Çok acayip kafalar var…
Acıları, üzüntüleri yarıştıran; çektiğin acıdan veya duyduğun üzüntüden hesap soran tuhaf kafalar... Neyle besleniyor, nasıl bu hale geliyorlar, kafaları nasıl bu kadar örümcekleniyor anlayamadığım tipler.
Bu kafalar en son Fransa’nın 850 yıllık simgesi Notre Dame Katedrali’nde çıkan yangın sonrası seviniyor, üzülenlere de hesap soruyordu!
İnsanlık tarihinin kilometre taşlarından biri olan yapıyla ne derdi olabilir ki insanın?
Bir ibadet yerinin yanıp kül olmasından niye mutlu olunur?
‘Oleey’ diye sevinç çığlıkları atanlar... ‘Bizim tarihimize dil uzatırsan böyle olur’ diyenler...
‘Bizde cami yansa böyle üzülmezsiniz ama’ diye en saçmasından hesap soranlar.
“Densizliği yangından daha çabuk söndürmeli” diye güzel bir söz var, onu tam da buraya koyup devam ediyorum.
Niye her üzüntüden, acıdan hesap soruyorsun kardeşim?
Camiye de üzül, kiliseye de. İncilerin mi dökülür? Şaheser bir yapı; bir gıdım mı etkilemez seni?
Çok acayip! Bazıları istiyor ki dünyada iyi hiçbir şey kalmasın. Hiçbir estetik heyecanımız olmasın!
Evrensel hiçbir değerden, düşünceden hatta eğlenceden nasibimizi almayalım!
Bütün gezegenin kabul ettiği kıymetli şeylere kulaklarımızı gözlerimizi kapatıp, yok sayalım.
Kendi yerli sıkıntılarımızı konuşalım, onlarla kendimizi şişirip etrafımızla kavga edelim, vizyonsuz, içi boş, algısı kapalı bireyler olarak ot gibi yaşayalım. İsteyeni tutmayalım ama istemeyeni de bi rahat bırakın artık ya. Yeter!
‘Bir fotom bile yok’ diyene…
Tabii böyle bir felaketten hemen sonra, Notre Dame manzaralı fotoğraflarını anında paylaşanlarla coştu taştı sosyal medya.
Bu tür kitlesel paylaşımlarla dalga geçenler durur mu?
“Notre Dame’ın önünde çekilmiş eski bir fotomu koymadığım için Instagram’dan 451.68 TL cezai yaptırım uyarısı aldım. Ödeyeceğiz yapacak bir şey yok” diye yazana… “
15 gün içerisinde Game of Thrones instastory ile başvurursan siliniyormuş” diye cevap verenler. İşte bu tatlı, zararsız mizahı seviyorum. Çok yaşayın siz.
BİR EROL EVGİN GECESİ
Geçtiğimiz hafta Erol Evgin’in ‘50. Sanat Yılı’ konserindeydim.
Öyle anlamlı, öyle dolu dolu ve öyle eğlenceli anlar yaşadık ki…
Erol Evgin, şarkıların arasına öyle anılar serpiştirdi, dev ekranda öyle fotoğraflar gösterdi ve hayat hikayesini öyle tatlı tatlı anlattı ki, ‘keşke bitmese bu gece’ dedik.
“Şarkılara eşlik etmeyelim, yaşımız ortaya çıkacak” diye önce kendimizi tuttuk tabii:)
Sonra da ‘boşver’ deyip koroyo katıldık. Konserin en özel anı Erol Evgin ve oğlu Murat Evgin’in birbirine takılmalarıydı... Bayıldım arkadaşlıklarına.
Murat Evgin, “Babamızın konseri diye bizi VIP kapıdan alırlar sandık ama mal kabul kapısından girdim” deyince; Erol Evgin de “Beni de oradan aldılar, demek ki ne mal olduğumuzu biliyorlar” diyerek güldürdü herkesi. Murat Evgin de, babası için şunları söyledi: “Erol Evgin sadece iyi şarkı söylüyor diye, yakışıklı diye sevilmedi; nezaketin zayıflık sayıldığı günümüzde hala böyle nazik kaldığı için, duruşunu hiç bozmadığı için sevildi…”
O kadar doğru bir tespit ki.. Nezaketinizi, zarafetinizi, sizi seviyoruz Erol Evgin. İyi ki sizin şarkı söylediğiniz döneme denk gelmişiz, iyi ki hayatımıza değmişsiniz.
Bir not: Erol Evgin yakında 50. yıl turnesine çıkıyor. Hangi şehirlere uğrayacak bilmiyorum ama kaçırmayın, pişman olmazsanız.
BASKI'NIN PULLARI BUNLAR!
Bence dünyanın en özel, en güzel müzelerinden biri Bayburt Baksı Müzesi. Uçsuz bucaksız bozkırın ortasında uzay üssü gibi duruşu... O doğanın ortasındaki aykırı ve masalsı hali... Prof. Dr. Hüsamettin Koçan’ın doğduğu topraklara bir sanat müzesi kurma hikayesi ve bu vizyonu... Tamamı müthiş... Şimdi öğrendim ki PTT Genel Müdürlüğü, Baksı Müzesi için pul ve posta kartı bastırmış. İşte bu da şahane bir vizyon, şahane bir girişim. Avrupa Konseyi’nden 2014 Müze Ödülü’nü alan bu müze için çok iyi bir tanıtım ayrıca. İşte bunlar güzel hareketler.
Çukurca’da neler oluyor?
Hakkari’nin Çukurca ilçesi çok uzun yıllar terör olaylarıyla anıldı. Gazete sayfalarında, televizyon haberlerinde hep çatışma haberleriyle var oldu. Şimdi durum farklı... Aynı topraklarda artık doğa sporları festivali yapılıyor. 2-5 Mayıs tarihleri arasında yapılacak ‘Çukurca Fotosafari ve Doğa Sporları Festivali’. Bu yıl ikincisi düzenleniyor.
İçişleri Bakanlığı himayesinde, Çukurca’nın değişen yüzünü anlatmak için düzenlenen festivalde yamaç paraşütünden kaya tırmanışına, dağ bisikletinden paintball’a kadar bol aktivite var. En güzeli de bu festivalde çekilen fotoğrafların ödül kazanacak ve sergilenecek olması. Çukurca’nın değişen yüzünü bir festivalle anlatmak çok iyi fikir ve desteklenmeli.