Gerçekten yetişmeye zorlanacağımız kadar çok ve güzel şeyler oluyor İstanbul’da. Bir taraftan AKM açılıyor, eş zamanlı olarak Beyoğlu Kültür Yolu Festivali düzenleniyor. Diğer taraftan yepyeni modern yüzüyle Galataport görücüye çıkıyor. Bir tarafta Zeytinburnu’nda yeni yaşam alanı Fişekhane iddialı giriyor oyuna (sonraki yazıda), diğer yandan dünyaca ünlü şefler İstanbul’da buluşuyor. Bir taraftan Monica Belluci’nin Zorlu PSM’deki gösterisine bilet bulmaya çalışıyoruz, diğer yandan kültür sanat etkinliklerinin hangisini izlesek diye zaman yaratmaya çalışıyoruz. Pandemi sonrası o eski çılgın günlere döndük, çok şükür. İyi ki böyle, iyi ki İstanbul yeniden yaşıyor. Allah nazarlardan saklasın diyelim, tura başlayalım...
13 yıl sonra yine AKM’nin önündeyiz
Protokol kalabalığını, o hengamede ‘asıl olay’ı kaçırmayı sevmediğim için; AKM’yi sakin sakin gezme hayalim vardı açıkçası... Derken, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy; ‘küçük bir gazeteci grubuyla AKM buluşması’ önerdi. Güzel de oldu, zira hikayeyi Bakan’ın bizzat kendisinden dinledik, sorularımızı sorduk. En baştan söyleyeyim; yeni AKM binası müthiş olmuş.
En önemlisi, orijinal bazı dokunuşların korunmuş. Ama yeni AKM eskisinden üç kat büyük, teknolojiyle donatılmış, işlevsel bir bina. 2.5 yılda tamamlanan binada; konserler, tiyatro ve opera için çok amaçlı üç salon var. Hepsinin akustiği için özel harcama yapılmış.
Dev kırmızı topun içindeki ana sahne hele, tam bir tasarım harikası. Sinema ve sanat galerileri, kütüphane, çocuk sanat merkezi, tasarım dükkanı olan akıllı bir bina burası. Özellikle Vitali Hakko Kütüphanesi şahane, atlamayın derim. Asıl güzellik ise, kapsayıcı bir kültür merkezi olması. İçinde farklı kesimden isimlerin yer alacağı bir sanat kurulu karar verecek tüm etkinliklere.
Müthiş manzaraya sahip teras katında, dünya markası bir restoran olması için çalışılıyor. Şu anda yeme içme işini Divan grubu üstlenmiş ki, bu da harika bir seçim. 13 yıldır kapalı bir kültür merkezinin yeniden açılması, binanın içinde yaşanacak her şeye konsensüsle karar verilmesi gerçekten şahane. İstanbul’un buna ihtiyacı vardı, her şekilde İstanbul kazandı. Şimdi tadını çıkaralım.
Beyoğlu Kültür Yolu
AKM’nin açılışı kadar, eş zamanlı başlayan Beyoğlu Kültür Yolu Festivali de, Beyoğlu’nu eski canlı günlerine döndürdü. AKM ve Galataport arasındaki 4 kilometrelik yol üzerindeki 64 ayrı noktada 250 etkinlik var. Gezi Parkı, İstiklal Caddesi, Tünel ve Galataport ana duraklar...
Aralarda da 7’den 70’e herkes için sergiler, konserler, atölyeler, ışık gösterileri var. ‘Etkinlik adreslerini nasıl bileceğiz?’ derseniz... Beyoğlu Kültür Yolu uygulamasını indirmeniz yeterli. Festival 14 Kasım’a kadar sürecek, bilginize. Bakan Mehmet Nuri Ersoy, bu festivali de ilkbahar ve sonbaharda her yıl iki kez yapmak istediklerinin altını çizdi.
Karaköy’ün yeniden doğuşu: Galataport
Kültür Yolu Festivali’ni Galataport’ta bitirdiğinizde ne göreceksiniz peki? Turizm adına hayata geçirilmiş müthiş bir projeyi ve Karaköy’ün yeniden doğuşunu! Ayrıca müzeleri, tarihi eserleri, yeme içme mekanları, mağazaları ve otelleri ile yeni bir cazibe merkezini! Mimar Sinan Üniversitesi yanından girin. İlk göreceğiniz Tophane Saat Kulesi... Yıllar içinde Pisa Kulesi gibi denize doğru yatan kuleyi, Hollandalı uzmanlar restore etmiş. Atlamayın diye söylüyorum! Sonra 1.2 kilometrelik sahil şeridine çıkın.
Yıllardır yayaların erişimine kapalı olan gümrüklü alan; özel kapak sistemi ile gemi olmadığında yayalara açılacak. Yani gemilerin ve yolcuların trafiği yerin altında olacak. Bu liman dünyada bir ilk ve Autoban Mimarlık’a ait. Dev gemiler yanaşmadan tadını çıkarın derim. Galataport’un henüz tamamı hizmete girmedi ama bol yeme içme mekanı var şimdiden...
1940’larda Karaköy yolcu salonunun üst katında yer alan tarihi Liman Lokantası, en lüks, versiyonuyla hayata geçirilmiş. Gidenlerden duyduğum, epey pahalı olduğu yönünde. Şimdilik iki sergi var... Biri, ‘Monet&Friends Dijital Sanat Sergisi’. 19. yüzyıl Paris’i birçok ressamın fırça darbeleri ve dijital tuvallerle karşınızda. Diğeri Ara Güler’in ilk kez sergilenen karelerini de içeren ‘Denize İnen Yol’ sergisi. İki sergi de ücretsiz.
Dünyaca ünlü şefler istanbul’da
Bütün bu güzellikler bir yana, bir taraftan da dünyanın en önemli şefleri İstanbul’da. Bugün Haliç Kongre Merkezi’nde yapılacak 5’inci ‘Gastromasa’ konferansı için geldiler. FoodinLife dergisi yayın yönetmeni Gökmen Sözen’in dünya gastronomisiyle ülkemiz arasında bağ kurmak için başlattığı girişim; Türkiye adına çok önemli gerçekten.
Hedef Türkiye’yi; İspanyol, Fransız, İtalyan, Japon, Çin mutfağı gibi en popüler beş dünya mutfağının ligine çıkarmak. Bu yılın teması tasarım. Yaratıcı fikirleriyle dünya gastronomisinde fark yaratan başarılı şefler, özel tekniklerini paylaşacak. Gastronomi merakı olanlar kaçırmasın bence.
Ah bir de taksi bulabilsek…
Şu güzelim şehirde bu kadar şey olurken, keşke taksi sorunumuz olmasaydı değil mi? Bir taraftan İstanbul değişiyor, büyüyor, gelişiyor ama birileri de şu sorunu çözmemek için elinden geleni yapıyor! Vizyonsuz, sorunlu ‘sorumlular’ bu şehrin elini kolunu bağlıyor maalesef. Yazık, çok yazık gerçekten.