Her ne kadar kâğıt üzerinde kolay gibi görünse de hiçbir maç oynanmadan kazanılmaz doğal olarak. İlk 11’de, lig tarihimizin muhtemel en sansasyonel iki forvetini bulunduran Cim Bom’un atacağı goller merak konusuydu. Mertens’in yokluğunda göze ilk çarpan, Icardi’nin forvet arkası organizatör pozisyonuna çok iyi adapte olmasıydı.
Sanki 10 numara doğmuş. Osimhen de ilk golünü atmış oldu. Neyse ki top bu defa kimseye çarpmadı. Osimhen de gol sonrası üzerinde, ‘nihayet’ anlamına gelen bir formayı gösterdi. Hazır açılmışken bir tane daha attı. Dönüşü, vuruşu acayipti. Bu gol Paşa’ya daha yarım saat dolmadan oyuncu ve taktik değiştirtti. Icardi ne yapacak derken kral, Osimhen’in golüne nazire yaparcasına aynını attı. İlk yarı biterken güzel goller toplantısına Fall da Kasımpaşa adına çok şık bir vuruşla katıldı. Sonrasında Osimhen’e bence nazar değdi. İkinci yarı fark yine azalacaktı, Paşa’nın penaltısı VAR’dan geri döndü. Sara yoğun maç takvimi sonrası çok yorgun göründü. Dengeler rakip lehine bozulunca olmayacak bir pozisyonda, çok ucuz bir penaltıyla fark bire indi. Sonlara doğru skor sıkıntıya girdi. Takım halinde tereddüt yaşanınca Da Costa cezayı kesti. Şimdi! Kendi evinde 3-0’dan maçı veremezsin! Gelen tehlikeyi görebilmen, önlem alabilmen gerekiyordu. Perşembe akşamı yine çok önemli bir maç oynayacak Galatasaray. Okan Buruk’un oyunu okuyup gerekli müdahaleleri ‘zamanında’ yapmasını bekliyoruz. Yoksa bu hiç olmadı.