Sağlık Bakanı ‘Türkiye’de de koronavirüs vakası görüldü’ açıklaması yapana kadar herkes hayatına normal şekilde devam ediyordu. Metroda falan tek tük maskeli dışında kimsenin umursadığı yoktu meseleyi. Öpüşüyorduk, sarılıyorduk herkese. Ne zaman devlet ağzıyla o ‘beklenen’ açıklama geldi; panik havası da başladı. Her şey iptal, hayat iptal ama az sayıda ‘cesur yürek’ de var ki, işine gücüne devam ediyor..
Ben de cesur yürek olmalıyım ki, ortalıkta dört dönüyorum! Geçen gün Demet Şener’in iş kadınları için çıkardığı koleksiyonun davetine gittim mesela. Taksiye bindim, şoför daha ‘nereye’ demeden hızla arkasını dönüp dezenfektan sıktı elime. Kolonya, şeker uzatır gibi.
‘Bravo’ dedim, işte bilinçli vatandaş budur! Zaten hangi mekana girsem önce kolonya tutuyorlar. Eski adetler resmen geri döndü. ‘Kolonya kokusu sevmem’ diyen en snob tipler bile kolonyayla yıkanıyor bugünlerde. O fotoğraflardaki kolonya kuyrukları boşuna değil.
Çok ama çok tuhaf günlerden geçiyoruz anlayacağınız… Peki davet ortamlarında olay ne derseniz, onu da hemen aşağıdaki yazıda anlatayım size…
‘Öpüşüyor muyuz tatlım?’
Birkaç gündür arka arkaya kıramadığım insanların davetlerine katılıyorum. Olan biten şu: Herkes önce kalabalığa bakıp şaşırıyor, ‘aa iyi panik falan yok’ diye bir rahatlıyor ama yine de temkinli. Normalde birbirlerinin boynuna atlayıp kayıtsız şartsız öpüşenler, tereddütle birbirine bakıyor önce, ‘öpüşüyor muyuz tatlım?’ diye soruyor bakışlarıyla ya da sesli olarak.
‘Tabii ki öpüşüyoruz’ cevabı gelince de atlıyorlar diğerinin boynuna. Tek tük insan ‘temas yok’ diyerek kibarca uyarıyor, uzaktan öpücükler yolluyor, hal hatır soruyor. Olanlara bakarsak, ‘bize bir şey olmaz’ kafası çoğunlukta. Herkesin elinde bir dezenfektan ama! El sıkışıp, sonra da ellerini temizliyorlar maşallah. Geçen bir AVM’deydim; eskiye oranla ortalık epey boştu.
Tuvaletlere, belirli bölgelere hijyen için sıvılar koymuşlar bol bol. Gelen giden ele sıkıyor, yola devam. En fenası market alışverişi. İtalya’da ‘dışarı çıkmayın’ uyarısı arkadaşlarımı öyle korkutmuş ki, evi erzak ile doldurmuşlar. Bakın bunu hatırladıkça, şu yazıyı bitirip markete koşayım diyorum!
Önceki gün de Türkiye’nin önemli markalarından birinin patronu olan arkadaşım anlattı; Çin’den mallar gelemediği için yeni sezonu açamıyorlar, ‘kriz büyük, şaşkınız’ diye dert yandı. Tüm tekstilciler, perakendeciler kan ağlıyor. İnşallah uzun sürmez diye dua edelim...
Önlem alalım ama panik yapmayalım. Yazılanları çizilenleri okuyalım, öğrenelim, sakin duralım. Biz neleri atlatmadık ki, bunu da atlatırız diyelim.
Sosyal mesafeyi unutmayın
Kabul edelim, Sağlık Bakanlığı korona virüs ile mücadeleyi çok iyi yönetiyor, önlemleri alıyor, uyarılarını yapıyor. Okulların tatil edilmesi, maçların seyircisiz oynanması önemli. Bundan sonrasında iş bize düşüyor. Her şeyden önce bunu bir tatil ya da sosyalleşme fırsatı değil; tersine bir sosyal mesafelendirme olduğunu hatırlayalım.
Kendime de söylüyorum; gereksiz sosyalleşmeleri unutalım. Evet kendimizi evimize kapatacağız ama çok şey yapabiliriz. Beklettiğimiz, biriktirdiğimiz işlere bakmak, kendimize dönmek için bir fırsat bu. Yani moralleri bozmaya gerek yok.
Bakın, karantinaya alınan İtalya’da; evden dışarı çıkamayan insanlar birbirlerine moral vermek için balkonlara ve evlerinin camına çıkıp müzik yapmaya başladı. Videoyu izleyin. İşte bu kenetlenmektir, kendine ve etrafına moral vermektir. Demem o ki, enseyi karartmayın.
Bodrum’un tek termal oteli
Bu karamsar, virüslü günlere inat bir tavsiye.. Sizi ruhen ve bedenen sağlığa kavuşturacak, yenilenmenizi sağlayacak bir yerle tanıştırayım: Bodrum Turgutreis’teki Sianji Well- Being Resort ile. Bodrum’un ilk termal oteli. Kaplıcasındaki suyun mineral değerinin çok yüksek olması, sağlıklı yaşam programları, masaj terapileri ve yoga, meditasyon imkanları ile meşhur.
Kendinizi uzmanlar gözetiminde bir kampa da alabilirsiniz, normal otel keyfi de yaşayabilirsiniz. Ama şu kadarını söyleyeyim, burası çok iddialı bir sağlıklı yaşam oteli. Sahibi Recai Çakır bu işi iyi biliyor. Otelin müdavimleri arasında ünlü mücevher tasarımcısı Sevan Bıçakçı da vardı.
21 günlük detokstaydı. Her sene iki kez mutlaka arınmaya geldiğini anlattı. Şef Hasan Karabulut’un Raw Food menüsü ise diyet yapmayanların bile tercihi. Aç kalmadan toksin atıyor, son derece sağlıklı besleniyorsunuz. Çiğ beslenme dışında anti aging, ketojenik ve ayurvedik beslenme seçenekleri de var.
Ayurvedik beslenmede dünya çapında söz sahibi Dr. Mahendra Shah da nisanda otelde bir çalışma yapacak. Kendini seven gitsin bu oteli görsün derim.