Giriş
Hayatımda hiç dert ve sorun yokmuş gibi Milano Moda Haftası izledim bu ara. Ünlü markaların kreasyonları, ışıl ışıl kıyafetler, podyumda yürüyen enfes kadınlar... İçim açıldı resmen, sosyal medyadaki psikopatlıkları izlemekten daha iyi geldi. Naomi Campbell, Claudia Schiffer gibi 90’ların en bombastik top modellerini podyumda yürürken izledikçe de; ‘bunlar ne yiyip içiyor da hala top model olarak kalabiliyor’ diye düşünmeden edemedim. Dünyanın en ünlülerinden biriydi Alman manken Claudia Schiffer. 53 yaşında Versace’nin defilesinde podyuma çıktı.
Hâlâ müthiş! İngiliz Naomi Campbell. O da 53 yaşında. Dolce Gabbana’nın baş mankeni olarak yürüdü Milano Moda Haftası’nda.. İkisi de son derece havalı, son derece karizmatik ve yarı yaşındaki mankenlere ders verircesine yürüdü podyumda. Kabul edelim yerlerine daha iyisi gelmedi! Sonra bizim podyumları düşündüm.. Hatırlayın, Deniz Akkaya podyumda bir yürürdü gözlerinizi alamazdınız. Keza Deniz Pulaş, Merve İldeniz, Demet Şener, Arzum Onan ve daha nice isim daha. Fırtınalar estirirlerdi o yıllarda. Yerlerine kim geldi, tanıyan var mı? Karizmasıyla podyumu sallayan kaç tane isim biliyorsunuz? Belki sosyal medya yüzünden her şeye yüzeysel bakıyoruz artık. Belki o günlerde podyumdaki isimler daha magazinel takılıyordu, haliyle hepsini tanıyorduk...
Belki her alanda, her konuda vasatlık yükselen değer oldu, kimbilir.. Belki de 90’ların büyüsü başkaydı gerçekten de. Dönemin süper modelleri Cindy Crawford, Naomi Campbell, Linda Evangelista ve Christy Tulington’ın yani her biri 50’li yaşlarında olan 4 süper modelin, 30 yıl sonra Vouge’un kapağında yer alması başka neyle açıklanabilir zaten bilmiyorum. Sadece podyum dünyası değil, müzik dünyasında da 90’lar merakı hiç bitmiyor, bitecek gibi de durmuyor. Özetle diyorum ki; ne 90’larmış arkadaş, o yıllardaki hiçbir şeyin yeri dolmuyor.
NFT çılgınlığı vardı, ne oldu?
NFT denilen balon yakında söner demiştim, söndü işte. ‘Ben demiştim’ demek istemem ama vallahi ben demiştim! Teknoloji bilirkişisi olduğumdan değil tabii ki ama tutarlı değildi. Fiziki bir eser değil, dijital dünyada yer alan bir dosya alıyorsun sonuçta. Ve bunun için milyonlar veriyorsun. Hatırlayın paraları... Twitter’ın CEO’su Jack Dorsey’in ilk tweet’i 2.9 milyon dolara satıldı. Lebron James’in 10 saniyelik videosu 100 bin dolara! Elon Musk, Gucci gibi ünlü markalar derken, çılgınlık büyüdü. Düşünsene, diyelim ki bir Nike ayakkabı alıyorsun NFT olarak, milyonlar veriyorsun, ne giyebiliyorsun, ne gösterebiliyorsun. Saçma değil mi? Olay ne? Sen ona sahipsin! Melih Gökçek olsa, ‘Tükürürüm böyle şeye’ derdi, yemin edebilirim ama ispatlayamam! Tabii olay, Türkiye’ye de sıçradı; sıçramaz mı hiç? Sanatçı Tarık Tolunay, beş eserini toplam 150 bin dolara sattı. Bir ara iş iyice magazinleşti; Saba Tümer meşhur kahkahasını 90 bin TL’ye sattı mesela. Ne oldu? Hiç!! Dün Hürriyet’te okuduğum habere göre; NFT’ler artık değersizlikleriyle anılıyor. Yeni bir rapora göre; binlerce koleksiyonun değeri 0’a indi. Evet, yazıyla sıfır. Mesela Jack Dorsey’nin 2021 yılında 2.9 milyon dolara satılan ilk tweet’inin piyasa değeri 3 doların altına kadar gerilemiş. Atalarımız ne demiş; her akıma elinizde tuzlukla koşmayın.
Neler oluyor hayatta?
Akra’da caz günleri devam ediyor... Caz ve dünya müziğinin ünlü isimlerini sanatseverlerle buluşturan Antalya Akra Caz Festivali, Gipsy Kings by André Reyes’in konseriyle 20 Eylül’de başladı. 7 Ekim tarihine kadar sürecek etkinlikte; 29 Eylül’de İlhan Erşahin, 30 Eylül’de ise festivalin İKSV ile işbirliği yaparak genç müzisyenleri desteklediği ‘Akra Genç Caz’ konseri var. 4 Ekim’de, dünyaca ünlü saksafon sanatçısı Igor Butman ile Moskova Caz Orkestrası sahnede olacak. 6-7 Ekim tarihlerinde ise Fazıl Say’ın büyük beğeni toplayan yeni eseri ‘Dünya Anne’nin iki konseriyle festival son bulacak. Cazseverler kaçırmasın.
Contemporary İstanbul, 18’inci kez kapılarını açtı... Koleksiyonerler ve sanatseverleri buluşturan fuar; bu yıl 22 farklı ülkeden gelen 67 çağdaş sanat galerisine ev sahipliği yapıyor. İstanbul’a ilk kez gelen 21 çağdaş sanat galerisi de CI katılımcıları arasında. Tersane İstanbul’da yer alan ve Akbank sponsorluğunda gerçekleşen fuarda; şehrin önde gelen yeme içme mekanları da yer alıyor. Gün sonunda gerçekleşen DJ performansları da fuara dinamizm katıyor. 1 Ekim’e kadar gezmeyi/ görmeyi ihmal etmeyin.
Esra Muslu imzası daha anlamlı
Boğaz’ın en güzel otellerinden Çırağan Palace Kempinski İstanbul, geçtiğimiz aylarda yenilendi. Osmanlı tarihi uzmanı Serdar Gülgün’ün dokunuşlarıyla, Osmanlı esintileri korunarak daha taze, daha modern bir görünüme kavuştu. Otelin şef restoranında da Akdeniz by Esra Muslu imzası var. Ne yazık ki bir süre önce kaybettik genç ve başarılı şef Esra Muslu’yu. Haberi duyduğumda çok üzüldüm ve elim bu yazıyı yazmaya varmadı bir türlü ama emeğinin ve başarısının altını çizmek gerek.
Londra’daki restoranıyla da büyük beğeni almış olan Muslu; Akdeniz by Esra Muslu’da Akdeniz tatlarından oluşan paylaşımlık lezzetlerle şahane bir menüye imza atmış. Boğaz’a karşı enfes yemekleri tadarken, restoranın başarılı şefine de bir selam yollamayı unutmayın lütfen.
