Katar'a gidilir mi?

Gündüzleri sıcaktan dışarda dolaşmanın mümkün olmadığı bir yerdeydim; Katar’da! Bir iki hafta önce gittim. Yani eylül sonu bile sıcaklık 38-40 dereceydi. “Bu sıcakta Dünya Kupası mı olur?” diye düşünmeden edemedim. Malum, 2022 FIFA Dünya Kupası, 21 Kasım’da Katar’ın başkenti Doha’da başlayacak. Kasımda sıcaklığın 25 dereceye kadar düşeceğini söylediler, ben de ‘hadi inşallah’ dedim. Evet Katar Turizm Bakanlığı; Dünya Kupası vesilesiyle bu ülkeyi vitrine çıkarma, 2030’a kadar yılda altı milyondan fazla ziyaretçiye ev sahipliği yapma hedefiyle atılımda. Her ne kadar Dubai ile kıyaslanmaktan hoşlanmasalar da, yeni bir Dubai olma yolunda ilerlediklerini söyleyebilirim.

Ancak giden, gören ve bazı ‘bilen’lerin ortak fikri, bunun mümkün olmadığı yönünde. Zira Katar daha katı, geleneklerine daha bağlı bir ülke. Şimdi Dünya Kupası vesilesiyle ‘bağzı’ katı kuralları nispeten gevşetecek olsalar da, durum genel olarak böyle. Gelelim, Doha’da 4-5 gün geçirmiş biri olarak sık sorulan o soruya..

Katar’a gidilir mi? Para varsa gidilir! Zira hiç ucuz bir yer değil. Şaşırtıcı derecede etkileyici kültür sanat mekanları, ödüllü mimarlar tarafından yapılmış müthiş müzeler, dünyaca ünlü şeflerin imza attığı restoranlar, geleneksel yemekler, deniz, kum, güneş, her şey var. Daha ne olsun?! O zaman gelelim detaylara…

Dünya Kupası için 8 stadyum, Airbnb ve içkili özel alan

2019 yılında 2.1 milyon turistin geldiği ülkeye; sadece Dünya Kupası’nın yapılacağı bir ay içinde 1.5 milyon turist gelmesi bekleniyor. Organizasyonun yapılacağı 1 Kasım-23 Aralık tarihleri arasında ülkeye turist girişi yok! Sadece organizasyon için gelenlere açık kapılar. Onlar da Hayya Card ile giriş yapabilecek ancak.

FIFA’nın sitesinden alınan bu kart; maç bileti, otel rezervasyonu ve gidiş dönüş bileti olanlara veriliyor. Amaç, otel rezervasyonu olmayanların gelip banklarda yatmasını önlemek. Her şey gayet sistemli yani. Dünya Kupası için 18 ayda 100’den fazla tesis yapılmış, 8 tane de oldukça fütüristik stadyum. Bedevi çadırlarından ilham alan Al Bayt Stadyumu dışında 974 adet gemi konteynırıyla yapılan 974 isimli stadyum da ilgi çekici.

Zira bu koyteynırlar organizasyon sonrası sökülüp, sosyal sorumluluk gereği bir Afrika ülkesine bağışlanacak. Yeni yapılan oteller dışında, 2 bin odalı iki de cruise kiralanmış. Çöl çadırlarında ağırlama dışında, ülkede ilk kez Airbnb sistemi başlatılmış. Yönetimin esnettiği kurallar bu kadarla da sınırlı değil…

Doha’nın ortasına dev bir ‘Fun Zone’ kuruluyor ki, izleyiciler diğer maçları dev ekranlardan izlesin diye. Üstelik bu alanda içki de satılacak. Dış alanda bir ilk!. Katar’da otel restoranları dışında içki içmek mümkün olmadığı için, herkes şaşkın. Ayrıca, Katar’da sadece otel plajlarında bikini ve şortla denize girildiğinin de altını çizeyim. Halk plajlarında kadınlar haşema, erkekler ise tişört giymek zorunda.

Şehrin dört bir yanı sanat

Doha’nın gökdelenlerle süslü modern yüzünün yanında, geleneksel ve otantik bir yüzü de var ki, işte asıl çekici kısmı burası. Develerin üzerindeki ulusal muhafızların, caddenin ortasındaki nöbet değişimi bile izlenmeye değer görüntüler yaratıyor. Doha’nın en dikkat çeken ikinci yanı, dünyanın en iyi mimarlarına yaptırılan eserleri.

Şehrin dört bir yanında sanat var. Katar Ulusal Müzesi, tam bir şaheser mesela. Ödüllü mimar Jean Nouvel tarafından 2019’da yapılmış; şeklini çöl gülü olarak bilinen kristal oluşumlardan almış bir bina. Katar’ın tarihi ve kültürüyle ilgili her şey bu müzede. Müzenin içinde ‘Jiwan’ adlı bir restoran var. ‘En güzel ve en pahalı’ inci anlamına geliyor.

İnci, Katar’ın doğalgazdan önceki geçim kaynağı. Katar’ın geleneksel yemeklerini sunan ‘Jiwan’ çok başarılı gerçekten. Kültür köyü Katara ise, şehrin kültür sanat bölgelerinden biri. Cıvıl cıvıl. Elbette geceleri! Katar’da sosyal yaşam güneş battıktan sonra başlıyor çünkü. Bu bölgeye girerken, Zeynep Fadıllıoğlu tasarımı Cuma Camii çıkıyor karşınıza. Burada camiler genelde şatafatsız ve bej rengi ama bu cami en görkemli, en sıradışı eserlerden biri. Maalesef gidemediğim için üç yer kalıyor aklımda…

• Tadilatta olduğu için kapalı olan İslam Eserleri Müzesi.
• Açık bir kitap şeklindeki kütüphane; Qatar National Library
• Ve 361 bin metrekarelik yemyeşil Katara Green Hills Park. Onlar da, bir dahaki sefere inşallah!

GÜVENLİ, TEMİZ VE MEDENİ

Katar temiz, düzenli, güvenli bir ülke. O kadar güvenli ki hatta, telefonunuzu bir yerde unutsanız yarım saat sonra aynı yerde bulursunuz. Kadınları kimse rahatsız edemiyor. Her şey gayet medeni. İşte bizim ulaşamadığımız medeniyet seviyesi! Ama kendi kuralları var elbette; onlardan kesinlikle ödün vermiyorlar.

• İçki sadece bazı otellerin içindeki restoran ve barlarda serbest. Eskiden daha sıkıymış ama artık buralara Katarlılar da girebiliyor.
• Erkekler daha çok beyaz entarileriyle, kadınlar çarşafla dolaşıyor.
• Kadınların taktığı geleneksel ‘Battoulah’ adlı yüz maskesi çok yaygın. Hatta Katar Ulusal Müzesi’ne adım attığınızda sizi dev bir ‘Battoulah’ heykeli karşılıyor; size önce maskenin anlamı ve önemi anlatılıyor.
• Pearl bölgesi, Doha’nın modern yüzü. Marinası, gökdelenleri, şık otelleri, plajları ve alışveriş merkezleriyle, burada yaşayan yabancıların cenneti.
• Khor Al Adaid (İç Deniz) ile birleşen çölde safari en eşsiz deneyimlerden.
• Ortadoğu, İran ve Hint mutfağının karışımından oluşan bir mutfak kültürü var Katar’da. Baharatlı tavuk ve basmati pirinci her yerde var; bol baharatlı ve safranlı haliyle elbette.
• Burası tam bir humus cenneti, en iyilerini yemek mümkün.
• Tarladan sofraya konseptine sahip ‘Henaat Salma Farm’ ise çok zengin bir Katarlı ailenin kurduğu, sosyal sorumluluk esasıyla hareket eden bir çiftlik. Başında Rus şef Ivan Dubkov olsa da eşsiz Katar yemekleri yenilebiliyor.