Modacı Hakan Akkaya, sonbahar kış kreasyonu için önceki gün görkemli bir defile hazırladı; giysiler de, sahne şovu da gayet hoştu.
Ama defilede en dikkat çeken ampute manken Muhammed Eymen Şahin oldu.
İtiraf edeyim; Türkiye’de bir ampute manken olduğunu bilmiyordum, bunu öğrenince pek mutlu oldum.
Muhammed üç yaşındayken sol bacağını kaybediyor. Bir sene sonra da protez takılıyor bacağının yerine.
Babasının ona bir top ve basket potası alması ile hayatı değişiyor. Kısa sürede hayata tutunuyor, arkadaşları ile koşup eğleniyor. Hatta tekerlekli sandalye basketbol takımında oynamaya başlıyor, sonra da mankenlik yapıyor. Muhammed Eymen Şahin, Türkiye’nin ilk ampute mankeni.
Hikayesi, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi öğrencileri tarafından kısa film olarak çekiliyor. Adı da; ‘Parkeden Podyuma’.
Bu filmle, sokağa çıkmayan engellilere, “Engeller, hiçbir şeye engel değildir” demek istiyor.
Muhammed şahane bir şey yapıyor bence; hem kendisi için, hem de yüzlerce engelli için...
Onun özgüveni, hayatın içine karışması, engellerin engel olmadığını göstermesi…
Sadece engeli olanlara değil, en ufak sorunu büyüten bizlere de tam hayat dersi.
Hakan Akkaya’ya da teşekkürler…
Böyle bir azim örneğini herkesle tanıştırdığı için!
Heykel şahane ama...
Ev işlerini kadının görevi olarak gösteren kalıplaşmış yargıları eleştirmek ve kadınların toplumun her alanında değer yaratabildiğini savunmak amacıyla Cif markası bir kampanya başlattı ve ev işleri #hepimizinelinde dedi.
Şahane bir çaba çünkü bu alışkanlıkları konuşa konuşa değiştirebiliriz ancak.
Ayrıca ‘kadınlardan sorulan’ bir ürünün bu işe soyunması da anlamlı.
Arzum Onan’ın projeyi anlatmak için tasarladığı 6 kollu kadın heykeli de kampanyaya çok yakışmış. Kadınların bazen bin parçaya bölünebildiğini anlatıyor.
Ama insan ister istemez şunu düşünüyor...
Madem ‘işleri paylaşmak gerek’ diyen bir kampanya yapılmış; bu kampanyanın yüzü de bir erkek olsa, daha etkili olmaz mıydı?
Projenin anlamına anlam katmaz mıydı?
'MÜSLÜM' FİLMİ NEDEN İZLENMELİ?
‘Müslüm’ü sonunda izledim. Hem de gözlerim dolu dolu, ‘yok artık’ diyerek, söylenerek, içim şişerek! Neden izlenmeli bu film söyleyeyim mi size?
■ Müslüm Baba’nın gerçek hayat hikayesini öğrenmek için! ‘Onun hayatını, çektiği acıları biliyorum’ diyenler bile şaşıracak, dayak yemiş gibi çıkacak filmden bence...
■ Küçükken aşık olduğu Muhterem Nur’la yaşadıklarını izleyip ‘Aşk sen nelere kadirsin’ demek için! Hayatının aşkı “Bu saatten sonra kabadayı çekemem” diye onu reddettiğinde; “O zaman sen kabadayı ol” dediği o sahneyi görmek için..
■ Timuçin Esen’in vücut dilini, makyajını, saçını başını, Müslüm Baba’ya benzeyip benzemediğini görmek ve şaşırmak için! Sadece o da değil… Zerrin Tekindor, Ayça Bingöl ama en çok da Müslüm Gürses’in gençliğini canlandıran Şahin Kendirci’ye şapka çıkarmak için...
■ Timuçin Esen’in Müslüm Baba’nın şarkılarını kendi sesiyle söylemesi konusunda tartışmalara katılmak için...
■ Konser sahneleri en başarılı sahnelerdi bence. Müslüm Baba’nın bıçaklandığı, olaylı Gülhane konseri ve Açıkhava konseri sahnesi müthişti. Bu sahneleri görmek için izlemeli...
Yapımcının iddiası 10 milyon gişe! O kadar olur mu bilmem ama çok izleneceğine şüphe yok. ‘Müslüm Baba’ bu cuma vizyonda.
İkizlerin ismi: Mustafa ve Kemal
Mustafa Uslu ile gösterimden sonra ayaküstü sohbet ettik.
‘Ayla’dan sonra riskli projeler çekmeye devam edeceğini söyledi.
Çekimleri devam eden; ‘Turkish Dondurma’, ‘Çiçero’ ve ‘Dumlupınar’ gibi tarihi hikayeleri örnek gösterdi. Sinemanın sadece eğlendirmek olmadığını; Türkiye’de çok iyi hikayeler olduğunu, elini taşın altına sokmak gerektiğini söyleyip, sadece komedi filmleri çeken yapımcıları da eleştirdi.
En büyük hayalini de açıkladı: Bir Mustafa Kemal hikayesi...
Hatta ikiz bebeklerinin doğumu için gün saydığını, bebeklerine seçtiği isimlerin de hazır olduğunu anlattı:
Birinin adı Mustafa, diğeri Kemal olacakmış.
Belli iki Uslu, ‘Ayla’ filmiyle iddiasını ortaya koyduğu film sektörünü sallayacak gibi.