Bu sene böyle. Bütün anneler karantina annesi çünkü! Kişisel tarihimiz boyunca yaşayacağımız en ilginç Anneler Günü belki de. Mesafeli, temassız bir kutlama günü. Annesiz ya da evlatsız kalanlar için zaten zordu, Allah herkese sabır versin. Ama içinde bulunduğumuz şu olağanüstü günler de epey zor ve tuhaf… O yüzden bugün anneleri tek tek kutlamak istedim... Öncelikle COVID-19 hastası annelerin Anneler Günü kutlu olsun. İyileşip çocuklarına sarılabilsinler; acil şifalar. Yaşlı annesine çiçek bile almaktan çekinenlerin de tabii… Çiçekten virüs geçmediği açıklandı ama risk almak istemeyenleri çok iyi anlıyorum.
Varsın bu sene de böyle olsun. Sonra çiçeklere boğarsınız annenizi nasılsa. En kutlanması gereken de sağlık çalışanı anneler… Haftalardır çocuklarına hastalık bulaştırmamak için onlardan uzak duran, kapı aralarından onları gören o annelerin hakkı nasıl ödenir? Sadece onlar mı? Karantina boyunca çalışmak zorunda kalan, işe gidip gelen, hizmet sektöründe görev yapan ve her gün sayısız insanla temas eden annelere ne demeli? Çocuklarına hastalık bulaştırma riskiyle içi pır pır ederek, korkular içinde işine gitmek zorunda kalan cefakâr anneler.
Bir de evde, delirmeye beş kala anneler var… Ancak kocaları işe, çocukları okula gittiğinde kendiyle kalabilen, kendine biraz olsun zaman ayırabilen anneler, annelerimiz… 50 günü aşkın zamandır kocaya ve çocuklara üç posta yemek pişiren, sürekli bulaşık makinesi doldurup boşaltan, şu süreçte yardımcı kadın da alamadığı için sürekli temizlik yapan, silen süpüren, çocukların online ödevleri için koşturan, dışarı çıkmasınlar/sıkılmasınlar diye onları oyalamaya çalışan annelerin emeklerini görmeyecek miyiz peki?
Valla çoğa kafasına huni geçirmek üzere!! Elbette onların da Anneler Günü çok çok kutlu olsun. ‘Üzülmeyin bu da geçer’ diyelim, en azından bugün teselli edelim, gönüllerini alalım onların. Tüm annelerin Anneler Günü kutlu olsun.
Virüs hepimizi eşitlemedi!
Şimdi yukarıdaki yazıda anlattığım, evde delirmeye beş kalmış anne modelleri var ya, orayı biraz açmak lazım... Gerçekten delirmek üzereler, şaka falan değil! Daha dün sabah bir arkadaşım ağlayarak, “Bitsin bu karantina delireceğim” diye aradı. Evde yaşadıklarını nlattı da anlattı. Durumu vahimdi, nefes alamıyordu. Bir tane de değil, öyle çok ki bu annelerden…
Sonra içlerinden biri, geçtiğimiz günlerde gazeteduvar.com.tr’de Ezgi Başaran’ın yaptığı röportajı okumamı tavsiye etti. Bugünlerle ilgili, İngiltere’nin SOAS Üniversitesi’nden Prof. Deniz Kandiyoti ile konuşmuş Başaran... Ki konuğu, toplumsal cinsiyet ve Ortadoğu ülkelerinde cinsiyet politikası gibi konularda çalışan değerli bir bilim insanı. Salgınla birlikte ortaya çıkan kadın-erkek dengesizlikleriyle ilgili şahane bir röportaj yapmışlar.
“Virüs hepimizi eşitledi” gibi sloganların, göz boyama olduğunu söyleyip diyor ki Kandiyoti; “Tersine; salgın kimseyi eşitlemedi. Kadınların pamuk ipliğiyle ördüğü dengeyi temelinden sarstı..” Özellikle kadınların aleyhine bir durum yaşandığı ortada. Nedir onlar, birkaç noktayı alıntıladım…
Artık icranın başı da kadın…
Prof. Deniz Kandiyoti, röportajda şu noktaların altını çiziyor özellikle:
■ “Günlük hayatın içinde aile hayatını destekleyen, görünür veya görünmez bir sürü kurum ve hizmet var. Okul gibi, kreşler gibi, spor kulüpleri gibi formel gruplar... Bu kurumlar salgın nedeniyle kapanınca bu hizmetlerin tamamı aileye yüklendi. Mesela çocukların eğitimi uzaktan devam ediyor, o eğitimin evde yapılabilmesi için paketler veriliyor ama o eğitim paketlerini çocuğa ulaştırma işi kadınlara kalıyor. Evde öğretmenlik fonksiyonunu yüzde 99 kadınlar yükleniyor.
★ ★ ★
■ Gayri-resmi hizmet ve bağlar var hayatımızda... Normal şartlarda hiç düşünmediğimiz, varlığını idrak dahi etmediğimiz hizmetler bunlar. Mesela işten dönerken hazır yemek alıp eve gitmek. Çocuğu anneanneye-babaanneye göndermek… Veya okul sonrası çocuğu sanat, spor gibi faaliyetlere bırakmak… Ya da iki-üç saat arkadaşına yollamak… Tüm bu gayriresmi duraklar kadınların ev içinde kendine alan açmasına, vakit bulmasına yarıyordu. Bunlar artık tedavülden kalktı.
■ Mesela evinizin temizliği için yardım mı alıyordunuz? Artık yok. Temizlikçi sizsiniz. Öğretmen mi yok? Öğretmen sizsiniz. Evde birisi mi hasta? Hasta bakıcı sizsiniz. Çocuğun arkadaşı mı yok? O arkadaş sizsiniz. Modern kadının işinin daha hafiflemesinin sebebi neydi? İcracılıktan koordinatörlüğe geçmesiydi. Ama artık icra işi de kadında. O zaman ne oluyor? Kadınlar hayat döngüleri itibariyle bir kıskaca mahkum kalıyor...”
★ ★ ★
İşin sosyal, ekonomik ve toplumsal taraflarına da değinilmiş ama röportajın özeti şu: Salgın nedeniyle kimse eşitlenmedi. Hele kadınlarla erkekler hiç! Tersine, modern kadının yaşadığı illüzyon yıkıldı. Röportajı bulup okuyup derim. En azından bu Anneler Günü’nde annenizi ya da eşinizi rahatlatmanın, yüzünü güldürmenin ve keyiflendirmenin yollarını arayıp bulun. Gerçekten buna ihtiyacı olabilir çünkü.