Şirin SeverPikniğiniz batsın!

HABERİ PAYLAŞ

Pikniğiniz batsın!

Bu ülkede mutluluk pek uzun süreli bir duygu değil, olamıyor maalesef. Üç gün gülsek, dördüncü gün mutlaka bir felaketle karşı karşıya kalıyoruz. Bazı olaylar elimizde değil tamam da... Bazıları da, siz ne dersiniz adına bilmem artık, bile bile yaptıklarımızın, cehaletimizin, eğitimsizliğimizin, vurdumduymazlığımızın, salaklığımızın eseri. Bakın, yine ülkenin dört bir yanında orman yangınları var... İzmir, Bolu, Manisa, Muğla’da yangınlar, çok büyük ölçekte orman alanının yanmasına / yok olmasına sebep oldu. Hatta yanmaya devam eden yerler var. İzmir’in Yamanlar bölgesinde başlayan orman yangını, akşam saatlerinde Karşıyaka kent merkezine sıçradı. Korkunç görüntüler izledik. Vatandaşlar evlerini terk etmek zorunda kaldı. Ve bu devasa yangının tek sebebi piknikçilerdi! Bas bas bağırıyorsun, uyarılar yapıyorsun, yasaklar koyuyorsun ama adam yine de gidip piknik yapıyor. Mangalı yasaklıyorsun, ‘sigara izmariti atma’ diyorsun ama dinlemiyor cehalet! Deli gibi öfkeleniyorsun bu vurdumduymazlığa ve salaklığa! Pikniğiniz batsın gerçekten! Caydırıcı cezalar lazım bunlara. Bunları güneş altında günlerce tutacaksın. İnim inim inleyerek bir ağaç gölgesi isteyecek, vermeyeceksin. Belki o zaman anlayacak neyi yakıp yıktığını. Kısasa kısas! Bakın... Orman Genel Müdürlüğü, Ege bölgesinin tamamı ile Akdeniz, Marmara ve İç Anadolu’nun bir kısmında meteorolojik koşulların orman yangınlarının oluşmasına ve yayılmasına yol açabileceğini belirterek, vatandaşlara 10 gün boyunca açık alanda ateş yakmamaları uyarısında bulundu. Daha ne desinler, ne yapsınlar? Bi’ kulak verin ya. O yangın görüntüleri hiç mi içinizi cızlatmıyor acaba?

Haberin Devamı

Pikniğiniz batsın

Hayatımızda maymun çiçeği eksikti!

Maymun virüsü taşıyan birinin nasıl göründüğüne dair fotoğrafları görmüşsünüzdür... Ürkütücü gerçekten. Virüs Afrika’da 13 ülkeye yayılmış durumda. Asya ve Avrupa’ya da sıçramış. Bize gelmesi de uzun sürmez dolayısıyla. Buna karşılık uzmanlar diyor ki, maymun virüsü Covid gibi solunum yoluyla bulaşan bir hastalık değil; virüsü taşıyan insan ve hayvanlarla yakın temas etmezseniz bulaşmaz. Bizde şimdilik herhangi bir vaka yokmuş. Hatta iyi haber şu; 1980’e kadar Türkiye’de uygulanan çiçek aşısı, virüse karşı yüzde 85’e kadar koruma sağlıyormuş. Ama test edilmiş değil bunlar. Çok da emin olamadım. Çünkü korona yayılırken ‘bizde henüz vaka yok’ açıklamalarını dün gibi hatırlıyorum. Siz de hatırlayın; Çin’de rastlanan ilk vakaya karşılık gayet rahattık. ‘Yok artık, ordan bize mi gelecek’ diyor, haberleri hiç ciddiye almıyorduk. Hatta uçakta falan maske takanlarla dalga geçiyorduk. Bir anda oldu her şey ve o dalga geçtiğimiz şeyin altında kaldık. O yüzden korkuyorum. Hem de çok! Zira tekrar maske takmaya, eve kapanmaya falan halim de moralim de yok! Uçak biraz gecikse, “Afrika’dan geliyor o yüzden gecikti’ diye yapılan şakalara da hiç gülmüyorum. Her an her şey olabilir çünkü.

Haberin Devamı

Pikniğiniz batsın

Her akıma tuzlukla koşmayın!

Dünyanın en saçma akımı olmaya adaydı! Sosyal medyada Atatürk’e sarılma akımı vardı ya, onu diyorum. Yapay zekayla Atatürk’ün hareketli bir görüntüsü, size sarılıyordu. O kadar saçma ve gereksizdi ki, her rastladığımda “Bu ne ya?” demekten alıkoyamadım kendimi. Hatta benim gibi bunu yadırgayan biri şöyle yazmıştı; “Bakamıyorum, babam gözümün önünde biriyle flört ediyor gibi...” Tam da öyleydi, müthiş ifade. Sonra bunun Tayyip Erdoğan’lı halini yapmaya başladılar. İyice suyu çıkacaktı ki durdu. Neyse ki artık rastlamıyorum bu ‘yapay’ görüntülere. Bundan sonra da rastlamayız inşallah. Her şeyi bu kadar ele ayağa düşürmemek lazım, naçizane.

Haberin Devamı

Pikniğiniz batsın

Anne babanı seçmek istesen!

Geçenlerde şöyle bir haber okudum: Hollywood yıldızı Brad Pitt ve Angelina Jolie’nin kızı Shiloh, gazeteye ilan vererek babasının soyadını kullanmayacağını açıklamış. Bir süredir babasıyla sorunlar yaşayan Shiloh; mayısta 18. yaşına basar basmaz soyadını değiştirmek için resmi başvuruda bulunmuş. Haberi okurken dedim ki, bunun filmi var! Shiloh acaba bu filmden mi etkilendi? Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki’nin ödüllü filmi ‘Kefernahum’dan bahsediyorum... Yönetmen; Beyrut’taki göçmenleri, onların sefaletini, yoksulluğu, çaresizliği, şiddeti anlatırken, hikayenin eksenine 12 yaşındaki Zain’i koymuş. Zain anne babasına dava açan bir çocuk. Dünyanın en hüzünlü bakışlarına sahip, ağlamaklı, hayattan bıkmış bir çocuk. Mahkemede hakim ona “Neden annene-babana dava açtın?” diye soruyor. O da “Beni dünyaya getirdikleri için!” diyor! İzlediğim en unutulmaz filmlerden biridir. “Bakamayacağınız çocuğu doğurmayın; onları sefaletin ortasına bırakmayın, çocuklara yazık etmeyin” diyen müthiş bir film. Belki herkesin gerekçesi başka ama anne babanı seçmek istiyorsun bazen! Dünyanın en ünlü ve zengin ailesi de olsan, en fakiri de olsan çocuğun senden sevgi, ilgi ve şefkat istiyor. Kim olursan ol, bunları vermediğinde çocuk seni reddedecek kadar senden nefret ediyor. O yüzden herkes çocuk yapmak zorunda değil, kasmayın ve şu filmi mutlaka izleyin.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder