Şirin SeverNükhet Duru niye indi o sahneden?

HABERİ PAYLAŞ

Nükhet Duru niye indi o sahneden?

Geçen sosyal medyada okudum haberi… “Nükhet Duru konserini yarıda keserek sahneden indi ve telefonlarını kapattı” diye bir haber. Bu kadardı. Sonra Nükhet Duru’nun konuya dair açıklaması geldi. Haberi yapan magazin sitesini çok ciddiye almadığı için cevap verme gereği duymamış. Ancak T24 gibi ciddi bir haber sitesinin; kendisine ya da menajerine ulaşmaya çalışmadan, doğruluğunu öğrenmeden o haberi alıp öylece kullanmasına üzülmüştü. Ki son derece de haklı bu konuda! Habere gelirsek…

Nükhet Duru; Bodrum’da sahneye çıktığı işletmenin, bir sanatçının sahneye çıkabilmesi için gereken koşulları sağlayamadığını belirtmiş, korkunç ses sisteminden ve teknik detayların eksikliğinden bahsederek, şöyle devam etmiş açıklamasına: “Bütün bu koşullara rağmen seyircime saygımdan hiç ara vermeden, tek set halinde arka arkaya şarkılarımı söyleyip elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım.

Haberin Devamı

Sihirli değnekle değil, sağlanması gereken profesyonel koşullarla yapabiliyoruz izlemek istediğiniz performansları arkadaşlar. Bize kurulu robotlor gibi davranmayın ne olur! Ben kimseye saygısızca bir şey yapmadım, yapmam ama işletme bana, 49 yıllık kariyerime ve seyircilerime yaptı.” Duayen bir sanatçı için gerçekten üzücü. Fakat bu canlı müzik furyası devam ettikçe, benzer sorunlar da sürecek.

İki sandalye, sahne için bir yükselti kuran her işletme canlı müzik yapmanın peşine düşüyor ne yazık ki. Peki sanatçıların hiç mi suçu yok? Gerekli şartları sağlamayan işletmeye, bu kadar değerli sanatçıların kılı kırk yarmadan prim vermesi ne kadar doğru? Bilmediğin mekanda sahneye çıkmak her zaman risktir.

Gerekli koşullar sağlanmış mı diye önden kontrol gerekmez mi? Menajerler neden var? Yani üç sanatçı ‘buradaki koşullar uygun değil’ dese ve o sahneye çıkmasa; dördüncüde gerekli koşulları sağlayacaktı belki! Nükhet Duru çileden çıkmışsa boşuna çıkmamıştır eminim ama sanatçılar da (genele söylüyorum) seçici olsa keşke.

SAHNEYİ TROLLEYEN MÜŞTERİ!

Sahnelerden bahsettik madem… İşletme teröründen, seyirci terörüne geçiyorum hemen! Geçen akşam Serhat Kılıç’ı izlemeye gittim yine. Yine diyorum çünkü bir oyuncu olarak, benim diyen şarkıcıdan daha çok müziğe hakim olmasını takdir ediyorum, kendisini çok yetenekli buluyorum, fırsat buldukça da izliyorum. Bu kez Swissotel’in bahçesinde yer alan Chalet Garden’da, ağaçların altında, açık havada sahnedeydi.

Haberin Devamı

Ortam şahane, sahnedeki adam döktürüyor, şarkı söylerken resmen stand up yapıyor ama bir kadın anlatılan her şeye bağırarak cevap veriyor, herkes adına konuşuyor, şarkılara önce o başlıyor bağırarak falan… Belli, kafası bir milyon! Bir, iki, üç derken Serhat Kılıç, “Genele soruyorum ben, siz toplum değilsiniz” diyerek şakayla karışık, tatlı bir şekilde ‘kendine gel’ demek istiyor ama o algı düzeyi o an ablamızda mevcut değil! Israrla susmuyor. Sanatçı, masaların arasında dolaşıyor ama kadın her seferinde sarılmak istiyor falan...

O kadar taşkın, o kadar yüksek ki, herkesin motivasyonunu bozuyor. Başkası adına utanmak ne demek, o an yaşadım resmen. İşin kötüsü yanındaki erkek de oralı değil, kendine haline bırakmış belli ki. Sanatçıya da, müzik dinlemek isteyen seyirciye de ayıp ama bu trollerden çok var maalesef. En sonunda ne oldu dersiniz? Oturduğu banktan başaşağı düştü ve ancak öyle sustu! Ayıp ama oh oldu resmen!

Haberin Devamı

UTANMAKTAN UTANIYORLAR!

Utanmak iyi bir şey aslında. Erdemli insan utanır. Utanmak sizi insan yapar, değerli yapar. Ama çağın sorunu bu; kimse utanmıyor. Kötü bir şey yapsa da utanmıyor. Hatta bilerek, çok isteyerek utanılacak şeyler yapıyor. Böylece konuşulacağını, gündemde kalacağını düşünüyor. Tersine, utanmanın utanılacak bir şey olduğunu düşünüyor insanlar. Merve Boluğur mesela…

Bir süre önce korkunç bir şarkıyla (bana göre öyle!), şarkıcılık kariyerine başladı. İkinci Ajdar vakası resmen! ‘Bu kızı uyaracak kimsesi yok mu etrafında?’ diye meraklanırken; o gitti Yıldız Tilbe sahnesine çıktı ve canlı canlı şarkı söyledi. Alaylar, eleştiriler gırla ama “Sesimle oynanmış, abartıldı biraz” diye açıkladı olayı ve “Ben sesimin rengini beğeniyorum” dedi. Beğenebilir, duşta söylemek kaydıyla eyvallah!

Ha bir de şunu dedi; “Beğenilmek ya da beğenilmemek önemli değil, ben hayallerimi gerçekleştiriyorum...” Instagram’daki kişisel gelişim sitelerine müteşekkiriz gerçekten! Tamam özgüven iyidir ama normal bir sese sahipsen iyidir. Çalışırsın, geliştirirsin kendini. Sende şu an bu yok güzel kardeşim! Gerçekten üzülüyorum bu gencecik kızın milletin elinde oyuncak olmasına. Bilerek yapmıyorsa tabii! O zaman da sorarım kendisine: Gündemde kalmak, ‘sen’den daha mı önemli?

GEÇEN HAFTA OLAN BİTEN

  • 10 günlük tatil yaptım, yoruldum resmen! Bence tatil dediğin kitap okumalı, çılgın kalabalıktan uzak, kendine zaman ayırmalı bir şey, ötesi lafügüzaf.
  • “Bu yaşta aşk değil romatizma olur ancak” diyen Serdar Ortaç’ın ardından Teoman da çıktı “Yaşlandım artık, çalışmaya üşeniyorum” dedi. Bir dönem kapanıyor mu ne?
  • Dünyaca ünlü seyahat dergisi Travel and Leisure’ın her yıl düzenlediği ‘Dünyanın En İyi Uluslararası Havalimanı’ anketinde, İGA İstanbul Havalimanı dünya ikincisi oldu...
  • Bozcaada, İngiliz gazetesi The Guardian tarafından ‘Avrupa’nın en Büyülü-Göz Alıcı 10 Adası’ arasında ikinci sırada yer aldı.
  • İstanbul, Time dergisinin ‘2022’nin En Muhteşem 50 Şehri’ listesine girdi. Galataport, AKM gibi yeni yapılara da yer verilen yazıda ‘Klasiğin yeniden doğuşu’ başlığı kullanıldı. Bütün bu güzel haberlere bakıp, ‘küllerimizden yeniden doğuyoruz’ diyebilir miyiz acaba?
  • İstanbul’da güpegündüz üst geçitte soyunan adam, bir kadına tecavüz etmek istedi. Yakalanınca da, “Kadını beğendim, tecavüz etmek istedim. Sıcak olduğu için yanlış kararlar aldım” dedi. Yemin ediyorum tertemiz delirmiş adam! Hayır, yakında 20 derece birden artacakmış sıcaklıklar, o zaman ne yapacak bu deliler?!!
Sıradaki haber yükleniyor...
holder