Dilimizden düşürmediğimiz farkındalık nedir? Sözlüklerdeki anlamı şöyle: Bir canlının çevresinde gelişen olayları bilme, algılama ve duyumsama becerisi. Yani, bir şeyin bilincinde olma hali.
Peki biz farkındalığı yüksek bir toplum muyuz? Bence belli meselelerde çok şeyin, çok da güzel farkındayız ama umursamıyoruz! Elimizi taşın altına koymuyoruz, oralı olmuyoruz, onca derdimiz varken başkasının derdine koşmayı tercih etmiyoruz.
Mesele biraz böyle. Geçen gün bir yemekte, organ bağışı konusunda farkındalığı artırmak için yapılanlardan bahsedilince; yazmak istedim. Zira ortada büyük bir çaba ve iyi niyet var. Umursamak lazım. İletmesi benden deyip, aktarıyorum…
İstanbul Organ Nakli Derneği Başkanı, Medicana Sağlık Grubu Organ Nakli Bölüm Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer ve Medicana Çamlıca Hastanesi Genel Müdürü Murat Kaya; organ nakli bekleyen 26 binin üzerinde hasta için bir koşu düzenliyor.
20 Ekim pazar günü Caddebostan sahilinde 5’incisi yapılacak koşunun adı ‘Hayat Kurtarmak İçin Yarıştayız’. Doktorlar, hasta yakınları, iyileşen hastalar ve isteyen herkes katılabiliyor.
Her yıl bu koşuya katılım sağlayanlar da, organ bağışı yapanların sayısı da ciddi şekilde artıyor çünkü insanlar birebir dinlediklerinde, sorularına yanıt bulduğunda net karar veriyor. Ben de sordum, öğrendim...
Hurafeler işi zorlaştırıyor
İstanbul Organ Nakli Derneği Başkanı Prof. Dr. Murat Tuncer diyor ki: “Organ nakli konusunda canlıdan canlıya nakil sayısı yüksek ama kadavradan nakil sayısı çok düşük. Bu müthiş bir başarısızlık!!”
Şu anda nakillerin yüzde 20’si kadavradan, yüzde 80’i canlıdan. Yani insanlar tanıdığına böbrek veriyor.” Hemen soruyorum; bunun nedenleri nedir? “Birincisi eğitimsizlik.
Bir takım hurafeler insanları korkutuyor. ‘Çocuğunun organlarını bağışlama, sonra torbalar içinde parça parça verirler evladını’ gibi laflar... Oysa doktorlar ahlaklı insanlardır.
Bir organ aldığımızda, hastanın vücut bütünlüğünde bir bozulma olmadan aileye teslim ederiz. Bir de ‘Türkiye’de ne doğru yapılıyor ki? Paralı insanlara dağıtılıyor bu organlar’ diye bir hurafe var.
Bu da doğru değil çünkü Sağlık Bakanlığı’nın sistemi gayet adaletli, düzgün çalışan bir sistemdir. Şunu da bilin: Hiçbir hastane organ naklinden para alamaz, ücretsizdir.”
Diyanet’i dinlemek lazım
Organ bağışının önündeki en önemli ikinci neden; dinsel etkenler. “Diyanet’in bu konudaki tavrı net; ‘organ bağışı yapın’ der. Ama sorun Diyanet’te değil, din adamı maskesi takmış insanlarda! Kur’an ‘Kim bir insana hayat verirse tüm insanlığa hayat vermiş kadar sevap bulur’ der. Aynı şey İncil ve Tevrat’ta da var. Yani dini yorumlayanlarda problem var aslında. İnsan hayatını kurtarmak günah olamaz..”
‘BAĞIŞLADIM’ DEMEK YETMİYOR
Bir de yasalar var tabii! Bir hastanın beyin ölümü, bir heyet kararıyla gerçekleşiyor. Beyin ölümü gerçekleşmiş hastalardan organ alınabiliyor sadece. Ancak hasta, organ bağışlamış olsa dahi, beyin ölümü gerçekleştiğinde organları direkt olarak alınamıyor.
Birinci derece yakınlarının onayı gerekiyor. Yani sizin vasiyetiniz, yeterli değil! Mesela geçen yıl 2 bin 200 beyin ölümü bildirimi yapılmış, bunların yüzde 20’si organ bağışlamış.
Yani yüzde 20’sinin yakınları bağış için onay vermiş. Özetle yasa değişikliği şart. Kadavradan nakilleri artırmak için tek yol bu. 20 Ekim’de yapılacak koşu da bu yüzden önemli. Peki siz, hayat kurtarmak için koşmaya var mısınız?
NASIL BAĞIŞLIYORUZ?
İki şahit eşliğinde herhangi bir sağlık kuruluşuna gidip, ‘organlarımı bağışlamak istiyorum’ diye başvurmak yeterli. Organlarınızı bağışlayarak, tam 8 kişinin hayatını kurtarabiliyorsunuz.
Kadınlar bu pazar Beşiktaş’ta
Sağlıktan söz etmişken, bir festivalden daha bahsedeyim… 23 yıldır Türkiye’nin kadın sağlığı konusunda en uzun soluklu sosyal sorumluluk çalışmasını yapan Avon, 13 Ekim Pazar günü Beşiktaş Meydanı’nda meme kanserine dikkat çeken bir festival düzenliyor.
‘Işığım Pembe’ sloganıyla yapılacak etkinlik; meme kanseriyle mücadelede erken teşhisin önemine dikkat çekmeyi amaçlıyor. Nükhet Duru’nun konser vereceği etkinlikte, ücretsiz sağlık taraması da yapılacak.