6 Ekim’de yapılan Galata Kulesi’nin açılışı müthişti… Kule duvarlarına yansıtılan resimler (video mapping) büyüleyici ve çok görkemliydi. O gece sosyal medyada herkes birbirine bu kareleri yolluyordu. Özel günlerde devam etmeli çünkü büyük etkileşim yaratıyor. Bu açılıştan bir gün önce, yapılan restorasyonu dinlemek için Kültür ve Turizm Bakanı Mehmut Nuri Ersoy’la kulenin en üst katında birlikteydik. Gidenler bilir, bu kat eskiden bir restorandı. Turistlere saçma sapan gösteriler yapan bir mekan. Kulenin tarihi yapısıyla alakasız, gereksiz bir yer. Sonuçta, 100 günlük bir restorasyonun ardından Galata Kulesi bambaşka bir çehreye kavuştu, o köhne görüntü de kayboldu. 528’de Bizanslılar tarafından inşa edilen kule, en son 1967 yılında onarım görmüş, düşünün! Sohbet ederken sordum; bırakın restoranı falan içeride bir kafe bile olmayacakmış. Bakan Ersoy, “Çevrede çok fazla yeme içme mekanı var, artık esnaf kazansın. Biz, insanlar sadece kuleyi görsün istiyoruz” dedi. Mutlaka görün; panaromik seyir terasından İstanbul’u izleyin, interaktif İstanbul maketini uzun uzun inceleyin, kule figürlü hediyelerden alın. Unutmayın, artık burada da Müze Kart geçerli.
Gezegeni koruyan kadınlar tanınmayı hak ediyor
- Günde 1 dolardan daha azı ile geçinmeye çalışan her 10 kişiden 7’si kadın..
- 192 ülkenin yalnızca 17’sinin devlet veya hükümet başkanı kadın..
- Güney Amerika’da kadınlar her gün su bulabilmek için ortalama 15 km. yol katediyor..
- Çevre komitelerine üye olanların yalnızca yüzde 20’si kadın.
- Dünyada kadınların yüzde 20’si toprak sahibi.. ● Yapılan ankette erkeklerin yüzde 35’i özgüven eksikliği olduğunu belirtirken; kadınlarda bu oran yüzde 58. Bilimsel araştırmalarla ortaya çıkan rakamlar bunlar. Geçtiğimiz gün Yves Rocher Vakfı’na ait bir toplantıda öğrendim. Vakfın amacı da zaten bu gerçeklerden yola çıkarak kadınlara destek olmak. Vakıf, 1991’den beri biyoçeşitliliği ve kadını korumayı görev edinmiş. 2001 yılında da “Çevreyi korumak için çalışan kadınlar tanınmayı hak ediyor” mottosu ile ‘Toprağın Kadınları Ödülü’nü hayata geçirmişler. Her yıl gezegeni korumak için mücadele eden kadınlara para ödülü veriyorlar. İşte bu toplantıda; Türkiye’de ödül almış bu başarılı ve cesaretli kadınların hikayelerini dinledim...
Çevreci ve cesur kadınlar
Mesela, mimar Özgül Öztürk Aksu; Elazığ’ın Keban İlçesi’nde, atalarının köyü Nimri’de şahane bir ekolojik köy kurmuş... Üretici Bedriye Berber Engin, Bilecik Kurşunlu Köyü’nde yerli tohum konusunda önemli çalışmalar yapıyor... Ziraat mühendisi Yeşim Bekyürek, KAÇEM (Kadın Çiftçiler Ekolojik Eğitim ve Üretim Merkezi) projesi ile organik tarım yapıyor.
Ve daha onlarcası... İşte tüm bu hikayeleri destekleyen Yves Rocher Vakfı, bu sene de Türk kadınlarına destek vermeye devam ediyor. Toplum veya çevre yararına çalışan kadınları, bu anlamlı ödül için yarışmaya davet ediyor. Bugüne kadar 50’den fazla ülkede, 450’den fazla kadına para yardımı yapıldı. Gezegene pozitif iz bırakmak isteyen cesur kadınlara duyurulur.
Cansu Dere müthişsin!
Tek kelimeyle müthişti, ‘Sadakatsiz’ dizisi. Zaten fragmanını izlediğim andan beri heyecanla bekliyordum. Masada soğukkanlı bir şekilde “Kocam beni kızınızla aldatıyor” diyen Cansu Dere merakımı iyice kaşımıştı. İlk bölümü de bir an bile sıkılmadan izledim.
Tamam uyarlama bir dizi olabilir ama Cansu Dere’nin müthiş oyunculuğu diziyi fena şekilde izlettirmiyor mu? Aldatılan bir kadının acısını bu kadar iyi oynamak, o duyguyu bu kadar iyi vermek her oyuncunun harcı değil bence. Yıllar Cansu Dere’ye çok yaramış; yeteneğine yetenek katmış. Bravo Cansu, büyük merakla izlemedeyiz.
Ahtapottan öğrendiklerim
Müthiş bir belgesel; ‘My Octopus Teacher’. Tüpsüz dalış yapan yönetmenin bir yıla yakın, suyun altında bir ahtapotu nasıl izlediğini anlatıyor. Resmen aşk! Ahtapottan başka şey düşünmüyor, her gün dalıp onu izliyor, nasıl yaşam mücadelesi verdiğini gözlemliyor.
Bir süre sonra güvenini de kazanıyor; biricik ahtapotu onun vücuduna ellerine sarılıyor. Çok şey öğreniyor; empati kurmayı, emek vermeyi, başka birini umursamayı vs… Bu arada Netflix’te filmi izleyen çok kişiden ‘artık ahtapot yiyemem’ lafını duyuyorum. İzleyin nedenini net şekilde anlayacaksınız.