuşlar Yasına Gider’ mesela… 2016’nın ‘en iyi romanlar’ listesinin zirvesinde yer aldı. Benim eksiğim tabii, ne zamandır okuyacağım, bir türlü başlayamadıklarımdan. Zevkle okur muyum acaba? Önyargısız mesela? Beğenirsem övebilir miyim? Kafamda deli sorular var.
Bu tacizlerin ardından, şu da tartışılıyor: Bir sanatçıyı eserleriyle mi yoksa siyasi, cinsi, dini, ideolojik tercihleriyle mi değerlendireceğiz? Yani yazdıklarını mı dikkate alacağız, o bahsettiği ‘eril failliğini’ mi? Kendi adıma söylüyorum: Daha da para vermem kitaplarına! Böyle bir kişiliğin yazdıklarını okumak istemem, hayranlık duyamam. Tepki göstermemek; hak vermektir, razı olmaktır.
Bill Gates benim hayatımı öğrense…
Bir süredir Bill Gates’in aşı yoluyla bize çip takacağı rivayeti var ve ben bununla çok eğleniyorum. İnanılmaz bence! İnsanların aşıyla ilgili kuşkuları olabilir, devletin görevi de böyle bir durumda insanları aydınlatmaktır ama bu seviyede komplo teorileri nasıl üretiliyor çok meraktayım. Bill Gates neden bize çip taksın ki? Kendimden örnek vereyim mesela…
Sabah kaçta kalktığımı, günde kaç kahve içtiğimi, boş beleş diziler izleyip kafayı boşalttığımı, spor yapmak isteyip totoyu asla kaldıramadığımı, neler okuduğumu, kimden hoşlandığımı, hangi dostumla kimi çekiştirdiğimi, kimden ne yemek tarifi aldığımı, onları iyi pişirip pişiremediğimi falan öğrenip ne yapacak Bill Gates, bana bir söyler misiniz? Sizdeki bu özgüven nereden geliyor acaba? Yediklerinizden, içtiklerinizden mi?
Bir bilgisayar bağışla
Covid salgını eğitim hayatını büyük sekteye uğrattı, malum. 6.5 milyon öğrenci, yaklaşık bir yıldır eğitime erişemiyor. Online eğitimle bir yere kadar. Ama ona ulaşamayanlar da var. Hiç değilse ikinci el bilgisayarlarımızı bağışlasak, belki eğitim hayatına birkaç çocuk daha katabiliriz. Değmez mi? Kullanmadığımız elektronik eşyaları bağışlayarak, e-atık çöplüğüne dönmekte olan doğal hayatın korunmasına da katkı sağlamış olacağız. Nereye, nasıl bağış yaparız diyenlere işte adres: bilgisayarbagislahayatdegistir@gmail.com ya da Instagram’dan bilgisayarbagislahayatdegistir hesabına göz atın.