Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde kopya yüzünden öldürülen Ceren Hoca’nın başına gelenler korkunç ve çok acı.
Ne yazık ki, şuursuz biri yüzünden, gencecik bir hayat solup gitti.
Olayın ardından bazı öğrencilerin yazdıkları ise nasıl psikopatlaştığımızın resmi belgesi gibi. Bir öğrenci “Artık hocalar ayaklarını biraz denk alır” diye bir paylaşım yaptı mesela. Bir başkası şöyle diyor:
“Kimbilir o çocuk kaçıncı kez alıyordu o dersi de kopya çekmeye teşebbüs etti. Bir de son senesiymiş, birkaç ay sonra mezun olacaktı…”
Devamında da Ceren Damar Şenel’e hakaretler, küfürler.
Ölen birinin ardından bunların yazılması ayrı konu da…
Nasıl bir kafayla o katili savunuyorsun arkadaş? Yani hepimiz kopya çektik, öğrencilikte olur bunlar…
Ama biz kopyadan yakalansak, utançtan kimsenin yüzüne bakamazdık ki.
Şimdi varolan bu fütursuzluk, şuursuzluk, her şeyi kendinde hak görme hali nasıl sardı bünyelerimizi?
Nasıl çocuk yetiştiriyoruz? En kötüsü de alışıyoruz... Türkiye’nin düşünme biçimi artık bu ve buna alışıyoruz. Herkese cümleten geçmiş olsun.
25 KURUŞ DEYİP GEÇMEYİN
İnanılmaz ama gerçek! Naylon poşet kullanımı yüzde 70’lere varan oranlarda azalmış.
Yurdum insanının bir uygulamaya bu kadar çabuk adapte olması, bu kadar çabuk benimsemesi inanılmaz.
Peki bu kararı geleceği düşünerek, bilinçli vatandaş olma arzusuyla mı uyguladık?
Elbette cebimizden boş yere para çıkacak diye uyguladık!
25 kuruş deyip geçmeyin.
O kuruşlar ekmek demek. Bakmayın bu olayın da çok mizahını yaptık, eğlendik ama o 25 kuruştan birkaç tanesine ihtiyacı olan öyle çok insan var ki, şaşmamak gerek.
O yüzden 25 kuruş vermek yerine kendi çözümlerini üretenler oldu ama kimse çok fazla direnmedi.
Bu da insanın aklına çakallık getirmiyor değil...
Kulak asmadığımız bir sürü kural ve yasak için de para ödemek zorunda kalsak nasıl olurdu acaba? Madem para vermemek için kurallara otomatik olarak uyacağız, denesek mi?
BEZ ÇANTA MODASI BAŞLADI
Naylon poşet olayının bizi bilinçli tüketiciye dönüştürme kısmını da es geçmeyelim...
Para verip aldığı poşetleri iade edip parasını almaya çalışan vatandaşlar da var. Bakanlık açıklama yapmak zorunda kaldı; iade ve değişim yalnızca poşetler hasarlıysa mümkündür diye...
Hey gidi günler, poşetleri kasadan tomar tomar aldığımız günler dündü!
Bir taraftan yeni bir iş kolu da doğdu... Pazar filesi ören, bez çanta tasarlayanlar giderek artıyor. Ben en çok LÖSEV annelerinin yaptığı çantaları sevdim. İçinde gözleri olan, işlevsel bir çanta. Geliri de lösemili çocukların tedavisi için harcanıyor. Bence alınır.
GENÇ YETENEKLER SAHNEDE
Bu yılın bana göre en güzel etkinliği yarın gerçekleşiyor… Çağdaş Eğitim VakfıÇEV Sanat tarafından 2009 yılında başlatılan ‘Genç Yetenekler’ projesini duymuşsunuzdur.
Berrin Yoleri’nin mimarı olduğu proje; kültür sanat alanında, ülkemizi yurt dışında temsil eden üstün yetenekli genç müzisyenlerin eğitimine destek oluyor, onların dünyada parlayan yıldızlar olmaları için gerekli imkanları sağlıyor. Projenin 10. yıl konseri, yarın akşam Zorlu PSM’de. Gecenin teması film müzikleri. Nuri Bilge Ceylan da onur konuğu. Genç yeteneklere Halit Ergenç, Bergüzar Korel ve genç oyuncular da eşlik edecek. Ben de bu umut dolu gecede olacağım; size yazarım.
IBAN no ile sevgiliye ulaşma çabası
Yeni bir trend başlamış, paylaşmazsam olmaz…
Sosyal medya hesaplarından, mail box’larından, telefonlardan engellenen ama ‘iki çift lafım var sana’ fikriyle, ‘ben bitti demeden bitmez’ hırsıyla bunu kabul etmeyen eski sevgililer; banka hesaplarından sevgilisine ulaşmaya çalışıyor.
Bütçesine göre 10 kuruş yollayıp açıklama kısmına mesaj kaygılı laflarını yazan var; ‘asıl ben ayrıldım’ diyerek!
Son sözü söyleyecek ya, 10 kuruşu feda ediyor birileri.
Hesabı kabarık biri de, 500 TL yollamış eski sevgiliye, açıklama kısmına Attila İlhan’ın şiirini ekleyerek.
Tabii şunu soranlar var: “Hiçbir eski sevgilimde banka hesap numaram yok, ilişkinin kaçıncı seviyesinde hesap numaraları veriliyor?” Sahiden ben de buna takıldım, bilen var mı kaçıncı seviye bu?