Giriş
Niye kral? Çünkü işi biliyor! Niye kral? Çünkü hem çok güzel dalgasını geçiyor hem de şahane bir yardıma vesile oluyor. Ne yapıyor? Sosyal medya hesabından gömlekli fotoğrafını paylaşıp altına da influencer’ların yaptığı gibi “Gömlek linkte” yazıyor.
Biliyor çünkü; hayatta en çok başkalarının hayatına, başkalarının yediğine, içtiğine, giydiğine musallat olanlar/merak edenler o linki tıklayacak! Peki linki tıklayanın karşısına ne çıkıyor?
Gömlek markasının sayfası değil, köy okullarına yardım projesi sayfası! Birileri “Böyle kral hareket görmedim” diye Twitter’a yazınca haberim oldu benim de. ‘Hakikaten kral hareketmiş’ dedim. Sonra da hemen Cem Adrian’ın linkini koyduğu @koyokullariyardimprojesi sayfasına girdim, baktım. Hatay’ın Kumlu ilçesinden bir anasınıfı öğretmeni yardım istemiş. “17 öğrencim var, çocukların çoğu taşımalı eğitimle okula geliyor.
Eski bir lojmanı ana okuluna çevirmek istiyoruz ama eksiklerimiz çok fazla” diyerek ihtiyaçları sıralamış. Ve ne mutlu ki, Cem Adrian ‘gömlek linki’ diye duyurunca ihtiyaçlar tamamlanmış. Sadece iki günde!!
Tabii Adiran’a teşekkür de etmişler. Bence ünlü olmak, böyle anlamlı işlere yaradığı zaman güzel zaten. Bu vesileyle hem Cem Adrian’a kralsın diyeyim, hem de imkanı olan ve yardım etmek isteyeni haberdar edeyim istedim. Hadi siz de kral olun!
10 liraya 24 saat kesintisiz konser
Pandemi sebebiyle müzik sektörü çıkmazda. Kitlesel bir iş yaptıkları için, işin ruhundan dolayı kitleleri bir arada tuttukları için de hiçbir iyileştirme yapılamıyor. Maalesef destek de yok. Yani ne olacağı belli değil. İşte tam bu yüzden, bir etkinlik başlatıldı…
Türkiye’nin dört bir yanından 240 müzisyen, 10 gün boyunca 24 saat kesintisiz canlı konserler verecek. Bilet satışlarından elde edilecek gelir de, katılımcı müzisyenlere eşit olarak paylaştırılacak. Bugün başlayacak olan ‘Her Ev Bir Sahne’ etkinliği, 28 Şubat tarihine kadar Pepsi’nin de katkılarıyla gerçekleştirilecek; bilet fiyatları 10 TL’den satılacak.
Bu arada müzisyenler, başvurular ile seçildi, her sanatçı maksimum 45 dakika konser verecek ve etkinlik, Türkiye’nin ilk biletli online etkinlik platformu Sosyo’dan canlı yayınlanacak. Gün, dayanışma günü. Çorbada tuzu olsun isteyenler duysun.
Kuryeye bahşişi çok görmesek…
Pandemi demişken... Malum, bu pandemi sürecinin en zorlu çalışanları hiç kuşkusuz motokuryeler. Karantina, bulaş riski, hafta sonu yasağı, gece yasağı demeden vızır vızır çalışıyorlar. Evlere tıkılanların hayatla bağı oldular resmen.
Şimdi de ortalık kar kış kıyamet ama onlar dondurucu soğukta ekmek parası için çalışmaya devam ediyorlar. Biz de onlara biraz bahşişi çok görmesek mi acaba? İstenilen ne ise kırmadan, dökmeden, soğutmadan, eritmeden bizlere ulaştırmaya çalışıyorlar.
Saatlerce çalıştıkları yetmezmiş gibi, şimdi de buzlu yollarda yaşam mücadelesi veriyorlar. “Zaten işleri bu!” demesek, biraz bahşiş versek; eğer veriyorsak, bu aralar biraz bol tutsak ne kaybederiz? Sizin için çok önemli olmayan bir tutar onlar için evlerine fazladan ekmek, sıcak bir çorba anlamına gelebilir.
Buralar hep siyah…
Hande Sarıoğlu, bir haber kanalının spikerlerinden... Sosyal medya hesabından oryantal dansı yaptığı bir video paylaşıyor. Biraz abartılı, biraz dalga geçen tarzda bir dans. Dansöz kıyafeti falan da yok üzerinde, yanlış anlaşılmasın. Pantolon kazak.
O kadar! Sonrasında işinden oluyor. Koca koca yazarlar ‘şebeklik bu, öyle oynarsan böyle olur’ diye ayar çekiyor kendisine. Bir kadın olarak, bunun büyük acımasızlık olduğunu düşünüyorum. Bir kadının eğlendiği için işinden olması acayip kanıma dokunuyor.
Tarzı kötü olabilir, itici olabilir, dalga geçiyor olabilir. Sevmeyebilirsiniz, düşük kalite bulabilirsiniz ama bu yüzden işinden edemezsiniz. Hem ayıp, hem de günah! ‘Spiker dediğin ağır olur, oturaklı olur’ diyebilirsiniz... Şunu hatırlayın: Hangimiz gaza gelip anlık şeyler paylaşmadık?
Eğlendiğimiz anları, içtiğimiz anları, coşkulu şakalarımızı göstermedik? Yani ilgilenilecek başka sorun yok mu şu memlekette? Sarıoğlu olay sonrasında “Renkli kişiliğimden sizin siyahınız için vazgeçmem” demiş. Evet buralar hep siyah maalesef. O siyah da hiç renklenmeyecek gibi duruyor ne yazık ki.
Keşke tek derdimiz Türkçe kelimeler olsa!
Tüm dünyada geçerli olan bazı kelimeleri ille de değiştirmek gibi garip bir huyumuz var. Bir ara ‘selfie’ye taktık mesela. Neneler dedeler bile bu kelimeyi ezberlemişken, ‘özçekim’ dedik. Oldu mu peki? Olmadı! Şimdi de astronotta sıra... Neymiş, astronata cacabey diyelim, gökmen diyelim, hürkuş daha mı iyi acaba?
Niye yani? Sen bu kelimeyi kullandığında, kimse bir şey anlamasın diye mi? Astronot işte! Tüm dünyada astronot dedin mi, ne anlama geldiği biliniyor. Aynı kalsa olmuyor mu? Kendimizi dünyadan ayrıştırmak niye? Gerçekten bir memlekette bu kadar dert tasa varken, bunlara kafayı yormak da ne bileyim biraz şey sanki….
