Kitabın ayak sesleri!

Başlık, bana ait değil. Londra’da yaşayan Milliyet yazarı Mehmet Tez’e ait. Londra’ya bir Türk olarak bakışını zevkle okuyorum. Ara ara Türkiye’ye geldiğinde buraya da ‘dışardan’ bir gözle bakması, bizim görmediklerimizi görmesi ilgimi çekiyor açıkçası. Geçenlerde Türkiye’ye gelmişti. Londra’da yerli edebiyata ulaşamadığını, dolayısıyla bol bol kitap aldığını yazmış ve ilginç bilgiler vermişti yazısında. Bağdat Caddesi gibi alışverişin merkezlerinden birinde, Erenköy Beymen’in taşınıp yerine kitapçı açıldığını…

Suadiye’de üç katlı bir giyim kuşam mağazasının da kitapçı olduğunu yazıp, “Benim için bir tür fetih sayılır bunlar” demiş ve eklemişti: “Kitabın ayak sesleri Cadde’yi fethetmiş!” Ben karşının taksisi olduğum için, ‘Cadde’de böyle güzel şeyler mi oluyor?’ diye sevindim açıkçası yazıyı okuduğumda. Tüm caddede en kalabalık yerler kitapçılarmış çünkü. Buradan yola çıkarak da şöyle diyordu Mehmet; “Online medya hayatımıza girdiği günden beri çok şey değişti. Baskı öldü ölecek derken kitap satışları arttı. Bütün dünyada kitap satışları artış gösteriyor, Türkiye’de de ivme bu yönde...”

Peki gerçekten öyle miydi? Everest ve Alfa Yayınları’nın sahibi Vedat Bayrak’ı aradım ve sordum. Dedi ki; “Cadde’de Mephisto Kitapevi iki büyük yer açtığı için öyle gelmiştir. Ne yazık ki bandrol alımlarında yüzde 40’a varan gerileme var. Kitapevleri de zorda. Hatta şunu söyleyeyim; kitap temel ihtiyaç listesinde 231’den 250’nci sıraya gerilemiş durumda.” Sonra Türkiye Yayıncılar Birliği’nin 2022 Kitap Raporu’na baktım; yayımcılık sektörü kitap üretiminde 7 yıl öncesine gerilemiş. Kağıt maliyetlerinin döviz bazında artması, pandemi yüzünden oluşan zorlu koşullar derken, kitap fiyatları yükseliyor, kitap alım gücü de düşüyor doğal olarak. Yani durum öyle ‘dışardan’ göründüğü gibi değil ne yazık ki. Ama Mehmet Tez’in iyimser yanı iyi geldi. İyi düşünelim, iyi olsun.

Kanye West’ten ‘Şemmame’!

Her gün ‘yapay zeka teknolojisiyle bugün ne yapıldı acaba?’ diye uyanıyorum artık! ABD’nin eski başkanı Trump’ın yakalanma görüntülerinden mahkemelere sunmak için yazılan dilekçelere, iki saatte bitirilen çocuk kitaplarına yok yok! Bond adayının nasıl görüneceğini bile sordular yapay zekaya! Serinin prodüktörünün belirttiği fiziksel kriterlere göre ortaya bir fotoğraf çıktı, o da adaylardan aktör Aaron Taylor Johnson’a yakın bulundu.

Alman bir dergi de, 2013’te kayak kazasında yaralanıp yatağa bağlı yaşayan Formula1 pilotu Schumacher ile röportaj yapmaya kadar vardırdı işi. Etik yok, dur durak yok yani! ‘Bu işler nereye varacak?’ diye düşünürken… Bu kez de yapay zeka ile yabancı starlara Türkçe şarkı söyletilmiş. Lana Del Rey, ‘Anlamazdın’ şarkısını, Ariana Grande ‘Yaramızda Kalsın’ı söylüyor. Kanye West ‘Şemmame’ türküsünde döktürüyor, Rihanna ise ‘Unutama Beni’ diyor. Durum evlere şenlik. Bunları sosyal medyada dinleyince düşündüm; Nihat Doğan’ın ‘Antidepresan’ yorumu da yapay zekaya mı aitti acaba?

Şimdi boş mu dolu mu burası!

Bayramda Alaçatı’dayım... Hava ara ara bulutlu olsa da güneşli ve güzel bir hava hakim. Deniz de, havuz suyu da soğuk ama ortamlar güneşlenmeye müsait. Sokaklarda bol bol yürüyüş yapıyoruz, gördüğüm o ki fazla trafik yok. Yani Alaçatı nispeten sakin. Hem havaların tam ısınmaması, hem de haftaya gerçekleşecek ‘Ot Festivali’nin etkisi olabilir.

Esnaf ise “İnsanlar seçimi bekliyor, sonra gelirler” görüşünde. Balıkçılar ve restoranlar ise dolu. Fahri’nin Yeri, Çeşme’deki Horasan tıklım tıklımdı. Bir de Alaçatı’nın en popüler mekanı Boop Alaçatı! Bir yaz akşamından daha fazla izdiham vardı, kalabalıktan bunalıp çıktık diyeyim siz anlayın. Anlaşılan o ki, az sayıda turist nokta atışı yaparak birkaç mekanı doldurmuş. ‘İyi mekan her zaman iş yapar’ kuralı bir kez daha ispatlandı.

Alaçatı’da iki yeni keşif...

İlki, modacı Hakan Akkaya’nın tasarladığı, iş insanı Murat Filcan’ın sahibi olduğu The Local House isimli otel. Alaçatı’da çok tartışılan bir otel burası çünkü bölgenin ruhuna aykırı şekilde siyah! Haberlerini görüp merak ediyordum; bayramda açıldığını duyunca da gittik, gezdik, gördük. İlk söyleyeceğim şu; otel çok seksi! Kapıdan girer girmez çok havalı, çok cool bir avluya adım atıyorsunuz. Her şey siyah ve gri ağırlıklı; şezlonglar, objeler, duvarlar. Havuzun içinde de siyah zikzaklar var. Odaların tavanları ise zebra desen. 21 odalı, sıradışı, keyifli bir butik otel. Tasarımları ve defileleri ile sıradışı kimliğini ortaya koyan Akkaya, otel tasarlama işini sevmiş olmalı ki, Filcan’ın Ayasaranda’da açacağı yeni otelin tasarımını da üstlenmiş. Yüksek ihtimal onu da bu yaz göreceğiz, bakalım orada nasıl sürprizler olacak.

***

Alaçatı’daki ikinci keşfim ise otelin sahibi Murat Filcan’ın Hacı Memiş’in başında açtığı kahveci Local Cups. Alaçatı’nın en havalı kahvecisi çünkü Ferrari’sini satan bilgelerin uğrak yeri gibi diyebilirim. İş dünyasından pek çok insan sabah koşusunu yapınca, sporunu bitirince soluğu burada alıyor. İtalya’dan gelen kahveleri çok başarılı, ortam elit, yolunuz düşerse uğrayın.