Şu karantina günlerinde konsantrasyon sorunu yaşayan, asla çalışamayan, üretemeyen, hatta hiçbir şey izleyemeyen, okuyamayan dolu insan var... Ben de onlardanım, kimseyi kötülemiyorum yani! Ama bu krizi fırsata dönüştüren, çalışan, üreten şahane insanlar da var. İstedim ki, bugün onlardan birini yazayım, içimiz de ufkumuz da açılsın biraz... Ebru Baybara Demir’den bahsedeceğim size... Gastronomi dünyasına bir parça merakı olanlar tanır onu. Mardinli bir şef.
Tabii ona sadece şef demek de haksızlık. Mardin’in ilk turistik girişimi Cercis Murat Konağı’nı hayata geçiren, Mardinli kadınlara iş imkanı yaratan bir girişimci. Şu pandemi döneminde de boş durmuyor. Bu kez ‘güzel kokulu’ anlamına gelen Şemim isimli sabunlar üretiyor. Mardin’in Derik ilçesinin kıymetli zeytinlerinden üretilen saf sabunlar bunlar. İşin güzel ve özel yanı ise şu: Bu sabunları Mardinli ve Suriyeli kadınlar üretiyor.
Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FEO) işbirliğinde hayata geçirilen bu projede, bugüne kadar 74 kadın yer almış. Kadınlar bir kooperatif kurarak, ürettikleri sabunların satış sürecini yönetiyor ve hayatlarını üretici olarak sürdürüyor. Yani bu sabunlar bir grup kadının emeğinin ve hayallerinin ürünü. Sağlığın çok önemli olduğu bu süreçte sabun üretme fikri bir yana; işin sosyal sorumluluk kısmı ayrı güzel. Ebru Baybara Demir, gerçekten gurur duyulacak işler yapıyor.
En önemli yanı da gastronomiyi sadece tabak hazırlamak olarak görmemesi; bu işi toplumları geliştirmek için, turizme değer katmak için kullanması. Yani mesleğinin sosyal fayda sağlamasına odaklanmış. Kadınlara istihdam sağlaması, Suriyeli mültecilerin toplumsal entegresyonu derken; uluslararası arenada Türk mutfağından bahsedilmesine de vesile oluyor. Destek vermek için, www.semimsoap.com adresine bir göz atın.
SAHİL YASAK, KARŞI KALDIRIM SERBEST!
Bir bilmecem var arkadaşlar… Bomboş sahilde yürürsen, 3.150 TL ceza ödüyorsun. Pazarda dip dibe alışveriş yaparsan, ne ceza ne de uyarı var. Neden? Hadi bakalım cevap verin! Tamam, hayatımızda ilk kez korona karantinası yaşıyoruz; dolayısıyla pek çok saçma uygulama hayata geçirildi ama bu nasıl bir saçmalıktır biri söyleyebilir mi lütfen?
İspiyonlamış gibi de olmayayım ama artık evde daralıp ‘biraz yürüyeyim’ diyenler; sahil tarafında değil, sahilin karşı kaldırımdan yürümeye başladılar. O zaman ceza falan yok! Üstelik herkes sahilin karşısına yığıldığı için, daha da tehlikeli bir durum oluşuyor. Dip dipe yürüyor insanlar. E nerde kaldı izolasyon? Acaba can havliyle alınan bazı kararlar, sakin kafayla tekrar gözden geçirilse mi?
KARANTİNADA OLAN BİTEN..
● Bu karantina hadisesinin en iyi yanı nedir derseniz, kadın cinayetlerinin azalması derim! 11 Mart’tan 27 Nisan tarihine kadar 24 kadın öldürülmüş. Her ölüm üzücü, meseleye rakam olarak bakmayalım ama geçen yıl bu sayı 44’müş.
● Ajda Pekkan’ın ‘çakma çanta kullanıyorum’ açıklaması da aralarda kaynamasın lüften. 2. Sayfa programında bütün çantalarının çakma olduğunu söyledi ya, aynı şeyi yapanlar nasıl hafifledi ama! Kolay mı, Türkiye’nin en havalı, en şöhretli kadınından geldi bu itiraf. Yabana atılamazdı. Yine de siz meseleye, bir çantaya o kadar çok para vermenin gereksizliği üzerinden bakın, oraya yoğunlaşın biraz.
● Evde kalma süreci yeni yeni senaryolar doğuruyor... İşte Yılmaz Erdoğan yazmış. ‘Babam ile Sosyal Mesafe’. Detaylar ‘çok yakında’ymış. Acaba nasıl bir şey geliyor, meraklardayım.
● İtalya’da başladı, bize de sıçradı. İnsanlar evde delireceğine balkondan şarkı söylüyor ve konser veriyor. Mahallede kim sanata yatkınsa, yapıyor bunu. Balkonum da yok, iyi şarkı söyleyen komşum da... Ama bayılıyorum bu şenliğe.
YETİNMEYİ BİLİR MİSİN?
Karantinada sanırım 45 günü çoktan geçirdik... Bir yerden sonra saymayı bıraktım, o yüzden bilmiyorum. Şu günlerde diyeyim özetle, siz anlayın. Şu ‘evde kal’ günlerinde gardrop temizliği milli sporumuz oldu resmen. Kışlıklar kaldırılıyor, yazlıklar düzenleniyor, atılanlar atılıyor, ‘bunu giymem’ dediklerimiz birine verilmek üzere kenara kaldırılıyor vs. Peki dolapları temizlerken fark ettiniz mi?
Onca kıyafete hiç ihtiyacımız yokmuş meğer! Günlerdir aynı pijamaları, eşofmanları evirip çevirip giyiyoruz ne güzel. Bundan sonra da en fazla birkaç kombinasyonla hayatıma devam edebilirim duygusu sizin de böğrünüze acı acı gelip yerleşmedi mi? Dolabın yarısına ihtiyacım yokmuş, ‘az’la yetinmek mümkünmüş duygusu? İki gün süren dolap temizliği sırasında kafamda da hep Sezen Aksu’nun şarkısı çaldı: ‘Yetinmeyi Bilir misin?’ Allahım bu ruh hali, karantina sonrası da devam etsin, alışveriş duygum ölsün!
GÜNÜN SÖZÜ: 2020 öyle bir yıl ki, UFO haberi bile arada kaynadı gitti!