Bazı kadınların duruşlarına, tavırlarına, olaylar karşısında sergiledikleri tutumlara hayranım. Kimse kusura bakmasın ama bir erkeğin hayatındaki kadın o erkeğin yaşam kalitesini, hayattaki duruşunu da belirliyor. Çünkü annelik iç güdüsüyle birçok duyguyu içlerinde barındırıyorlar.
İşte bu kadınlardan biri de bence Arzum Onan. Mehmet Aslantuğ ile olan 27 yıllık evlilikleri süresince hatta boşandıktan sonra bile hâlâ yanında olmaya devam ediyor. Onların dostluğu artık ömürlük. Çünkü ne zaman olumsuz bir haber çıksa hemen savunmaya geçiyor. Geçenlerde Mehmet Aslantuğ boşanmalarıyla ilgili çarpıcı bir açıklama yaptı. Ayrılığı Arzum Onan’ın istediğini, artık kendisini karı koca gibi hissetmediğini, kendine ait bir evde oturmak istediğini söyledi.
Aslında Arzum, 2-3 yıldır bu hislerdeymiş. Kimseyi üzmemek için naifliğinden bunu bile söylerken zorlanmış. Yani hissettiği duygulardan, yaşadığı o evden uzaklaşması uzun bir zamanını almış. Ruhen aslında çoktan gitmiş. Şu bir gerçek ki bir kadın aşkı bittiğinde ruhunu hiçbir yere sığdıramaz, er ya da geç gider. Kimse tutamaz.
CAHİL CESARETİ
Geçtiğimiz hafta ‘Elle Stil Ödülleri’ sahiplerini buldu. Türkiye'nin en ünlü starlarının bir araya geldiği, şıklık yarışının yaşandığı tören haftaya damgasını vurdu. Böyle titizlikle hazırlanan törene maalesef kendini bilmez biri gölge düşürdü.
Buna cehalet mi dersiniz, vasatlık mı ona siz karar verin… Aralarına karıştığı muhabirlerin içinden sıyrılarak sözde şov yapmaya, ortalığı karıştırmaya çalıştı. Oyuncu Afra Saraçoğlu basına poz verirken rol arkadaşı Ramazan Mert Demir'in gay olup olmadığını sordu. Haberi okuyunca buz kestim.
O kadar art niyetli ve kötülüğün dışa vuruluş şekliydi ki hem Afra Saraçoğlu’nun düştüğü duruma hem orada işini yapmaya çalışan genç meslektaşlarım adına utandım. Ama asıl soru bu kişiyi böyle cesaretlendiren kim? Soruyu sorana muhabir demek gerçekten bu işi hakkıyla yapanlara haksızlık olur. Eminim onlar da bu rezaletten sonra kendi içlerinde bunun muhasebesini yapmış, gerekli önlemleri almış, yanlarından uzaklaştırmışlardır.
AMERİKA’DAN ÖZEL PERUK
Kanal D yeni sezon için atağa kalkmış durumda. Yaz dizisi ‘Dönence’ yakında ekrana gelecek. Çekimleri İzmir Foça’da devam ediyor. Yaz dizilerinin enerjisine oldum olası hep inanırım. Kendi starlarını çıkarır. O yüzden önden söyleyeyim Sümeyye Aydoğan ve Caner Topçu isimlerini şimdiden not alın. Bir diğer iddialı işlerden biri de eylül ayında ekrana gelmesi planlanan Pastel Yapım ile usta senarist Can Sinan’ın kaleme aldığı ‘Dilek Taşı’.
Başrollerinde ‘Kulüp’ dizisinde izleyip çok beğendiğim, son yıllarda oyunculuğuyla yükselişe geçen Salih Bademci var. Bir diğer başrol oyuncusu da Hazal Subaşı. Dönem dizisi olan ‘Dilek Taşı’nın hikayesi oldukça etkileyici.
Yazıp büyüsünü bozmak istemem ama şu kadarını söyleyeyim yeni sezonun iddialı işlerinden biri. Herkesi ekran karşısına kilitleyeceği kesin. Çekimlerin önümüzdeki haftalarda başlayacağı söyleniyor. İki dizinin de şimdiden yolları açık olsun.
LAZ KIZINA TEKLİF YAĞIYOR
‘Camdaki Kız’ın bitmesine son 2 bölüm kaldı. 3 sezondur ekran başına kilitlendiğimiz diziye artık veda vakti. Geçtiğimiz hafta yayınlanan bölümde dizinin son iki haftasına hızlı bir giriş yapan Alya (Laz Kızı) imzasını attı. Alya aslında şarkıcı, kariyerine de bu yönde devam etmek istiyormuş. Dizideki performansı beğenilince şimdiden teklifler gelmeye başlamış bile. Ama devam eder mi bilmem.
Bu arada geçen hafta yayınlanan bölümde arabada dinlediği arabesk bir şarkı vardı. Merak edip baktım. Güllü’nün 1994 yıllında çıkardığı ‘Sabah Olmadan’ şarkısıymış. Diziden sonra internette de en çok tıklanan şarkılar arasında yerini almış. Arabesk müzik dinleyicisi değilim fakat şarkıya bayıldım. Yakında Güllü de Cem Adrian gibi dizilerin vazgeçilmezleri arasına girerse şaşırmam.
BEKLENEN ALBÜM
Gazeteciliğe başladığım ilk yıllarda tanışmıştım İbrahim Erkal’la. Starlığın zirvesindeydi. Ne ego ne kibir, çok mütevazıydı. Çevresi tarafından da çok sevilirdi. İnanılmaz saygılıydı ve kimseyi kırmamaya özen gösterirdi. 2017’de genç yaşta aramızdan ayrıldı. Dostları iki yıldır onun anısına, onun şarkılarını yaşatmak için stüdyoya girdi. ‘Hürmet’ adı verilen albüm Ulus Müzik etiketiyle 3 bölüm olarak hazırlandı.
Merve Dizdar, Nuri Bilge Ceylan’ın ‘Kuru Otlar Üstüne’ filmindeki performansıyla Cannes Film Festivali’nde en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Türk kadının dünyadaki gücüdür bu. Ne kadar gurur duysak, ellerimiz patlayana kadar alkışlasak az kalır. Konuşmasında ödülü ülkemizdeki kadınlara armağan etti. Ben izlerken kendimi tutamadım ağladım.
Kiminle konuşsam aynı duyguyu ve gururu yaşıyor. Bravo Merve, şu zor zamanlarda hepimize yaşattığın mutluluk için. Yüreğine, kalbine gönlüne sağlık.
PANİK YOK
Geçenlerde ‘Masumlar Apartmanı’nın çekildiği diziyle özdeşleşen tarihi binanın dizi bittikten sonra erotik shop olduğu haberleri gündeme bomba gibi düşmüştü. Dizi çekimleri sırasında ben de iki kez gitmiş, binayı ziyaret etmiştim. Beyoğlu Asmalımescit’in en gözde binalarından biri. Bina bu zamana kadar birçok dizi, film ve reklam çekimlerine ev sahipliği yaptı. Ama bu kadar gündeme gelmesi ‘Masumlar Apartmanı’ ile olmuştu. Binanın sahiplerinden Ahmet Kılınç arkadaşım olur.
Bu haberlerden sonra beni aradı. Çıkan haberlere çok üzüldüğünü, doğru olmadığını söyledi. İşin aslını anlattı. Meğer dijital bir kanalda yayınlanıp çok reyting alan bir dizinin ikinci sezon çekimleri için bina tekrar kiralanmış. Bunun dizinin konsepti gereği kullanıldığını anlattı. Yani Masumlar Apartmanı hâlâ bizim bildiğimiz gibi. Bu arada çekimler bitmiş. Yeni sezon için başka bir dizi ile anlaştıklarını ve hazırlıklarının başlamak üzere olduğunu söyledi. Yani içiniz rahat olsun.
KENAN BEĞENİRSE KRAL OLACAK
Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabından uyarlanacak olan ‘Kral Kaybederse’ dizisi için uzun süredir başrol oyuncusu aranıyordu. Teklif ilk Kenan İmirzalıoğlu’na gitmişti. Sonra da Kıvanç Tatlıtuğ’a götürüldü.
Yeni yayın döneminde çekilmesi düşünülen proje tekrar Kenan İmirzalıoğlu’na gitmiş. İlk senaryo beğenilmediği için yeni bir ekip tarafından tekrar yazılmaya başlanmış. Eğer senaryoyu Kenan beğenirse yeni kralın Kenan İmirzalıoğlu olacağı söyleniyor.
Aslında bu yazıyı geçtiğimiz hafta yazacaktım ama araya seçim telaşı girince kaldı. Geçenlerde Sinan Akçıl katıldığı bir programda yine eski sevgililerini anlatıyordu. Ebru Şallı, Hadise aklınıza kim gelirse, adı kiminle anılıyorsa. Sanki eski aşklar olmadan gündeme gelmesi zormuş gibi. Haber olayım da kiminle olursa olsun mantığı. Genelde toplum arasında hep ‘Kadın gibi dedikodu yapma’ derler ya.
Kimse kusura bakmasın ama erkekler kadınlardan daha dedikoducu. İşte örnek Sinan Akçıl. Aşk yaşayıp anlatmadığı kimse kaldı mı? Bunu anlatırken kendiyle gurur mu duyuyor acaba? Sinan’a naçizane tavsiyem, şarkılarına ilham kaynağı olmuş kadınların arkasından dedikodu yapmak yakışmıyor. Kaldı ki bu kadınlar Sinan’ın adını ağzına bile almıyor.
KOMEDİ YAPMALI
Kanal D’nin sevilen dizisi ‘Veda Mektubu’nun oyuncusu Nurgül Yeşilçay‘ın sosyal medyadaki paylaşımlarına bayılıyorum. Sosyal medyayı o kadar güzel, o kadar eğlenceli kullanıyor ki merak edip baktığım ünlüler arasında onu tek geçiyorum. Geçenlerde sette saçlarını ütülerken bir story paylaşmış, görür görmez öğrencilik yıllarım aklıma geldi. Üç kuruş harçlıkla kuaföre gitmeye imkan mı var?
Ütüyle düzeltmek de en kesin çözüm o yıllar. Bunu yapmayan kadın kalmış mıdır, sanmam. Keşke Nurgül Yeşilçay bu eğlenceli videolarını YouTube’da daha uzun versiyonlu olarak yayınlasa. Bu arada Nurgül Yeşilçay’a son yıllarda izlediğim videolardan sonra komediyi daha çok yakıştırıyorum.
ŞEHİRDEN KAÇMAK İSTEYENLERE ÖNERİ
Geçenlerde arkadaşım Funda kahvaltı yaptığı bir yerin videosunu attı. Doğanın içeresinde önünden şelale akan muhteşem bir yer. Önce İstanbul dışında olduğunu düşündüm, meğer Beykoz’da saklı bir cennetmiş. Beykoz Köy Kasaba Et Mangal diye geçiyor. Evime yarım saat mesafesi olduğunu görünce hafta sonunu iple çektim. Dün de kahvaltı için soluğu burada aldım.
Genelde mekân tavsiye etmem. İnanılmaz bir köy kahvaltısı var. Tamamen organik. Peynir Sivas ve Balıkesir’den geliyor, reçeller Hatay’dan. Yumurta ise köyün tavuklarından. Fiyatı da inanılmaz makul. Şehirden kaçmak, biraz kafa dinlemek, oksijen soluyabilmek isteyenler için şahane bir adres. Gitmek isteyenler @beykozetmangal Instagram sayfasından detaylı olarak bakabilir.
Geçenlerde Mustafa Sandal’ın eski eşi şarkıcı Emina Jahovic’i muhabir arkadaşlarımız Akmerkez’den çıkarken çekmiş. Bir süredir adı finans danışmanı Kurt Daniel Suntay ile anılan Emina’ya “Aşk hayatınız nasıl gidiyor. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz?” diye sormuşlar. Son birkaç haftadır zaten aşk yaşadıkları, tatile gittikleri, çocuklarıyla tanıştırdığı tüm gazetelerde çıktı.
Kaldı ki Mustafa Sandal ile boşanma döneminde nafaka yüzünden mahkemelik olan, her fırsatta gördüğü gazetecilere içini döken, mağdur edildiğini söyleyen Jahovic, sorulan soruya inanılmaz sinirlenmiş. Muhabirlere “Ben artık sizin yüzünüzden burada güvenlik ile dolaşacağım” diyerek tepki göstermiş. Haberi okurken inanamadım. Neye sinirlendiğini anlayamadım.
Hakaret yok, taciz yok... Muhabirlerin sorduğu sorunun özeti ise mutlu olup olmadığı. O gün konuşmak, cevap vermek istemeyebilir, bunu da anlarım fakat bu kadar sinir ve tepki cidden tuhaf. Bence Emina’ya sadece alışveriş merkezinin güvenliği yetmez, bunun sokağı, trafiği, konseri de var. Yani muhabirler her yerde görüntüleyebilirler. O yüzden özel güvenlik şart.
RUHUMUZ DARALDI!
Sıkı bir ‘Yargı’ ve ‘Camdaki Kız’ izleyicisiyim. Bölüm kaçırsam sabahına internette yakalarım. ‘Yargı’ dün sezon finali yaptı. ‘Camdaki Kız’ın bitmesine ise birkaç hafta kaldı. Diziye finale yaklaşırken üst üste gelen ölümler damga vurdu. Önce Cana, sonra Feride, geçen bölüm de Gülcihan kaza, intihar ve hastalıktan ölerek diziye veda etti. Başka ölüm olur mu bilmem, naçizane bir eleştiri; bu kadar üst üste öldürmek yerine uzak bir yerlere gönderseniz ya. Ruhumuz daraldı ölümlerden. Gülseren Budayıcıoğlu’nun kitabına göre finalde Hayri de kalbinden bıçaklanarak ölüyor. Umarım bir ölüme daha şahit olmayız. Bu arada Yargı’ya gelince.
Sema Ergenekon en sevdiğim senaristlerden biri. 2 sezonu hepimize soluksuz izletti. Eminim şimdiden 3. sezonun kurgusunu kafasında yapmaya başlamıştır bile. Fakat dizinin sıkı takipçisi olarak ben ve benim gibi dizi fanatiklerinin 3. sezondan beklentisi mümkünse her olayın Ceylin ve Ilgaz’ın başına gelmemesi, 2 sezondur aşkın yanından geçmeyen Eren Komiser’in bir an önce aşkı bulması, yeni cinayetler ve yeni karakterlerle heyecanımızın daha da artması. Eminim 3. sezonda da Sema’nın ‘Katil kim?’ sorusuna cevap aramakla geçecek pazar günlerimiz. Dün geceden sonra heyecanla ben de 3. sezonu şimdiden bekliyorum.
OLMADI SELEN
Gün geçmiyor ki Selen Görgüzel’den yeni bir açıklama gelmesin. Nedir bu medyada haber olma, beni konuşsunlar, herkes benden bahsetsin durumu çözebilmiş değilim. Boşandığından beri de dilinde Hamdi Alkan. Eeee madem bu kadar konuşacaktın niye boşandın diye insan sormadan da edemiyor. Hem Hamdi Alkan’sız anılmak istiyor, hem de birçok söyleminde baş köşeye eski eşini oturtuyor. Selen keşke yaptığı tuhaf, garip açıklamalar yerine biraz işiyle, sahnesiyle gündeme gelse. Yeni de bir şarkı yaptı.
Burcu Güneş sesini çok beğendiğim ama yıllardır hak ettiği yerde olmadığını düşündüğüm popçulardan biridir. Geçenlerde katıldığı bir programda özel hayatıyla ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı. Üvey anne ile büyüdüğünü, öz annesini 18 yaşına kadar göremediğini anlattı. Kim bilir içinde ne yaralar saklı. Kabuk bağlayan, zaman zaman da film şeridi gibi önünden geçen.
Yaşadıklarını anlatırken bile hala onun ruhunda yara açanlara karşı kırmamak, onları üzmemek için inanılmaz hassas ve naifti. Sözcüklerini bile özenle seçti. Ama yıllardır içinden atamadığı mutsuzluğu her sözcüğünden belliydi. İçine dönmeden, yaşadıklarıyla yüzleşmeden, geçmeyecek gibi. Konuş Burcu, biliyorum ki konuştukça rahatlayacaksın, rahatladıkça kendinle daha da çok barışacaksın.
Omuzlarındaki o ağır yükleri atıp gerçek Burcu’yla kucaklaşacaksın. İnan bana bunu yaptığında hem kariyer olarak hem de ruhsal olarak hafifleyeceksin. Bunu da ancak konuşarak yapabilirsin.
KENDİ SEÇİMLERİ
Son bir haftanın magazin gündeminin ilk sırasında Neslihan Atagül ve Kadir Doğulu var. Geçtiğimiz hafta Kadir Doğulu’nun Çeşme’de iki kadınla olan samimi görüntüleri herkesin dilinde. Çift için yapılmayan yorum, söylenmeyen şey kalmadı.
Neslihan’ın Kadir Doğulu’dan boşanması için herkes el ele vermiş, Kadir’in ne dervişliğini bıraktılar ne filozofluğunu. Ellerinde olsa boşanma kararı almadığı için Neslihan’ı bir kaşık suda boğacaklar. Neslihan’ın bu durum umurunda değil. İnanmak istediği sadece eşi. Ve ona inanıyor. Çünkü kocasına çok aşık. Sadece görmek istediğini görüyor. Bu durumda Kadir’e olan kızgınlığımızı, Neslihan’a yapıldığını düşündüğümüz hatayı içselleştirip onları eleştirmek yerine artık bu duruma saygı duyup susmak gerek.
İşte önümüzde Ebru Şallı örneği. Gördüğü şiddet sonrasında kendisine destek olanları yalanlamadı mı? Evini ayırdı sonra barışıp Paris’te dudak dudağa poz vermedi mi? Bazıları doğrularıyla, yanlışlarıyla, hatalarıyla sever ve kabul eder. Ta ki sevgileri aşkları bitene kadar. Demek ki ikisinde de aşk hâlâ baki. O zaman zorlamaya, bu çiftleri mutlu dünyalarında rahatsız etmeye gerek yok. Herkes yaşamak istediği hayatı istediği, kabul ettiği şekilde yaşar. Bize de sadece mutluluklar dileyip, yaşayacakları yeni krizlere kadar susmak düşer.
BENDEN SÖYLEMESİ
Nisan başından beri Harbiye Açıkhava’da Tan, Teoman, Gripin, Rubato-Mehmet Erdem, Yalın, Göksel gibi birçok sanatçı deprem bölgesindeki kız çocuklarının eğitimine destek olmak için sahneye çıktı. Ve hepsi konser gelirlerini eğitim için bağışladılar. Bu konser serisi Dilek İmamoğlu’nun başında olduğu ‘Büyüt Hayallerini’ projesi için yapılmış. Her konser sonrası gelen bültenlerde ‘Deprem bölgesindeki kız çocuklarının eğitimi için’ yazması dikkatimi çekti. Niye sadece kız çocukları diye sorgulamadan da edemedim. Ve açıkçası bu durumdan rahatsız da olmadım dersem yalan olur. Eğitimin kızı-erkeği mi olur? Kaldı ki ülkenin en büyük kanayan yarası kadına yönelik şiddet. En çok eğitilmesi gerekenler de erkekler. Organizasyonu yapan hiç kimsenin iyi niyetinden şüphem yok. Fakat ‘Sadece kız çocukları’ demek yerine ‘Tüm çocuklar’ desek daha doğru olmaz mıydı? Umarım yaşanan deprem felaketinden sonra bu ayrımcılık ortadan kalkar ve eğitimdeki eşitlik kızı-erkeği olmadan herkesi kapsar.
EFSANE GELİYOR!
25 yıldır dünyayı dolaşan, Guinness Rekorlar kitabına tüm zamanların en iyi performansına sahip müzikali olarak adını yazdıran Victor Hugo’nun ölümsüz eseri ‘Notre Dame’ın Kamburu’, Türkiye’ye ilk kez 2014 yılında Zorlu tarafından getirilmişti. Geldiğinde iki kez izleme şansım oldu. Müzikale talep de yoğundu. Yıllar içinde hem Türkiye’de hem de gittiğim yurtdışı seyahatlerinde fırsat buldukça birçok müzikal izledim.
Fakat doğruyu söylemek gerekirse izlediklerimin içinde en çok etkilendiğim ve izlerken tüm duygusunu iliklerime kadar hissettiğim ‘Notre Dame’ın Kamburu’ oldu. Hatta ilk kez Paris’e müzikalden sonra gitmiş, soluğu Notre Dame Katedrali’nde almıştım. Gezerken de kulaklığımdan müzikaldeki ‘Belle, Tu vas me détruire’yu dinlemiştim. Ve şimdi 9 yıl aradan sonra ‘Notre Dame’ın Kamburu’ tekrar Türkiye’de. 5-21 Mayıs tarihleri arasında Zorlu PSM’de olacak. Eğer kaçıranlar, gidemeyenler varsa mutlaka gidin derim. Her sahnesini gözünüzü kırpmadan izleyeceğinize eminim.
GENÇLER PEŞİNDE
Bülent Ersoy’a son dönemde genç şarkıcılardan rağbet büyük. Ersoy şu sıralar Tan ve Cem Adrian’ın şarkılarını yorumlamak için stüdyoya girmek üzere. Bayram için Almanya’ya giden Bülent Ersoy’a bir düet teklifi de uçakta karşılaştığı Z kuşağının son dönem en beğenilen ismi Burak Bulut ve Kurtuluş Kuş’’tan gelmiş. Diva ile uçakta fotoğraf çektirip birlikte düet yapmayı teklif etmişler. Eğer birlikte düet yaparlarsa eminim çok ses getirir. Ama duyduğuma göre Bülent Ersoy, önce şarkıyı dinleyip sonra kararını verecekmiş. Eee hadi hayırlısı.
SILA BİRİNCİ
Nerede o eski bayramlar, nerede o sahnedeki şıklık yarışı. Önceden bayram, yılbaşı dendiğinde sahne için aylar öncesi hazırlıklar başlardı. Ama şimdilerde pek öyle değil. Yine de özenen yok mu? Tabii var. Bu bayram sahnenin en şık kadını kimdi diye magazinci arkadaşlarıma sordum. Bayramın en şık 5 kadınını belirledik. İşte liste:
Son birkaç gündür Erkan Erten’in 90’lı yıllardan bugüne yaptığı araştırmalar sonunda kaleme aldığı ‘Agartha Tünelleri’ kitabını okuyorum. Tarihi yerlerin mistik ve esrarengiz hikayeleri oldum olası hep ilgimi çekmiştir.
Kitapta Kız Kulesi’nin sırları, İstanbul’un Meryem Ana’nın şehri olduğuna dair bulgular ve altındaki tünellerden tarihi mekanlara geçişler anlatılıyor. Yaşanmış hikayelerin üzerine ana karakterlerin kurgulandığı hikayeler romanda yer almış. Oldukça çarpıcı. Kitabı aldığım hafta Beyoğlu İstiklal Caddesi’nin altında Osmanlı döneminden kalma Rumeli Han’ın restorasyon çalışmaları sırasında yeni bir tünel daha ortaya çıktı. Tesadüf mü dersiniz, tevafuk mu bilmiyorum.
Ama ‘Agartha Tünelleri’ kitabını da okuyunca İstanbul’un altında bulunan o gizli kapılara açılan tünelleri ve hikayeleri daha çok merak ediyorum. Bu gizli dünyalara açılan kapıları siz de merak ediyorsanız, mutlaka bu kitabı okumalısınız. Hatta duyduğum kadarıyla dijital platformda yaptığı işlerle son dönemde çok konuşulan bir yapımcı kitap ile ilgili görüşmelere başlamış. Bekleyelim görelim.
ECE’NİN GÖZYAŞLARI
Ece Seçkin pandemi sonrası aşılardan sonra başlayan kaşıntı, morarma, şişme ve kızarıklıklar yüzünden 2 yıldır tedavi görüyor. Sayısız kez hastanelik olan Ece, resmen ölümden dönmüş. Birkaç ay sonra tedavi için Amerika’ya geçecek. Geçenlerde Ece ile telefonlaştık.
Haber Posta’da çıkınca tüm sosyal medya hesaplarının adeta kilitlendiğini söyledi. Yüzlerce mesaj almış. Ece “Herkes fotoğraflarını gönderiyor ve herkesteki reaksiyon aynı. İnanamıyorum şu anda” dedi ve ağlayarak o süreci tekrar anlattı. Ece “Bu yaşadıklarımı kimseye anlatamadım. Doktorlar çok tepki gösterdi. Sen toplumu yönlendiriyorsun dediler.
O yüzden hep sustum. İlk kez cesaret buldum ve anlattım. Umarım benimle aynı şeyleri yaşayanlar bir an önce şifa bulur” dedi. Umarım bir an önce Ece de eski sağlığına kavuşur.
RAMAZAN İSRAFI