Michelin yıldızlı şefin derdi de Nusret olursa!

Ahmet Dede, İrlanda’nın balıkçı kasabası Baltimore’da açtığı ‘Dede’ isimli restoranla Michelin ödülüne layık görülmüş bir şef. Üstelik bu ikinci ödülü. Türk gastronomi dünyasının gurur duyduğu, Türk mutfağını geliştiren, yaratıcı isimlerden biri. Michelin ödülü de, mutfağın Oscarı sayılıyor biliyorsunuz; insan gurur duyuyor o yüzden. Dede bu ödülü alınca, bir röportaj vermiş tabii; hakkıdır. Ama dayanamamış Nusret’e laf atmış o röportajda.. “Et tokatlayarak, eti altınla kaplayıp şov yaparak Türk mutfağını tanıtamazsın” demiş.

Kimsenin böyle bir temsiliyet verdiği yok, adamın da Türk mutfağını tanıttığı falan yok. O kendi işinde, kendi şovunda sadece... Keşke Nusret’in kendini tanıttığı kadar, siz de Türk mutfağını tanıtsanız, katkı sunsanız, dünyada var edebilseniz, onun yaptıklarına takmak yerine demek var ama neyse...

Biri Bocelli’ye haber versin!

Nusret’in Türkiye’nin tanıtım elçisi olduğu haberleri herkesin asabını bozmuş belli ki... Şefler isyanda. Ama Nusret’in umurunda değil! Artık nasıl yaptıysa; ünlü tenor Bocelli bile ona Türkiye’nin büyükelçisi oldu diye şarkılar söylüyordu en son! Oysa ortada büyük bir yanlış anlaşılma var. Çünkü ortada elçilik görevi falan yok. Bakanlık tarafından aldığım bilgiyi aktarıyorum size...

Olay Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın, Türkiye’nin tanıtımı için açtığı ‘GoTurkey’ isimli sitede, ünlü Türk şefleri tanıtmasıyla başladı... Bu da basına Türkiye’nin tanıtım elçileri gibi aksettirildi. Böyle bir şey yok. Bu isimler, siteye içerik üretecekler, gerektiğinde de bakanlığın gastronomi ile ilgili çalışmalarına katkılarda bulunacaklar. Olay bu kadar.

Listede Nusret de var bu arada. Dünya çapında bu kadar tanınan biri olarak sitede olması normal ama şef sayılması normal değil tabii. Yani bir kavram karmaşası olmuş belli ki. Ama Nusret, alelacele sosyal medyada foto paylaşıp altına da “Büyükelçi” yazınca ve tanıtım elçisi olduğunu ima edince ortalık da karıştı.

Kimi şefler “Ne alaka?” diye kalakaldı, kimi küstü vs. Herkes sakin olsun. Nusret eline geçen fırsatı değerlendirdi, şovunu yaptı yine. Sadece, bu arada birisi Bocelli’ye haber versin derim.. Üstad arada kalmasın, olan ona olmasın bu karmaşada.

‘Sadakatsiz’in kadınları öyle müthiş ki…

‘Sadakatsiz’ dizisinin resmen fanıyım. Baya gün sayıyorum yeni bölümler için. Çünkü o güçlü kadınları izlemeye bayılıyorum. En başta Cansu Dere tabii. Ona ne denilirse denilsin, ne yapılırsa yapılsın; eğilmeyen bükülmeyen halinin, ‘unutmayın ki bana hiçbir şey olmaz’ tavrının hastasıyım.

Soğukkanlı, planlı. Eyvallahı da yok kimseye. Hatalar yapıyor ama ona başka çare bırakmadıkları için. Gerçek bir tip olsa, kesin tanışmak isterdim ‘Asya’ ile. Geçenlerde de dizinin bir başka aldatılan kadını Bahar’ın (Yeliz Kuvancı) uyanışına şahit olduk. Sürekli aldatılan, ihmal edilen, küçümsenen bir kadın olmayı reddetti; gücünü topladı ve yapması gerekeni yaptı.

Kocasının eşyalarını kapının önüne koydu ve ‘bitti’ dedi. Ağlamadı, üzülmedi, karalar bağlamadı; yeniden başlamaya konsantre oldu. Özetle ‘Mutlu etmiyorsan, meşgul de etme’ demeye getirdi. İzledikçe mest oldum. Kadınların kendilerine biçilen şu zavallı, ezik rollerden sıyrılması içimin yağlarını eritiyor. Ve bilseniz bütün kadınlara ne iyi geliyor bu sahneler. İşte kadınlar yapınca, böyle dizi yapıyor.

Dansöze niye bakmadın?

Bülent Serttaş, İbo Show’a katılmış ya... Her şey yolunda ve çok keyifliyken; dansöz Didem çıkınca suratını asmış, kafasını havalara, halılara çevirmiş, şekilden şekle girmiş. Tabii sosyal medyada acayip mavra olmuş bu halleri. İhtimaller de sıralanmış tabii; neyim eksik ben de bir yerlerinden tutayım:

• ‘Eşinden korktuğu için bakmadı’ diyenler var… Valla eşi kızacak diye bakmıyorsa, helal olsun! Hayır, dansöze bakmak ayıp ya da kızılacak bir şey olduğu için değil; eşini kırmıyorsa, büyük incelik yapmış demektir. Ama sanmıyorum! Dansöze utana sıkıla bakmak mı kaldı? Orada bir sanat icra ediliyor, şahane oynayan da bir kız var, karısının deli olması lazım! Bir de senelerin sanatçısı, sahneleri dansözlerle paylaşmış biri. O yüzden bu ihtimal beni çok da kesmedi.
• ‘Aralarında husumet vardı bakmadı’ diyenler… Bu akla daha yatkın. Eğer öyleyse bakmak istemeyebilir. Ama işte; dikkat çekeceğini, malzeme olacağını bile bile niye yapıyorsun? Sonuçta, Bülent Serttaş gereksiz hareketlerle haftaya damgasını vurdu. Bir dahaki sefere ‘programda dansöz var mı?’ diye sorsun, ona göre çıksın, bizi de yormasın lütfen.
• Bu arada üstteki kareleri kullanıp altına “Sevdiğimden beklentim Bülent Serttaş gibi olması” diye espriler yazmışlar, çok güldüm. Ah kadınlar diyorum, burada noktayı koyuyorum.