Önümde bir araştırma var... ‘Türkiye’nin DNA’sı 2018’ isimli bir araştırma bu. Türkiye’nin kültürel kodları, değişen dinamikleri ve rakamlarına dair güncel bilgiler sunan bir araştırma.
Pazarlama danışmanlık şirketi Speed’in, çeşitli üniversiteler ve farklı araştırmalardan derlediği bilgileri içeriyor. Araştırmanın siyasi sonuçlarını başkalarına bırakarak, kültürel kodlarımızı tartışmak istiyorum ben. İşin özü şu ki; sonuçlar pek şaşırtıcı değil; her şey bildiğimiz gibi. Ama gelin bazı somut verileri ortaya koyalım. İlk soru şu:
■ Dünya ile ayrışan yönlerimiz ne?
Bireysel değil kolektif yaşama isteğimiz; güçlü aile ve toplum bağlarına sahip olmamız. Uzun dönem plan yapmak için çekimseriz. Otoriteye saygımız yüksek.
■ Kültürel kodlarımızda başka neler var?
Aidiyet hissetme yeteneği, yardımlaşma, hızlı reaksiyon verme, pratik zeka, aile odaklılık, geleneklere bağlılık.
■ Kadınlar erkeklere oranla daha mutlu.
‘Kadının adı yok’ denilen bir ülkede işte bu sonuç ilginç. Kendilerini en çok ailelerinin mutlu ettiğini düşünen kişilerin oranı yüzde 70.6. Mutluluk kaynağı olan değerlerde sağlık ilk sırada.
■ En çok artan tutum, geçmişe özlem. Her 10 bireyden 8’i yaşadıkları çevrenin ve havanın kirlenmesi yüzünden rahatsız. Her 10 bireyden 8’i için din, hayatlarına yön veren en önemli olgu. Her 4 bireyden 3’ü eskiden insanların daha mutlu, erdemli ve kibar olduğunu düşünüyor. Her 10 bireyden 7’si dış dünyanın acımasızlıklarından evde kalarak kendini koruma ihtiyacı hissediyor.
"KADININ YERİ EVİDİR"
■ Evlilikte ailenin ve çevrenin etkisi hala çok büyük.
Araştırmaya katılan evlilerin yüzde 45’ini aile büyükleri tanıştırmış.
■ Eril duruşumuzu ise her şartta koruyoruz…
‘Kadının yeri evidir’ diyenlerin oranı yüzde 40. ‘Ailenin reisi erkektir’ diyenlerin oranı yüzde 41. ‘Erkek adam ağlamaz’ diyenlerin oranı yüzde 21. ‘Gebelikten korunmak kadının görevidir’ diyenlerin oranı ise yüzde 26. Anlayacağınız, bu cephede değişen pek bir şey yok.
Tiyatro yükselişte ama izlenme rakamları düşüşte!
Araştırmanın kültürel sonuçlarına gelince… Son bir yıl içinde kültürel faaliyetlere katılım oranımız düşük. Tiyatroya gidenlerin oranı yüzde 6, müzeye gidenler yüzde 4, konsere gidenler yüzde 6, sinemaya gidenler yüzde 24, sanat sergisine gidenler yüzde 3, kitap alanlar ise yüzde 23.
Şimdi burada bir paragraf açmak istiyorum çünkü kafamın karıştığını itiraf ediyorum. Tiyatro izleme oranımız yüzde 6 seviyelerinde ama her gün pıtırak gibi tiyatro salonu açılıyor, Şevket Çoruh gibi varını yoğunu harcayıp, kredi çekip tiyatro salonu açanların sayısı her geçen gün artıyor. Ve gerçekten bir oyun çılgınlığı sarmış durumda ortalığı...
Dekoruyla, rejisiyle, senaryosuyla çok emek verilmiş etkileyici oyunlar da var; tek kişilik, dekora gerek duymayan, masrafsız sahne şovları da…
Bazıları insanı tiyatrodan soğutacak kadar kötü, bazıları ayakta alkışlanacak kadar iyi. Hatta kış ortası Bodrum’a tiyatro götürenler bile var. Kim bu çılgınlar, aşağıdaki yazıda…
Şener Şen, Ozan Güven sahneye dönenlerden
Bodrum’un yaz kış açık eğlence mekanlarından Soprano’s; BKM Mutfak ile işbirliği yaparak kışın ortasında Bodrum’a tiyatro götürüyor. Mesut Süre ve Alpay Erdem, dönüşümlü olarak kış boyunca sahneye çıkacak.
Tiyatronun yükselişine en güzel örnek ise; Şener Şen’in yıllar sonra tiyatro sahnesine dönmesi değil mi? İş beğenmeyen, her projeye ‘evet’ demeyen usta oyuncu; tam 40 yıl önce oynadığı ‘Zengin Mutfağı’ oyunu ile DasDas’ta dün gece sahneye çıktı.(İzlenimler pazara)
Ozan Güven keza; ekranın ve perdenin en talep gören isimlerinden. Ama o da 14 yıl aradan sonra Baba Sahne’nin ‘Don Kişotum Ben’ oyunuyla sahneye döndü.
Geçen gün Derya Alabora ile konuştuk; bu sezon tam üç oyunda rol alıyor. Tek kişilik oyunu ‘Efsane Kadın’, Deniz Çakır ile oynadığı ‘Beyaz’ ve ‘Gece Sempozyumu’. Yani net olan bir şey var ki, tiyatro büyük yükselişte.
Şimdi araştırma sonuçları tiyatroya ilgisizliğimizi ortaya koyarken, onca oyuna kim gidiyor, onca sahne neden hayata geçiriliyor, inceleyen gözlerle bakmak lazım. O zaman tiyatrocuların fikirlerini pazara aktaralım…
BUNLARI BEĞENDİM
Ünlü tasarımcı Arzu Kaprol’ün Karaca markası için tasarladığı sofra takımları... Çok şık, çok zarif. Yalnız kahve fincanlarındaki minik gözleri görmek için fincanı sol elle tutacaksınız. Bu da solak Kaprol’ün solaklara tatlı kıyağı!
■ 3 sezondur kapalı gişe oynayan Ata Demirer Gazinosu’.. Nihayet geçen hafta izledim, bayıldım. Ata hem stand up yapıyor, hem onlarca kişinin kılığına girip her telden şarkılar söylüyor. Hepsini geçtim, kedi taklidini bile insan bu kadar iyi mi yapar? Pes!