Maç daha oynanmadan ne olacağı o kadar belliydi ki... Belli ki Konya olabildiğince kapanacak, her pozisyon sonrası topu oyuna sokarken oyalanacak, bulduğu topları kontratak imkanı varsa karşı kaleye götürecek, yoksa kendi arasında pas yapacak, uzaktan şut deneyecek. Önce gol yemeyecek, imkan bulursa da araya bir gol sıkıştıracak.
Peki 7 eksikli Galatasaray ne yapacak? Belli ki; kapanan rakibi açacak hücum varyeteleri deneyecek. Nedir bunlar? Dikine toplar, verkaçlar, şutlar. Dikine pas trafiği kalabalık Konya defansında eridi. İlk yarı pek verkaç izlediğimizi söyleyemeyiz. Şutlara gelince; Zaha, Mertens, Kerem Demirbay gollük şutlar attı ama Konya kalesinde pırıl pırıl bir çocuk vardı; 18 yaşında, kariyerinin ilk Süper Lig maçına her genç kalecinin idolü Muslera’nın rakibi olarak çıkan Deniz Ertaş. Aşkolsun sana Deniz. Hoşgeldin. Umarım hep böyle devam edersin. İlk yarı net beş golü çıkardı.
Yine beklendiği üzere ikinci yarıya baskıyla başladı Galatasaray ama daha başında Kerem Aktürkoğlu neredeyse her maç yaptığını yine yaptı ve uygun pozisyonda topu dikip golü kaçırdı. Canın sağ olsun Kerem. Galatasaray ceza sahasına girmekte zorlanınca uzaktan şutlara başvurulacağı açıktı. Öyle de oldu ama şutların kalibresi gol için yeterli değildi. Abdülkerim idmanlarda İcardi’yi çok iyi gözlemlemiş. Attığı golde vurduğu voleyi İcardi yapabilirdi.
Ya da eskilerden Mario Jardel. 70’de Okan Buruk yapabileceği tek değişikliği yaptı ve Tete’yi oyuna aldı. Halil daha önce aldığı kısıtlı sürelerde takıma daha çok katkı veriyordu. Hazır onbirde başlamışsın Halil, yapsana gösterini. İkinci gol gelmeyince rakibin de cesareti arttı. Atakların bir parça daha şuursuz olması durumunda tehlikenin büyüyeceği aşikardı ama öyle olmadı. Kaan Ayhan’ın şutunda Deniz’den seken topu Zaha tamamladı. Uzatmalarda Abdülkerim; ‘İcardi yoksa ben varım’ dedi. Hem duble yaptı hem de ücretinin sorgulandığı zaman dilimine selam göndermiş oldu. Bu kadar eksikle bu sonuç çok iyi. Biri yoksa başka biri çıkacak. Başka yolu yok. Takım olmak bunu gerektirir.