Ne filmdi ama! Demi Moore’un başrolünde yer aldığı ‘The Substance’ yani ‘Cevher’ filminden bahsediyorum. Cannes Film Festivali’nde gösterildiğinde ayakta alkışlansa da, bazı seyirciler de ‘vahşi’ ve ‘tiksindirici’ bularak salonu terk etmişti. Geçen sabah basın gösteriminde izledim ve gerçekten midem kalktı! Peki mevzu ne bu filmde, derseniz...
Hayatın her alanında, özellikle de eğlence sektöründe kadınların sürekli karşılaştığı yaş ayrımcılığı ve gençlik/güzellik takıntısına kan revan eşliğinde sert bir eleştiri... Öyle ki Tarantino imzalı kanlı sahneler hiç sayılır bu filmden sonra! Hikaye; gençliğinde Oscar kazanmış, herkesin sevgilisi olmuş, şöhreti doya doya yaşamış Elisabeth Sparkle isimli Hollywood yıldızının, yaşlanma korkusunu anlatıyor. Artık 50 yaşına geldiği için sabahları ekranda yaptığı aerobik programından kovulmasıyla başlıyor her şey... O sırada gizli bir laboratuvar, onun gençlik versiyonunu ortaya çıkaracak bir ilaç öneriyor. Bu ilacı kullandığında, içinden genç bedeni çıkıyor. Resmen doğum yapar gibi. Farklı bedenlerde aynı kişi! İkisi eş zamanlı olarak birbirlerini beslemelidir ama bir süre sonra genç olan versiyon dengeyi bozar, diğerini sömürür, daha çok, daha çok ister. İkisi arasında savaş başlayınca da ortaya bir ‘ucube’ çıkar. Bundan sonrası anlatılmaz, yaşanır. Yani izlenir ancak. İzleyebilirseniz tabii! Zira şiddette, çirkinleşmekte, tiksindirmekte sınır tanımayan bir film. Absürd ötesi sahneler var, hatta gülecek kadar! Tam da bu noktada şunlar düşünülebilir: Gençleşmeye çalışırken bu kadar korkunç ve gülünç oluyoruzdur belki de.. Durmazsak, böyle bir ucubeye dönüşebiliriz belki de. Kendinle barışmazsan, varacağın yer burasıdır belki de. ‘Ben önemliyim’ demezsen kendine, kendinden olursun belki de. Bu film abartarak, aslında abarttığımızı hatırlatıyordur bize belki de. Vahşi bir yolla yapıyor ama bu dilden anlatmak gerekiyordur belki de! Olamaz mı yani? Sadece yüksek sesle düşünüyorum.
KİM DEMI MOORE GİBİ UCUBELEŞMEYİ GÖZE ALIR?
Fransız yönetmen Coralie Fargeat; ilk uzun metrajlı filmi ‘İntikam’dan sonra kadınlara yönelik şiddeti tavizsiz kınadığını ilan etmiş bir isim. Peki ‘Cevher’de bu kadar kan akıtarak mesajını doğru şekilde iletmiş mi oluyor? Yoksa yaşlanmaktan iyice korkmamıza mı yol açıyor? Burası bende biraz karışık açıkçası. Bu mevzu bir yana, Demi Moore’un bu rolü kabul etmesiyle ilgili konuşalım biraz da... Müthiş bir cesaret. Demi Moore 61 yaşında ve hâlâ çok güzel. Ucubeleşmeden estetik yaptıranlardan. Filmde görüyorsunuz, vücudu da müthiş hâlâ! Yine de kolay kolay kimsenin oynayamayacağı bir rolde oynuyor. Genç versiyonu onu sömürdükten sonra öyle hallere bürünüyor ki, benim diyen oyuncu kendini o hale sokmaz, kendini böyle ti’ye almaz! Bu arada şunu da düşündüm; bu rolü bizde kim oynardı acaba? Açıkçası kimse gelmedi aklıma. Kendini Moore gibi ucubeleştirecek bir oyuncu olduğunu düşünmüyorum bu topraklarda. Filmin büyüsü kaçmasın diye o halinden tek kare bile fotoğraf yok basında, düşünün. Gerçi film vizyona girer girmez bizde gizli çekim yapılır ve yayılır kesin, o zaman anlarsınız ne demek istediğimi.
DÜNYA KADINLARLA DEĞİŞİR
Bu dünya değişecekse kadınlarla değişecek! Bu da, kadınlar kendi hikayelerini yazmaya başlayınca olacak. İşte bunun için kolları sıvayan kadınlar var. Boyner Grup ve UNDP Türkiye (Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı); Merve Dizdar’ı da yanlarına alarak geleceğin kadın liderler programı ‘SheLab’i başlattı. SheLab; üniversite 3. ve 4. sınıflar ile lisansüstü eğitim gören öğrencilere sürdürülebilir kalkınma konusunda eğitim veren, onların liderlik becerilerini geliştiren ve proje üretmeye teşvik eden bir program. Projede 3 aylık eğitim dönemleri var ve katılımcılar mentorlük ve staj fırsatları ile deneyim kazanıyor olacak. Merve Dizdar da genç kadınlara ilham olacak projenin tanıtım filminde yer alıyor. Zira basın toplantısında açıkladı; o da pek çok kadın gibi zamanında ‘yapamazsın, başaramazsın’ lafını çok duyanlardan. Onların aksine kadınlara ‘yapabilirsin’ diye sesleniyor bu kez. Hadi, cam tavanları kaldırmak isteyenler shelabplatform.com’a başvursun.
DOYA DOYA SANAT SEZONU
* Çağdaş sanat tutkunları için malum gün geldi çattı. Türkiye’nin uluslararası çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul’un 19’uncu edisyonu Akbank sponsorluğunda başladı. Bu yıl 14 farklı ülkeden 50 çağdaş sanat galerisinin yer aldığı etkinlik; 24-27 Ekim tarihleri arasında Tersane İstanbul’da sanatseverleri bekliyor.
* Şehirdeki bir başka geleneksel etkinlik, 28. İstanbul Tiyatro Festivali. Salı günü başlayan festival boyunca Türkiye’den ve yurt dışından toplam 19 tiyatro, performans ve dans gösterisi sahnelenecek. İKSV tarafından düzenlenen ve 19 Kasım tarihine kadar sürecek festival kapsamında, tam 11 farklı mekan kapılarını izleyicilere açacak. Programa mutlaka bakın; çünkü dolu do