Aksaray Valisi Hamza Aydoğdu, katıldığı bir cenaze namazı sonrası, ‘Valilik olarak cenaze yemeğini yasakladıklarını’ açıkladı. Cenaze sahibinin ‘ben yemek ikram etmezsem gelenlere ayıp olur’ diye sağdan soldan borç almasının ve kredi çekmesinin kabul edilebilir olmadığını gerekçe göstererek. Helal olsun Vali’ye. Parayı pulu da geçin, acılarını yaşaması gereken insanların yemeği düşünmesi kadar saçma şey olabilir mi? Son derece yerinde bir karar. Peki Vali Hamza Aydoğdu’nun bu kararı almasında, bir süre önce sosyal medyadan köşe yazılarımıza kadar taşınan o isyanın payı var mı acaba, merak ettim açıkçası. Hatırlar mısınız bilmem, geçtiğimiz nisan ayında @akinishh isimli bir kullanıcı, Twitter’da şunları yazmıştı: “Dedemi kaybettik… Öfkeliyim çünkü dedemi kaybettiğimin farkına dahi varamadım henüz. Mantığım, kaybı olan bir evin bu kadar insanı neden yedirip içirmesi gerektiğini algılayamıyor çünkü. Günlerdir kaybımızı dahi konuşamadık. Sadece yüzlerce kişiye hizmet ediyoruz. İnanır mısınız dedemi kaybettiğim günün akşamı çay servisi yaparken, akrabamız olan bir kadın bana ‘ben çayımı açık içiyorum, bunun yerine açık getirsen’ dedi. Hangi vicdana, göreneğe uyuyor bilmiyorum ama ölüsü olan bir evden ekmek, yemek, çay beklemek bana çok ayıp geliyor. Bazı şeylerin değişmesi gerek gerçekten…” İşte bu paylaşım, Türkiye’nin gündemine oturmuştu o günlerde. Öyle haklı bir isyan ve sorgulamaydı ki, içimden geçenler dile gelmişti resmen. Zira evimizden cenaze çıktığı gün, nereden yemek söylesek diye düşünmekten, bulaşık makinesi doldurup boşaltmaktan helak olmuş, acımızı bile yaşayamamıştık. Benim gibi pek çok kişinin hislerine de tercüman olmuştu bu yazı.
Çok hayırlı bir uygulama
Vali Hamza Aydoğdu diyor ki; “Hocalarımızdan ve büyüklerimizden öğrendiğimiz kadarıyla, Peygamber Efendimiz cenaze evine yemek gönderirmiş ama son zamanlarda Türkiye genelinde garip bir uygulama var. Cenazesi olan, gelenlere yemek ikram ediyor. Kalabalık olduğunda, maddi durumu olmayan, çevresinden borç alıyor ya da gidip kredi çekiyor. Cenazede bize düşen, dua okuyup başsağlığı dilemektir oysa...” Ne güzel söylemiş. Oy kaybedilir, ‘halk bizi yanlış anlar’ gibi boş kaygılara prim vermeden çok hayırlı bir işe soyunmuş ve doğru olanı net biçimde hayata geçirmiş. Bütün cenaze namazlarından sonra bu konuda bilgilendirme yapacaklarını söylemesi de önemli. Böylece yanlış anlaşılmaların da önüne geçeceklerdir. Bazen bir haklı isyan, fitili böyle ateşliyor işte... Tek bir doğru uygulama, hızla yayılıveriyor her yere. Umalım ki, Aksaray da model olsun tüm yurda.
Herkesin acısı kendine….
Madem köşeye ölümden girdik… Sevimsiz olsa da, oradan devam. Özgü Namal 2 yıl önce eşini kaybetmişti ve ortalıkta yoktu malum. Geçen gece Corridor isimli bir mekandan çıkarken görüntülenmiş, haliyle de ‘otu b.oku yadırgama timleri’ klavye başına geçmiş, ‘Özgü Namal’ın yası bitti mi?’ diye yadırgamaya başlamışlar. Kadın, eşini kaybedeli 2 yıl olmuş, çocuklarına bakmış, onları teselli etmiş, kendini ayakta tutmaya çalışmış, sonunda da bir gece dışarı çıkmış. Kime, niye hesap verecek afedersiniz? Ölümle, yasla başa çıkmak herkes için ayrı değil midir? Sen cenazen olduğu gün çıkıp müzik dinleyebilir, kafayı çekebilir, dans edebilir, kendinden geçebilirsin. Bazıları acıyla böyle başa çıkıyordur belki de, olamaz mı? Birinin içini, dışardaki nereden bilecek? Cenaze evinde ağlarken, aklınızdan ertesi gün alacağınız çantayı düşünmediğinizi de kimsenin bilemeyeceği gibi! Ebru Şallı’ya da yapmadığını bırakmadı bu tipler. Kadın çocuğunu kaybetti ya, acısı olup olmadığını size mi ispat edecekti? İnsanların yaslarının/acılarının nöbetini tutmak size mi kaldı? Huzur verin insanlara biraz, huzur.
İKİNCİ TAYT VAKASI!
Taytla masafeli bir ilişki kurmayı öneren ilk Türk büyüğü Seda Sayan’dı. Üşenmedim baktım, yıl 2013’müş. Programında zayıflama tüyoları verirken şöyle demiş: “Türk kadınının bu kadar şişmanlamasının sebebi tayttır. Ne zaman ki tayt moda oldu; kadınlarımız göbeğe, kalçaya büründü. Tayt esnediği için kadınlar kilo aldıklarını fark etmiyor. Oysa kumaş pantolon öyle mi? Düğmesi kopar, fermuar kavuşmaz, böylece hemen alarm verir. Bence zayıflamak istiyorsanız, taytlara veda edin.” Akıllı kadınmış! ‘Şişmanlayınca tayt feci durur’ dememiş, yol yordam öğretip kadınları tayttan soğutmuş resmen. Nükhet Duru da benzer şey söyledi ama yanlış şekilde söyledi. “Ne olur bu tayt olayına ‘dur’ deyin artık” dedi geçenlerde. Yani ‘Taytı bol ve uzun şeylerle giyin, görüntü kirliliği yaratmayın’ demeye getirdi ve bütün şimşekleri üzerine çekti. Niye? Bari kadınlar kadınların giydiğine karışmasın diye! Kadınlara ne giyip giymeyecekleri konusunda o kadar baskı var ki, insanlar ‘bari sen yapma Nünü’ diye tepki gösterdi. Oysa Nükhet Duru’nun yasakçı bir zihniyetle değil, kadınca bir dayanışma çağrısıyla bunu söylediğine eminim. Haklı da bir noktada. Bazen öyle çirkin görüntüler oluyor ki, başını çevirmek zorunda kalıyorsun. Ama neticede ‘giy’ ya da ‘giyme’ diyemezsin kimseye, hakkın yok çünkü. Bu olaydan ne anladık peki? Bir şeyi nasıl söylediğin çok önemlidir. Halkı tayttan soğutacaksan Seda Sayan gibi olacaksın!
Kayda değer bazı mekanlar
- Şef Savaş Ergen’in Balat Meze’si... Bu geleneksel meyhanede çok yaratıcı, çok lezzetli mezelere imza atılıyor. Efsane ciğer yapıyorlar mesela, fırında peynir de favori. Hele tatlıların iç baymayan dengeli tatlı oranları var ki, tiryakisi olursunuz.
- The St. Regis İstanbul’un şahane terası Spago... İstanbul’un yüzakı restoranlarından. Deniz Zengin’in direktörlüğünde özenli bir hizmet var. Binbir çeşit sosa bulamadan sundukları Asya ve İtalyan tatları çok başarılı. El yapımı makarnalar şiddetle aklınızda bulunsun.
- Yeniköy’ün modern balıkçısı Azur... Ben ki deniz mahsullerinin her çeşidini yemem, bana bile sevdirdiler. Otlarla harmanladıkları palamut topları, müthiş soslu ceviche’ler, taze otlarla başlangıçlar, deniz mahsüllü makarnalar tadılmalı.
- Fairmont Quasar Hotel’in Aila’sı... Şef Kemalcan Yurttaş çok lezzetli mezeler yapıyor. Michelin rehberinin tavsiye listesinde olan mekanda cuma cumartesi akşamları Serhan Sokulgan DJ setinin başında oluyor. Hem lezzet, hem eğlence birarada.