Pedofili son yıllarda kanayan en büyük yaramız. Keşke elimde gizli bir güç olsa da tüm çocukları bu sapıklardan koruyup saklayabilsem. Maalesef çocuk fotoğraflarından bile tahrik olan binlerce sapıkla iç içe yaşıyoruz. Sosyal medyada çocuklarının iç çamaşırlı, bikinili pozlarını paylaşan anne babaları gördükçe sinirden deliriyorum. Kimse kusura bakmasın kendi fotoğraflarınızı istediğiniz gibi teşhir edebilirsiniz ama savunmasız kendi kararlarını kendi veremeyen çocuklarınızı teşhir edemezsiniz. Keşke sosyal medya bunun için önlem alsa da iç çamaşırlı, bikinili çocuk fotoğraflarını anında yayından kaldırsa.
Bunca sapığın kirli zihniyetinden çocuklarımızı uzak tutsa. Geçenlerde ünlü bir oyuncumuzun piknikte kızıyla çektirdiği fotoğrafa denk geldim. Kendimi mesaj atmamak için zor tuttum. Takipçileri de benim gibi düşünmüş olmalı ki özellikle birçok kadın fotoğrafı silmesi için adeta yalvarmış. Kısa bir süre sonra hesabına tekrar baktığımda fotoğrafı sildiğini görüp rahatladım. Çocukların da bizlerin olduğu gibi bir mahremiyeti olduğunu ve bunu kirli zihniyetlerden koruyup saklamanın da bizim sorumluluğumuz olduğunu unutmamak gerek.
TEKLİF ÇOK AMA...
Türkiye’nin en stil sahibi kadınları kim deseler; tartışmasız Nebahat Çehre ve Ajda Pekkan’dır derim. Yıllara meydan okuyan güzellikleri ve stilleriyle adeta genç kızlara taş çıkartıyorlar. Hele bitmek bilmeyen enerjileri ayakta alkışlanır. Ajda Pekkan pandeminin bitmesiyle sahnelerin tozunu attırıyor. Nebahat Çehre’ye gelince; içine sinen bir iş olmadığı için birçok teklifi geri çeviriyor.
Hatta 5 sezondur ekranlarda olan ‘Yasak Elma’ dizisinden çok teklif almış ama ikna edilememiş. Geçenlerde kendisini Nişantaşı’nda alışveriş yaparken gören muhabirlere Kanal D’nin reyting rekortmeni dizisi Yargı’yı çok beğendiğini, kaçırmadan izlediğini söylemiş. Bunları duyunca içimden “Keşke bir sürpriz yapsa, Yargı’da oynasa” diye geçirmedim dersem yalan olur. Eminim Nebahat Çehre’yi ekranda görmeyi özleyen binlerce hayranı vardır. Buradan dizinin senaristi sevgili Sema Ergenekon’a duyurayım istedim.
HASTA ÇOCUĞA 2 MİLYON TL
Harbiye kapılarını 6 Mayıs’ta Nazım’ın Şarkıları-Zuhal Olcay konseriyle açtı. En sevdiğim şairlerden biridir Nazım Hikmet. Hele onun eserlerini Zuhal Olcay’dan dinlemek şahaneydi. Konser sırasında Yıldız Tilbe’nin yakın bir dostuyla karşılaştım. Yıldız’ın sokak köpekleriyle ilgili ‘Zehirli et verin gebersinler’ sözlerinden sonra kendisine yazdığım yazıyı çok ağır bulduğunu, sokak köpeğinin saldırdığı küçük kız çocuğunun ölümünden sonra üzüntüsünden duygularını yanlış ifade ettiğini söyledi. Hatta ‘Sende Yıldız’ın ne kadar çok hayvan sevdiğini bilirsin’ diyerek bana sitem etti.
Evinde birçok kediye baktığını, yaralı sokak hayvanlarının veteriner masraflarını cebinden karşıladığını biliyorum. Benim Yıldız’a sitemim sosyal medyada kendisini takip eden 4 milyon takipçisini galeyana getirmesiydi. Kaldı ki masum hayvanlara bile zarar veren binlerce ruh hastasının olmasıydı. Söz döndü dolaştı ve bombayı patlattı. Yıldız Tilbe’nin geçenlerde bir kız çocuğunun 2 milyonu bulan ameliyat masrafını gözünü kırpmadan ödediğini söyledi. Duyunca şaşırdım mı? Hayır. Yıldız Tilbe bu yapar mı yapar. Gece yarısı cami çıkışı yaşlılara para dağıttığını duymuştum. Ne kadar duygularını yanlış ifade edip hayvanseverleri üzse de böyle de güzel bir kalbi var işte.
BU KİTAP KAÇMAZ
Posta gazetesinde yaptığı röportajlarla büyük ses getiren gazeteci dostum Alev Gürsoy Cimin’in ilk kitabı ‘Ben Daha Yaşamadım’ bugün raflarda yerini aldı. Alev oldukça heyecanlı. Pandemi döneminde yazdığı kitabın hikayesini dost kontenjanından az çok biliyorum. Yaptığı her röportajı keyifle okuduğum Alev’in ilk kitabını da okumak için sabırsızlanıyorum.