Giriş
Geçen hafta İstanbul’un kalbi Marka Konferansı’nda attı..
Türkiye’nin en etkili iş ve fikir platformlarından biri olan Marka Konferansı; bu yıl ‘Cumhuriyet kırmızı çizgimiz’ sloganıyla 100. yıla ithaf edildi. Cumhuriyet’in 100. yılını geride bırakırken ve ikinci yüzyıla giriş yaparken; birbirinden başarılı, yaratıcı ve ilham veren isimler geleceğe dair vizyonlarını bu konferansta ortaya koydu.
İki gün boyunca, aralarında akademisyenlerin, iş ve müzik dünyasından temsilcilerin de yer aldığı 70’e yakın konuşmacı sahneye çıktı. 20 yıldır markayı başarıyla temsil eden Ayşegül Yürekli Şengör’e ve ekibine buradan da kocaman ‘Bravo’ demek istiyorum çünkü gerçekten dolu dolu, çok ilham veren, çok da keyifli bir program hazırlamışlardı. Marka’nın yaratıcıları bir de şöyle bir karar vermişler...
Cumhuriyet’in ikinci yüzyılını hayal ederken müzik olmazsa olmaz. O yüzden önümüzdeki yüzyıla damga vuracak, çok konuşulacak, yetenekleri ve başarılarıyla herkese ilham olacak müzisyenler de bu sahnede olmalı! Çok doğru karar. İşte ben de iki gün boyunca, o yetenekli müzisyenleri yakından tanımaya ve tanıtmaya çalıştım o sahnede. O kadar parlak, o kadar başarılı ki her biri; onları dinledikçe umutla doldu içim. Sonra dedim ki, siz neden yakından tanımayasınız ki onları? Hadi gelin, siz de tanışın...
CEM, EYLÜL VE SELEN... BU iSiMLERi NOT EDiN...
İlk gün Cem Yenel’le sahnedeydik.. Hani şu dinlediğim günden beri müptelası olduğum ‘Seni O Gökyüzüne Ben Koydum’ şarkısını yapan genç müzisyen. Cem Yenel bu kadar değilmiş meğer. Yani tek bir şarkıdan ibaret değilmiş. Boğaziçi’nde çift dal; hem sosyoloji hem ekonomi okumuş, Columbia Business School’da pazarlama master’ı yapmış. Bu arada şan derslerine hep devam etmiş. Bir şarkıyla patladı ama “Daha yeni başladık” diyecek kadar iddialı. Sahnede müjdeyi de verdi; çalışmayı çok istediği Ozan Çolakoğlu ile yaptığı yeni şarkısı çok yakında çıkıyor. Adını not edin, belli ki çok duyacağız!
Bir başka müthiş yetenek; Eylül Ergül. 97 doğumlu, müzisyen bir ailede büyümüş ve müthiş bir eğitimi var. İnanılmaz bir de gırtlağı tabii! Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı’nda caz piyano eğitimi, seçkin piyanistlerin ustalık sınıflarından sertifika, derken sahne çalışmaları.. Şahane besteler ve jingle’lar da yapıyor. Bir de iki arkadaşıyla doğaçlama şekilde Neşet Ertaş türküsü ‘Gönül Dağı’nı söyleyip youtube’a koymuşlar ki, mutlaka girip bakın derim. Batı-Doğu sentezi ancak bu kadar güzel olurmuş. Marka Konferansı’nda hem İngilizce yorumu, hem ‘Gönül Dağı’ performansı ile kulakların pasını sildi.
Müthiş bir başka caz sanatçısı ile daha tanıştırayım sizi; Selen Beytekin. Aynı zamanda İTÜ mezunu yüksek mimar ve inşaat mühendisi. İşini yapmaya devam ediyor; şantiyelerde toz toprak içinde çalıştıktan sonra akşam müthiş sesiyle sahne alıyor. 8 yaşında piyano eğitimi almaya başlamış, Türkiye’nin en önemli müzisyenleriyle çalışmış. Bir tango gecesinde İlham Gencer ile tanışınca profesyonel sahne hayatı başlamış. Sesi de sahnesi de müthiş. Nasıl bu kadar zaman tanımamışım diye hayıflandım doğrusu.
Rembetiko’nun temsilcileri
Stelyo Berber ve eşi Pelin Suer’e ayrı bir paragraf açmak gerekiyor bence... Rembetiko müziğin Türkiye temsilcisi onlar. Şu her yerde dinlediğimiz, karman çorban taverna müziğinden bahsetmiyorum elbette; gerçek anlamda Yunan halk müziği icra ediyorlar. Stelyo Berber, İstanbul doğumlu bir Rum. Ortaokul yıllarından itibaren Fener Rum Patrikhanesi’nde Bizans müziği öğrenmiş. Atina’ya gitmiş iktisat okumuş, o arada geleneksel Yunan Halk Müziği dersleri almış. 7 yıl sonra dönmüş, İTÜ Türk Musikisi Devlet Konservatuarı’nda Türk müziği dersleri almış. 2009’da eşi Pelin Suer ile birlikte ‘Café Aman İstanbul’ grubunu kurmuş. Tam da şairin dediği gibi; bir şarkıyla iki coğrafyada düşler kurabilmenin mümkün olduğunu anlatıyorlar. Daha önce nasıl tanımamışım dediklerimden.
AKARETLER’DE SANAT BAŞROLDE
İstanbul’da sanatçılar ve sanatseverleri buluşturan bir etkinlik daha başladı: Akaretler semtindeki Sıraevler’de yapılan ‘Artweeks Akaretler’. Peki, bu yıl 8’inci edisyonu yapılan bu sanat etkinliğini neden seviyorum? Çünkü şehrin önde gelen pek çok galerisi katılıyor. Ayrıca, şehrin tam göbeğinde, ulaşımı gayet kolay. Üstelik de ücretsiz. Öğrencilerin de sanata ulaşabilmesi için şartlar gayet uygun yani.
Beşiktaş bölgesindeki öğrenci yoğunluğunu da katın hesaba, müthiş bir ziyaretçi trafiği oluşuyor. Bilgili Holding’in hayata geçirdiği Artweeks’te pek çok galerinin yanı sıra ev sahibi Şerife Bilgili Ercantürk’ün de kişisel bir sergisi olacak. ‘Soğuk Siyah’ adını verdiği sergide; insani özelliklerimize yabancılaşma, uzaklaşma, hatta depremin yarattığı tahribatın izlerini de sürebileceğiniz eserler yer alıyor. Artweeks Akaretler, 16 Kasım tarihine kadar devam ediyor ve pazartesi hariç her gün 19.00’a kadar açık.
