Şirin SeverTaksicilerin itirazı var: Biz değil, plaka sahipleri suçlu!

HABERİ PAYLAŞ

Taksicilerin itirazı var: Biz değil, plaka sahipleri suçlu!

Önceki gün ‘Bi’ memnun edemedik şu taksicilerimizi’ başlıklı bir yazı yazmıştım... Çünkü şikayetleri vardı, Uber konusunda yanlış yaptıklarını söyleyip, korsandan şikayet ediyorlardı. Haklılardı elbette ama yolcuların şikayetleri de umursanmıyordu. Yani kendi gözlemlerimden yola çıkıp yolcuların tarafından bakan bir yazı yazdım... Ne oldu? Twitter’da saydıran saydırana! Nasıl niteliksiz, nasıl terbiyesizce söylemler, sataşmalar... Anlayacağınız beni yalancı çıkarmadılar!

Neyse ki içlerinden biri son derece şık ve düzeyli bir mail atmış ve sorunun nedenlerini anlatmış... İzin almadığım için ismini yazmadım ama mailini buraya aktarmak gerektiğini düşündüm. Bakın, bazı taksiciler de böyle düşünüyormuş: “Şirin Hanım, İstanbul’da yaşıyorum ve ticari taksi şoförüyüm. Yazdıklarınızda sonuna kadar haklısınız. Yalnız herkesin gözden kaçırdığı bir nokta var. Biz işçiyiz. Ekmeğimizin peşindeyiz.

Haberin Devamı

Gözden kaçırdığınız nokta, plaka sahipleri. Yaklaşık 2 milyon TL değerinde plakaya sahip olup bizleri sömüren bir sistem var ortada. Taksicilik sektöründe maalesef şoförler yalnız kalıyor. İçimizde kötü insanların olduğunu biz de biliyoruz. Bunları bulmak resmi kurumların işi. Ama inanın resmi kurumlar bizden iyi biliyor.

Taksi şoförlerinin gerçekten bu konuda gideceği kimsesi yok. Yalnız bırakıldık. İçinde bulunduğumuz sistem bizleri hırçın hale getiriyor. Yaklaşık 12 saat araç kullanıyoruz. Mecbur kalıyoruz çünkü piyasada işsizlik var. Ben kabul etmezsem bir başkası kabul edecek. Bunları yazma sebebim yazınıza attığınız başlıktan, taksicilik işini ciddi anlamda yapan kişiler olarak alınmamız...” Bakın böyle taksiceler de var, sorunları düzgün bir şekilde anlatabiliyorlar. Teşekkürler.

Bip’siz sansürsüz Cem Yılmaz

Son bir iki gündür en çok izlenen, en çok konuşulan şey Cem Yılmaz’ın İbrahim Selim’le youtube’ta yaptığı sohbet sanırım... Herkes Cem Yılmaz’ın söylediklerini konuşuyor, gazete sayfaları, internet sayfaları bu sohbetten bahsediyor, alıntı yapıyor. Açıkçası ben de uzun zamandır ilk kez bu kadar uzun bir YouTube sohbetini (1.5 saat) yerimden hiç kalkamadan, sıkılmadan izledim. Hele de bip’siz, otosansürsüz olunca tadından yenmiyor!

Haberin Devamı

Tabii konuğun Cem Yılmaz olmasının artısını da ekleyelim yazıya… Malum, kendisi uzun zamandır en merak edilen kişi. İlişkisinin bitmesi yüzünden, filminin gerekli ilgiyi görmemesi yüzünden, sosyal medyada hedef olması yüzünden, gergin anlarının medyaya yansıması yüzünden… Çok isterdim adam asmaca oynayanların, aba altından sopa gösterenlerin, acımasız acımasız yorumlar yapanların da izlemesini...

Taksicilerin itirazı var: Biz değil, plaka sahipleri suçlu

O saldırdığınız insanların sizin durduğunuz yerde durmadığını, hayata sizin baktığınız gibi bakmadığını görmeniz için, bazılarının nasıl da dalga geçilecek bir yerde durduğunu görmesi açısından ders gibiydi. Cem Yılmaz, ona söylenenlere karşı ne hissettiğini, nasıl baktığını, nerede durduğunu öyle samimi ve güzel anlattı ki… Çok sevdim, çok şey öğrendim, biraz daha zenginleştim diyebilirim. Emeği geçenlerin eline sağlık.

O bunu hep yapıyor!

Cem Yılmaz’ın hiçbir sohbetini ya da şovunu “Gülecek miyim acaba?” diye izlemediğim için; YouTube’u da komiklik beklentisiyle açmadım. Zaten, ‘komik’ten daha çok duygusal bir sohbetti. En merak edilen ise Serenay Sarıkaya ile ilişki yaşıyor mu yaşamıyor mu kısmıydı. Ama kimse bir şey yapmadı, olayı resmen kendisi köpürttü! ‘Sosyal medyada stalk’ladığın kimse var mı?’ sorusuna “Serenay Sarıkaya ne yapmış diye bakıyorum, dalıp gidiyorum” dedi.

Haberin Devamı

Aslında bu zeki hamleyle hem dedikoduların çok da umrunda olmadığını gösterdi, hem de bu flört ya da ilişkiye dair ipucu vermiş oldu. Cem Yılmaz bunu hep yapıyor. Defne Samyeli ile ilişkisinin en alevli zamanlarında da, sette biz filmi konuşurken konuyu sürekli sevgilisine getirmesi hala hafızamda. Sürekli ondan bahsediyor, sürekli bu ilişkinin altını çiziyordu. Cem Yılmaz’ın içi içine sığmıyorsa, altını çiziyorsa, vardır bir şey diyorum. Kokusu çıkar yakında.

Taksicilerin itirazı var: Biz değil, plaka sahipleri suçlu

Biten ilişkilerin ardından

Mustafa Sandal’ın ilk albümünün üzerinden 26 yıl geçmiş, bu nedenle de bir kitap yazmış. Adı ‘Beni Ağlatma’. Hayırlı uğurlu olsun. Şarkılarında neden aşka iltifat ettiğini, evlilik hayatının neden bittiğini, kendine dair pek çok şeyi anlatıyor. Kitabı henüz okumadım ama verdiği röportajdan anladığım; eski ilişkilerine dair bilgiler de var.

“İlişkilerimin hayatımdaki kıymetinin çok farkındayım” demesi şahane bir şey, çok cesur, çok şık, çok kıymetli ama isim isim, zamanında o kişiye neler hissettiğini, bazı ilişkilerinin neden bittiğini falan yazmak neden? Yıllar geçtikten sonra o isimleri böyle listelemek hoş mu? İnsanlar başka başka hayatlara savrulmuşken, çoluk çocuk sahibi olmuşken, neden ortalığı karıştırmak? Ben şık bulmadım, bulan varsa haber versin.

Taksicilerin itirazı var: Biz değil, plaka sahipleri suçlu

Sıradaki haber yükleniyor...
holder