Erkeklerin boşandıkları eşlerine ödediği tazminatlar her zaman adaletli mi? Hele de kısacık bir evlilikten sonra? Bunu sorduğumda bana kızıp, “Sen ne biçim kadınsın?” diyenler oluyor ama bakın bu soru Meclis’e kadar taşındı.
Ufuk Özkan
İzmir’de F.T. isimli bir adam isyan edip Meclis’e dilekçe yazmış; “2005 yılında evlendim, 24 saat dolmadan ayrıldım. Çocuk yok, düğün yok, gerdek yok. Ama ben ömür boyu nafaka ödemeye mahkum edildim. Bu nasıl adalet?” diye soruyor. Sahiden bu nasıl adalet? Bence nitelikli dolandırıcılık bunun adı! Bakın… Evliliğe proje olarak bakan, evlendiği adama SGK muamelesi yapan, kaba tabirimin kusuruna bakmayın lütfen, evliliği ‘adam söğüşlemek’ olarak gören kadınlar yüzünden erkekler artık evlenmek falan istemiyor!!
* * *
2019 yılında yazmışım bunları… Şimdi yeniden, bir kez daha hatırlatıyorum çünkü ünlüler dünyasında bir nafaka davası daha patlak verdi! Çok normal çünkü fakirleşiyoruz, gelirimiz yetmiyor. Bu kez de oyuncu Ufuk Özkan nafaka mağduru. 2 yıl önce boşandığı eşine ödediği nafakanın 45 binden 74 bine, bu sene itibariyle de 114 bin liraya çıktığını belirterek nafaka düşürme davası açmış. Malum Cem Yılmaz da aynı şeyi yapmıştı, dolara endeksli nafakanın düşürülmesi için dava açtı ama kazanamadı. O da karısına verdiği ‘fahiş’ nafakayı oyunlarında diline doladı, n’apsın? Ama Ufuk Özkan bir Cem Yılmaz değil tabii... Artık sağlık sorunları yüzünden dizilerde oynayamadığını, sadece tiyatrodan kazandığı parayla da bu nafakayı ödeyemeyeceğini söylüyor. “Ayda 114 bin TL kazanmıyorum ki” diyor. Çok da haklı. Yok mu bu işin bir adaleti gerçekten? Düpedüz haksızlık değil mi bu? Elbette eski koca boşandığı karısını, varsa çocuğunu mağdur etmeyecek ama bunun da bir dengesi olmalı. Her şey gibi bu işin de suyu çıkmış durumda; ‘nafaka mağduru erkekler’ dernek kursa yeridir. Yazık valla.
Hafsanur Sancaktutan
Suyunu çıkardınız iyice!
Evet regl olmak ayıp değil, biyolojik bir olay. Asla utanmıyoruz. Siyah poşetlerde ya da gazete kağıtlarının içinde ped satılmasını reddediyoruz, ‘ne münasebet diyoruz’ tamam da... İşin suyunu da çıkarmıyoruz bi’ zahmet. Neymiş, oyuncu Hafsanur Sancaktutan, sette regl olduğunda erkeklere ‘özellikle’ regl olduğunu söylüyormuş. “Mümkünse bir erkekten ağrı kesici istiyorum, ped aldırıyorum. Çünkü bu normal” demiş bir de. Hayır bu normal değil! Regl olmak normal genç kardeşim. Bunu birilerinin gözüne gözüne sokarsan normal olmaktan çıkar artık. Hatırlayın Ceyda Düvenci ortaya atmıştı bu ‘cin’ fikri; “Erkek çalışanlar, kadın çalışanların özel günleri için yanlarında hijyenik ped bulundurmalı’ diye. Yahu bir erkek niye senin için ped taşısın? Karısı mısın, kızı mısın? Kendi pedini kendin taşı bi’ zahmet. Bir deli kuyuya taş atınca böyle olur ya, herkes feyz alıyor işte. O zaman erkekler de sana prezervatif mi sorsun? ‘Bakkala git bana bir prezervatif al bacım’ mı desin? Şu saçma fikirlerinizi kendinize saklasanız ve konuşmak için konuşmasanız artık. Ortalık yeterince karışık zaten...
Nur Sürer
Nur Sürer neden yaptı bunu?
Kendi adıma söylüyorum; Nur Sürer bu ülkenin en başarılı kadın oyuncularındandır, çok da değerlidir. Oyunculuk dışında taşıdığı değerler, kimselerin duyarlılık göstermediği meselelere ve kimliklere merakı bile benim için önemlidir. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Kadın Oyuncu’ ödülünü alırken, ödülünü “Yılmaz Güney için alıyorum” demesi ise herkesi şaşırttı çünkü Güney’in kadınlara şiddet gösterdiği gerçeği herkesin malumu. Ama Nur Sürer’in buna bir açıklaması vardır diye düşünüyorum. Sadece bir sinemacıya duyulan hayranlıktan da bahsediyor olabilir ama onu sevenler için açıklama yapmalı. Zira Nur Sürer öyle hemen notu verilecek, disipline sevk edilecek biri değil.