Bu ülkede yeterince erkek şiddeti yoktu sanki... Kadın ve çocukları öldüren psikopatların sayısı azdı sanki, şimdi de ‘İncel Şiddet’ çıktı başımıza! Nedir bu ‘incel şiddet’, malum cinayetlerden sonra hepimiz öğrendik var sayıyorum.
Dışlanmış erkeklerin kadın nefretine deniliyor özetle ve sosyal medyadaki çeşitli platformlar sayesinde de çoğalıyorlar, birbirlerini besliyorlar. Günlerdir izliyoruz, okuyoruz; derin analizler yapılıyor bu konu hakkında ama dingonun ahırına dönen canım yurdumda kadın öldürmeye sebep mi lazım sanki? O olmazsa öteki! Hep bir sebep var. Olmayan tek şey ise ceza! Kimse yaptığının cezasını çekmiyor. Suçlu olan, sorunlu olan, tedavi olması gereken herkes sokaklarda. İki genç kızı yarım saat arayla öldüren Semih Çelik daha 19 yaşında. Büyük psikolojik sorunları var. Öyle lafın gelişi değil, tıbbi olarak sorunlu. Tam beş ayrı hastanede kaydı var ama sokaklarda geziyor enteresan şekilde! Neden? Nasıl? Buna cevap verecek kimse yok, cevabı arayacak kimse de yok maalesef. Cehennemin ortasında bir başına kalmış gibiyiz. Bütün işimiz gücümüz ise ünlülere ya da siyasilere mikrofon uzatmak, onların bu durumu kınamasını, hatta sert sözlerle lanetlemesini beklemek. Bu!! İnsanların kınayacağı, lanetleyeceği yeri çoktan geçtik yahu, görmüyor musunuz? Büyük bir güvenlik sorunu, şiddet sorunu var sokaklarda ve Meclis’in artık bunu çözmesi gerekiyor. Hukuki düzenlemeler, caydırıcı önlemler, cezaların uygulanması noktasında ne gerekiyorsa, ivedilikle yapılsın artık. Bunca olaydan sonra bu rahatlığı gerçekten anlamıyorum... Bir değil, iki değil bu olanlar. Topyekûn bir değişim için çoktan harekete geçilmesi gerekmiyor muydu? Ben mi yanılıyorum? Kınama mesajına doymadık mı yeterince? Artık icraat zamanı gelmedi mi?
SUÇLUYU BAŞKA YERDE ARAMAK
Bizim toplum olarak sorunumuz belli: Suçluyu başka yerde arıyoruz, asıl sorunu unutuyoruz. Neymiş, Uraz Kaygılaroğlu şiddet dolu pozlar vermiş! Ulan diyeceğim kusuruma bakmayın n’olur, çünkü bu saçmalığa o kadar öfkeleniyorum ki artık... Ulan, ülkede korkunç cinayetler işlenirken, bir sergi için verilmiş yanlış ve gereksiz pozlar nereden/ nasıl aklına geliyor senin? Yeni de değil, aylar öncesinde bir sergi için kadın kesen kasap rolünde pozlar vermişti Kaygılaroğlu, gelen tepkiler üzerine de özür dilemişti. Evet kadına şiddetin bu kadar yaygın olduğu bir coğrafyada doğru değildi, rahatsız ediciydi ama yanlışı görüp özrünü dilemişti. Şimdi bu cinayetleri ona mı mal edeceksin? Onu linç edince sorun kökten çözülecek mi? Asıl sorunu neden görmezden geliyorsun peki? Bu hastayı dışarı salandan hesap sorsana! Bu hastayı başıboş bırakan anne babadan hesap sorsana! Onca kadın katilinin, kadına/ çocuğa dünyayı dar eden psikopatın neden dışarlarda elini kolunu sallayarak dolaştığını da yetkililere sor ama! Başımıza ne geliyorsa, gerçek suçlulardan hesap sormadığımız için geliyor, bunu bir düşünün derim.
BAŞIMIZIN ÇARESİNE BAKIYORUZ
Kadınlar korkuyor. Kendi adıma söylüyorum; çok korkuyorum. Çünkü biz biliyoruz ki; devletin asli görevi olan suçluyu cezalandırmak, sokakları güvenli hale getirmek gibi görevler yerine getirilmiyor. Ne oluyor o zaman? Başımızın çaresine bakmak için ‘öz savunma’ çareleri arıyoruz. Biber gazı ve elektroşok cihaz satışları artmış mesela. Bir psikopatı durdurmaya yeter mi bilmem ama en azından önlem alıyor insanlar. Öte yandan KADES uygulamasını da indirmenizi öneririm. Cep telefonuna indirilen uygulama ile tek tuşa basarak yardım istenebiliyor. Polis, 5 dakikada olay yerine geliyor. Ha ‘gelip de ne yapıyor sanki’ demeyin, önlem önlemdir, alın.
Kortejde ünlü yüzler olmalı
Hafta sonu Antalya Altın Portakal Film Festivali açılışındaydım. Peki, geçen yıl iptal edilen festivalin yerine mi yapıldı bu festival? Hayır! Açılıştan önce yemekte buluştuğumuz Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek dedi ki; “Geçen yıl yapılamayan festivalin gereklerini önümüzdeki günlerde yerine getireceğiz.” Ancak detaya girmedi, çalışmaları sürüyormuş. Dolayısıyla 61. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali, 5 Ekim Cuma günü geleneksel kortej ile başladı. Uzun yıllar sonra bir film festivaline katılınca kendimi kortejde, üstü açık araçların içinde buldum haliyle. Antalya halkı muhteşemdi; sokaklara dökülen, ‘hoşgeldiniz’ diyen, el sallayan insanlar elbette ünlü simalar görmek istiyordu. Keşke daha fazla ünlü olsaydı kortejde! Yeşilçam’ın ünlü isimleri, emektarlar vardı bir tek; ünlü TV yüzleri, günümüz oyuncuları otel odalarından çıkmadı bile. Yazık oldu, ayıp oldu bence. Festivalin açılış gecesi ise gayet başarılıydı. Onur ve başarı ödüllerinin verildiği gecede Serhat Kılıç sahneye çıktı; ki bence çok doğru bir tercihti. Umarım, 12 Ekim’de son bulacak festivalin ödül ve kapanış töreni de başarıyla gerçekleşir. Festivaller de, sinema da yaşasın, emek verenler alkışlansın.