Erkek vahşetinin yine yeniden hortladığı, kadına yönelik şiddetin önlenmesi için elzem olan İstanbul Sözleşmesi’nin birilerini rahatsız ettiği şu günlerde, Instagram’da yeni akım başladı: Kadınlar dikkat çekmek için siyah beyaz fotoğraflarını paylaşıyor, #challangeaccepted ve #womensupportingwomen etiketleriyle birlikte bir farkındalık yaratmaya çalışıyor. Katılırsın ya da mantıklı bulmayıp katılmazsın ayrı. Ama tepki gösterenleri, ‘ne alaka bu?’ diyenleri anlamıyorum.
Hemen alakayı anlatıyorum: Niye mi yapıldı bu iş? Kadınlar birbirine köstek değil, destek olsun diye... Kadınlar birbirinin elinden tutsun diye.. Erkekler döverken, söverken, kesip doğrarken kimse susup oturmasın diye… Şiddet ve vahşete karşı çıkılsın diye... Kadınların özürlüğüne artık karışılmasın diye… Türkiye İstanbul Sözleşmesi ile arasına mesafe koymasın diye!
Bunu paylaşınca hiçbir şey olmuyor sanıyoruz ama çok şey oluyor aslında; en güzeli çok insan uyanmış oluyor! Dünyanın dört bir köşesinde haber oluyor mesela... Yabancılar soruyormuş, “Neden Türkiye’de böyle bir etiket var?” diye. Tüm dünya böylece İstanbul Sözleşmesi’nin iptalinden duyulan rahatsızlığı öğrendi. Kadına şiddeti öğrendi. Çok mu iyi oldu derseniz... Evde karısını döven adamdan komşuların haberdar olması gibi bir şey bu. Polise haber verirler belki diye bir umut bu.
Bu arada birileri bu akımı eleştirirken, Christina Aguilera #istanbulsözleşmesiyaşatır etiketiyle fotoğraf paylaştı. Jessica Biel ise “Türkiye’deki kadınlar sizinleyiz ve sesinizi duyuyoruz” paylaşımı yaptı. Yani ‘ne olacak ki’ diye bakmayın, kadınları kadınları desteklemiş olacak. Bundan daha güzel şey mi var?
Ebru Şallı acısının hesabını size mi verecek?
Kadınlar kadınlara destek verirken denk geldi tam da… Bir süre önce küçük oğlu Pars’ı kaybeden Ebru Şallı, artık hayata karışmaya başladı, mayolu poz verdi diye eleştiri yağmuruna tutuldu malum. İşte birbirini destekleyen, birbirine kız kardeşlik yapan kadınlar da burada devreye girdi, Şallı’nın yanında durdu.
Evlat acısını sadece yaşayan bilir; eminim ki çok zordur, kolay kolay da geçmeyecektir. Bir kadının sosyal medyada bunun şovunu yapmak yerine; diğer çocuğu için hayata tutunması kimi, neden bu kadar rahatsız ediyor peki? Bırakın kim acısını nasıl yaşıyorsa yaşasın, size ne? Acısının hesabını size mi vermek zorunda bu kadın?
O yüzden bu etiket, kadının kadına siber zulmüne de cuk oturacak, çok yakışacak. Kötü niyet her zaman var ama destek de var. İşte bunu hatırlatmak için bu tür farkındalık çalışmaları önemli.
Bakan Koca daha ne yapsın!
Aşk insanı şair yapar derler ya… Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın görev aşkı da onu fenomen yapacak! Pandemi süresince uyarıları, açıklamaları ve çabaları ile 7’den 70’e herkesin gönlünü kazandı Bakan Koca ama sosyal medya hesabına yazdıklarıyla gerçekten şahane bir performans sergiliyor. Bazen çok gülüyorum, eğleniyorum. Bence bu samimiyeti, uyarılarını daha akılda kalıcı hale de getiriyor. Bazı yazdıkları şöyle:
- “Tatil planları sloganı: Kum gibi kalabalıktan uzakta!”
- “Çılgın kalabalık, kuru kalabalık, başı kalabalık. Her türlü kalabalıktan uzak duralım!”
- “Hazır biraraya gelmişken hemen dağılalım.”
- Anneler babalar günü paylaşımları: “Büyüklerini seven, ana baba günü gibi ortamlara girmesin!”
- “İğne atsan yere düşmez... İğneyi yere düşürelim. (iğneli uyarı)”
Anlayacağınız Bakan artık milleti nasıl uyaracağını bilemez halde. Ah adamın çabasını artık görsek ya..
Parmak arası meselesi
Her yaz iki tartışma konusu hiç değişmiyor: Ter kokusu ve erkeklerin parmak arası terlik sorunsalı! Geçen gün Ertuğrul Özkök yazmıştı; Mehmet Yılmaz’la erkeklerin parmak arası terlik giymesi konusunda anlaşamıyorlarmış. Mehmet Yılmaz estetik bulmuyor, Özkök de “Ben giyerim, çok da cool bulurum” diyor. Olaya Tamer Karadağlı da karışmış; “Erkek adam giymemeli” diyor.
Gerçekten yıllar geçse de bazı konular hiç değişmiyor. Ben ta 2008 yılında Sabah’ta çalışırken yazmışım bu konuyu. “Giymeyin” demişim erkeklere! Ama ‘taş fırın erkeğine olmaz’ tadında bir yaklaşım değil benimki. “Parmak arası terlik giyeceksen, temiz düzgün ayaklara giy” diyorum ben. O dönem okur mektuplarını da yayınlamışım; kadınların çoğu da “Bazı erkeklerde tırnak yerine toynak var” görüşünde olduğu için olaya karşı!
Adam kendine bakmıyor, tırnaklarını kesmiyorsa; biz niye o manzarayı görmek zorunda kalalım değil mi ama? Valla hayatta bu kadar tüylerimi diken diken eden... Hele parmakları çirkin ve bakımsızsa, isterse dünyanın en yakışıklı erkeği olsun, adamı bir anda gözümde sıfırlayan başka bi’şey yok! Kadın erkek fark etmez, pedikürsüz, bakımsız ve çirkin ayaklarınızı gözümüze sokmayın rica ediyoruz.