Şirin SeverBüyük yüzleşme

HABERİ PAYLAŞ

Büyük yüzleşme

Çocukluğunda kendisini taciz eden din adamının hâlâ görevde olduğunu; üstelik yaşadığı şehre tayin edildiğini ve hâlâ çocuklarla çalıştığını öğrenen yetişkin bir adam ne yapmalıdır? ‘Olay zaman aşımına uğradı, bu saatten sonra ortalığı bulandırmayalım’ deyip sessiz mi kalmalıdır? O din adamının başka çocuklara zarar vermemesi ve görevden alınması için var gücüyle uğraşmalı mıdır? Fransız yönetmen François Ozon’un, cuma günü vizyona giren filmi ‘Yüzleşme’de işte bu zor sorunun cevabı var. Son yılların en önemli sorunu pedofiliye, din adamlarının suçlarının örtbas edilmesine ve kapanmayan yaralara dair önemli bir film. Üstelik hikaye de gerçek, acılar da. Fitili yakan 5 çocuk babası, Katolik Alexandre Guerin...

Haberin Devamı

Büyük yüzleşme

20 yıl önce uğradığı cinsel istismarla yüzleşmek istiyor, kiliseye başvuruyor... Kilise yakından ilgilenirmiş gibi gözüküp işi zamana bırakıyor. Alexandre, “O zaman şikayetçi olurum” diyor. Başka kurbanlar buluyor ve bir süre sonra anlaşılıyor ki, bir kaç kişi değil, onlarca kurban var. Kimi olayın etkisinden çıkmış, çoluk çocuğa karışmış; kiminin psikolojik sorunları var. Hepsi suskunluğun yükünden kurtulmaya karar veriyor ve birlik oluyor, yaşadıklarını gizlemeden anlatmaya başlıyor. Hikayenin en etkileyici yanı bu insanların hırpalanmadan, uygarca, özgürce hak araması. Kiliseyi değil, dini değil, sistemi sorguladıklarının altını çizmesi. O yüzden ilham verici. Dahası kurbanlar eşlerinden ve çocuklarından müthiş destek görüyor. Alexandre’ın olayı çocuklarına anlatırken “Bunu, konuşmanız gerektiğinde susmamanız için yapıyorum” dediği an çok etkileyiciydi. Bir de filmin son sahnesi... Oğlan babasına “Tanrı’ya hâlâ inanıyor musun baba?” diyor. Pedofili vakalarına kurbanların açısından bakan, cesareti öne çıkaran bu filmi mutlaka izleyin, kaçırmayın.

BiZiM SiNEMAYA NE ZAMAN GELiR?

‘Yüzleşme’ şubat ayında Berlin Film Festivali’nde ‘Jüri Büyük Ödülü’nü aldı. Amerika’da din adamlarının erkek çocuklarına tacizini ve olayların ört bas edilişini anlatan ‘Spotlight’ da Oscar almıştı, hatırlayın. Oscarlık filmde olayı ortaya çıkaran gazetecilerdi, bu filmde ise tacizin kurbanları.

Haberin Devamı

Büyük yüzleşme

Bu tür hikayelerin ödül alması, sinemacılar için değerli olması, kamuoyunun ilgi göstermesi boşuna değil aslında; bir alt metni var: Bu olaylarla hesaplaşmak, cesaretli olmak ve susmamak gerektiğini anlatan en etkili yol belki de sinema. Dünyanın her yerinde bu tür olaylar yaşanıyor ama bizden farklı olarak onlar cesaretle üzerine gidebiliyor, er ya da geç olanlarla hesaplaşabiliyor, yüzleşiyor. Güzide memleketimizde dindarlık kisvesi altında yapılan sapkınlıklar; tarikat kurslarında, yatılı yurtlarda cinsel istismara uğrayanlar ise yaşadıklarıyla kalıyor yazık ki. Sinema yazarı Uğur Vardan’a katılıyorum: Örtbas edilen suçlar bizim sinemaya ne zaman gelecek?

İLKEMİZ NET: BİZDE HER SUÇ CEZASIZ KALIR!

Yukarıda yazdığım gibi; biz farklıyız... Farkımız duyarsızlığımız! Adalet eliyle ‘hadi koçum bir daha yap’ diyerek suçluları dışarı salıyoruz mesela. Bir tek madalya takmıyoruz, o da şimdilik.

Haberin Devamı

Büyük yüzleşme

Saldırgan baklavacılar Hasan ve Hüseyin Sel 22 günde serbest kaldı.

Dünyada yoktur bu kadar çok örnek:

■ Adam üvey torununa tecavüz ediyor, serbest kalıyor. Antalya’da yaşanan olayda, her şey doktor raporu ile kanıtlandığı halde üstelik! Aklınız alıyor mu?

■ İçinde hamile kadın olan arabanın üzerine çıkıp tepinen gözü dönmüş baklavacı magandalar 22 gün sonra serbest kalıyor. O gözü dönmüşlüğün cezası bu kadardı demek, vay be!

■ Rize’de kendisinden ayrıldı diye sevgilisini döven, kafasına tekme atıp bayıltan manyak da serbest bırakıldı. Herhalde gidip kaldığı yerden devam etsin diye! Tepkiler üzerine tekrar gözaltına alındı neyse ki... Toplumsal tepki yoksa her tür magandalığın, tacizin tecavüzün cezasız kalma hali ne olacak gerçekten? Bu nasıl hukuk, bunlar nasıl hakimler? Soracak, sorgulayacak kimse yok mu?

ASKIDA KİTAP

Ayvalık Cunda’da ‘askıda kitap’ başlatmış bir mekan...

Tatile giden arkadaşım görüp çekip yolladı bana. Bir ağacın dallarına asmışlar, kitap ihtiyacı olanlar alsın diye. Ne güzel düşünmüşler. Bu ‘askıda’ bir şeyler hikayesi, İtalya’da ‘askıda kahve’ ile başladı bildiğim kadarıyla.

Büyük yüzleşme

Bir kafede kahve içenler, mekana ekstra bir kahve ücreti daha ödeyip, parası olmayana ısmarlamış oluyor. İtalyanlar için kahve önemli tabii ama bu yardımseverlik bizde ‘askıda ekmek’, ‘askıda simit’ olarak hayata geçti. Şimdi de ‘askıda kitap’ çıktı, harika oldu.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder