Tamer Heper

18 Şubat 2025, Salı 07:00

Bağlı kredi nedir?

Banka kredisi kullanıp bir daire almıştım ancak şimdi daire aldığım müteahhit ile ihtilaf çıktı. Duydum ki bu gibi ihtilaflarda banka da sorumluymuş. Bendeki bu ihtilafta bankanın sorumluluğu var mı? S.D. 

Bankalardan krediler muhtelif ad altında kullanılır. Bunlardan biri ihtiyaç kredisi diğeri mesken kredisi olduğu gibi biri de bağlı kredidir. Bir kredi kullanıldığında bu kredi ne için alındı ise o amaçla kullanılır. Mesken kredisi alındığında, kredi kullanan aldığı krediyi seçerek aldığı bir meskenin bedelini ödemek için kullanır. Ancak bazı hallerde müteahhit bankalarla anlaşarak, kendi inşaatı için kredi kullanılması imkanını sağlar. Vatandaş da aldığı krediyi bu müteahhidin inşaatında daire almak için kullanır.

Böyle bir kredi sözleşmesinde de ....ada ...parsel.....no’lu dairenin alımı için bu kredi verilmiştir anlamında cümleler vardır. İşte böyle bir anlaşmalı daire alınıp, kredi sözleşmesine de alınacak dairenin vasıfları yazılmış ise buna ‘bağlı kredi’ denilir ve satın alınan dairede bir problem yaşanacak ise bu halde banka da sorumluluk altına girer. Bu nedenle de bankalardan bağlı kredi kullanmak çok kolay değildir. Tabii ki dikkat edilecek husus anlattığım gibi her mesken kredisi bir bağlı kredi değildir. Çoğunlukla bu husus yanlış anlaşılır ve mesken kredisi alındığında çıkan ihtilafta bankalar da hasım gösterilir ama kredi sözleşmesinin incelemesinin sonucu bunun bağlı kredi olmadığı anlaşıldığında mahkeme masrafı davacının üstüne kalır. Bu nedenle bağlı kredinin varlığının tespiti önemlidir. Kredi sözleşmesinde kesinlikle alınacak dairenin tüm vasıflarının yazılmış olması şarttır.

17 Şubat 2025, Pazartesi 07:00

Hakimin takdir yetkisi var

Eşimle boşanmak üzereyiz. Halen mahkemeliyiz. İki çocuğumuz var. Eşim birini benim, diğerini kendisinin alması konusunda teklif getiriyor. Bu durumda anlaşırsak mahkeme bunu kabul eder mi? T.B. 

Hukuki olarak genellikle kabul edilen husus, bir ihtilafta taraflar anlaşırsa mahkeme bu anlaşmaya, kanunlara aykırı olmadıkça uyar. Ancak aile mahkemelerinde durum farklıdır. Aile mahkemelerinde hakimin geniş takdir hakkı vardır. Boşanmak için başvuran eşler aralarında bazı hususlarda anlaşmış olabilirler, ancak bu anlaşma hukuki, ahlaki ve sosyal açılardan hakim tarafından değerlendirilir ve neticede anlaşma şartlarına farklı bir karar verilebilir. Dolayısıyla: Aile içinde iki çocuk varsa bunların yaşları, cinsiyetleri, eğitim durumları, psikolojileri hep birlikte değerlendirilerek hakim tarafından anlaşma dışında farklı bir karar verilebilir.

Çocukların birlikte yetişmemesi, iki çocuğun birbirinden ayrılması, belki de eğitim durumları, çocuklar için yarar sağlamayacak ise hakim bir çocuğun anneye bir çocuğun babaya teslimine karar vermeyebilir. Ailenin durumuna bakarak öncelikle çocukların yararı gözetilir ve ona göre karar verilir. Belki çocukların maddi ve psikolojik yönden yararına olacağı kanaati ile ikisini de annenin velayetine verir ve babaya nafaka ödemeye hükmeder. Yine durumun gerektirdiği şartları gözönüne alarak ikisini de babanın velayetine verebilir. Dolayısıyla anlaşma şartları yerine getirilir anlamında bir yanıtı size.

16 Şubat 2025, Pazar 07:00

Anlaşmak mümkün

2020’de kiralık eve taşındım. Kira sözleşmesi ile birlikte bir de tahliye taahhüdü imzaladım. Şimdi ev sahibi evi yurtdışında yaşayan oğluna devretmiş, oğlu da beni icraya vermiş. Ben de imzamı inkar ettim, bu durumda yurtdışında olan ev sahibinin vekili ile anlaşabilir miyim? Kendi isteğimle evi terk edebilir miyim? 300 dolar depozitomuz var, bunun durumu ne olur? Anahtarı teslim edeceğim muhatap bulamazsam ne yapmam gerekecek? O.K.

* * * * *

Okuyucumun soruları daha çok ve detaylı, ben seçtiğim bu soruları yanıtlarsam diğerleri de açıklık kazanacak. Birinci husus tahliye taahhütnamesi verildiğinde taahhütnamede belirtilen tarih geldiğinde bu taahhütname tahliye talepli olarak icra takibine konu yapılabilir, ancak böyle bir takipte taahhütnamenin hukuki olarak incelenmesinde yarar vardır çünkü şekil şartlarından biri eksik ise o taahhütname geçersizdir. Geçersizlik nedenlerinden en çok karşılaştığımız da kira sözleşmesi ile aynı tarihi taşıyan taahhütnamelerdir. Böyle bir taahhütname geçersizdir. Hatta daha detay verirsem, kira sözleşmesinden bir-iki gün sonra olup olmadığına bakılmaz da kiralanan yerin kiracıya fiilen tesliminden sonraki bir tarihi taşıyıp taşımadığına bakılır. Şayet kira sözleşmesi tarihinden sonra olup da kiralananın fiilen tesliminden önceki tarihi taşıyorsa tahliye taahhüdü yine geçersizdir. İşte bu ve benzeri nedenlerle önce tahliye taahhüdünün geçerliliğinin tespiti şarttır. Sonra, devrede bir avukat var ise vekaletnamesindeki yetkiler çerçevesinde malik yerine avukatı ile anlaşmak mümkündür. Sonra, ‘evi terk edebilir miyim?’ diye bir soru var, zaten evi terk etmeniz kiralayan tarafından isteniliyor, bu durumda elbette evi boşaltabilirsiniz. Bu halde dava sonuçsuz kalacaktır. Sonra, şayet kira borcunuz yok ve evde de mutad yıpranma dışında bir tahribat yok ise verdiğiniz teminatın iadesini istemeye hakkınız olacak ve neticede anahtarı teslim edecek birini bulamadığınız hallerde anahtar notere tevdi edilecektir, bu tevdi geçerli olacaktır.

15 Şubat 2025, Cumartesi 07:00

Tüketici hakları söz konusu değil

Bir mağazamız için toptancı firmadan ürün aldık ama ayıplı çıktı. Bunun iadesi için anlaşamadık. Konu tüketici mahkemesi ile ilgili olabilir mi? Tüketici haklarımızı kullanabilir miyiz? Y.L.

* * * * *

Okuyucum bir mağaza sahibi veya yetkilisi. Yani ticari amaçla bir alışveriş yapmış ve aldığı ürün ayıplı. Bu halde durumları ne? Sorusu tüketici haklarını kullanıp kullanmayacağı olduğuna göre tüketici ile ilgili bazı bilgileri aktarmamda yarar var. Tüketici kanununun amacı şöyle açıklanmıştır: “Kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak...” Dikkat edilirse tarifte hep korunması amaçlanan tüketici. Peki tüketici kim? Tüketici: “Ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişi.” Peki bu kanun hangi ihtilafları içerir? “Bu kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar .”

* * * * *

Peki okuyucumun aktardığı olayda soruyu soran taraf ticari amaçla toptan ürün almış, ürün ayıplı çıkmış. Şimdi bu alışveriş yukarıda açıklanan tariflere uyuyor mu? Hayır uymuyor. Çünkü aktarılan bilgide yapılan alışveriş ticari. Ticari alışverişlerde ticaret ile ilgili hususlar devreye girer. Oysa tüketici mevzuatında tüketici mahkemelerinin devreye girmesi için tarafın yukarıda tarifi verilen tüketici vatandaş olmalı. Ticari veya mesleki amaçlarla hareket edildiğinde tüketici mevzuatına tabi olmadığı yani neticeten ticari amaçla hareket edilmiş olmamalı. Oysa anlatılan olay tamamen ticari bir alışveriş. Yani tüketici mevzuatı dışında.

14 Şubat 2025, Cuma 07:00

Bu bir satış mı?

Babama borç verdim ama geri ödeyemedi. Buna karşılık bana arsasının mülkiyetini devretti. Babam üç evlilik yapmış biri ki bu evlilikten çocukları var. Babamın vefatında bu arazi çocukları ile aramda ihtilaf konusu olur mu? O.O.

* * * * *

Önce okuyucuma bu konuda genel bir bilgi aktarayım. Sonra onun meselesine bakarız. Bir kimse hayatta iken malvarlığından dilediği gibi tasarruf edebilir. Mirasçıları bu tasarrufu kısıtlayamaz. Ancak vefatında bağışladığı mallar bulunduğu takdirde kanuni mirasçıları kendilerine ait saklı payı talep edebilir hale gelir. Şayet kayıtlarda satış göstermiş de buna karşın bağış yapıldı ise bu halde de kanuni mirasçılar kanuni miras haklarını talep edebilir hale gelirler.

* * * * *

Şimdi, okuyucum babasına para verdiğini ama geri alamadığını söylediğine ve alamadığı para karşılığı bir arsa aldığını söylediğine göre bu bir alışveriş mahiyeti kazanmadı mı? Gayrimenkulün devrinde tapu kayıtlarında devrin ne maksatla yapıldığı kayıt altına alındı bilemiyorum ama satış sureti ile devir kaydı var ise bu bir alışveriş olarak kabul edilebileceği için bir problem yaşatmayabileceği kanısındayım. Ancak bu bir tahmin zira bu ilişki değişik tarzlarda gelişmiş olabilir. Dolayısı ile her farklı işlem sonucu değiştirebilir. Benim açıklamam, bana aktarılan bilgi çerçevesinde bir görüştür, neticesi kesin bir değerlendirme değildir.

13 Şubat 2025, Perşembe 07:00

Dava konusu yapılabilir

Binamızda ortak giderler arsa payına göre bölüştürülüyor ancak kat maliklerinin beşte dördü kadarı eşit bölünmesine taraftar. Dolayısıyla yönetim planını değiştirme gayreti içindeler. Buna karşı itirazım olabilir mi? B.Ş.

* * * * *

Bizim kanunumuzda ortak giderlerin bölüştürülmesinde kabul edilen paylaştırma esası zaman zaman yazdığım gibi, kapıcı, kaloriferci, bahçıvan ve bekçi eşit, diğerleri arsa payı oranındadır. Yani adil olarak görülen bölüştürme arsa payı oranıdır. Ancak bu kural amir hüküm olmadığı için, yönetim planlarında farklı bir paylaşım esası kabul edilirse bu da geçerli olur. Tabii ki dikkat çekmem gereken husus şudur: Farklı bir sistemin getirilmesi, adil paylaşımı sağlamak için olmalıdır. Bunun en yaygın örneği giriş kat malikinin asansör giderinden muaf tutulmasıdır. Bu gibi paylaşımın dışında adil olmayan bir paylaşım elbette kabul edilemez.

* * * * *

Okuyucumun binasındaki durumu bilmiyorum, ancak tüm ortak giderin eşit paylaşımının tam anlamı ile adil olabileceği ihtimalinin de düşük olduğunu tahmin ediyorum. Yönetim planı değişikliğinin kabul edildiği toplantıda okuyucumun ve belki de okuyucum gibi düşünen başka kat maliklerinin muhalif kalması ve beşte dört oyla bile geçse sonrasında alınan kararın iptalini dava etme imkanı olacaktır. Böyle bir davada sadece nisaba bakmak değil kararın adil olup olmadığına bakmak da mümkün olacaktır.

12 Şubat 2025, Çarşamba 07:00

Bu da mı spor?

Bugüne kadar tam 45 senedir ben okuyucularımın sorusuna yanıt veriyorum. Bugün ben bir soru soracağım. Sporcu nasıl olur? Sporcunun vasıfları nedir? Bunun bir tek yanıtı yok, genellikle iyi bir sporcunun kendisini bedensel ve ruhsal olarak geliştirmiş, disiplinli çalışan, sağlığını koruyan ve çevresine de bu gözle bakıp bu kuralları çevresi için de uygulamayı bilen sağlıklı kişiyi çağrıştırır. Öyle değil mi? Şimdi pazartesi günkü gazetemizdeki bir haberi aktarıyorum: “İrlandalı tüy sıklet John Cooney (28) geçen hafta Nathan Howells ile maçı sırasında fenalaştı. Maçın dokuzuncu raundunda yere yığılan Cooney’in beyin kanaması geçirdiği belirlendi. Hastanede ameliyata alındı ancak önceki gün öldüğü açıklandı.” Yukarıda bir insanın ölümünden söz ettim, daha 28 yaşında. Peki buna neden olan kişi ceza alacak mı? Hayır, almayacak. Peki bu bir suç değil mi? Yok değil, sporda bu suç değil. Bu tezi savununlar, sporda zarara uğrayanların buna razı olduğu iddiasında. Peki biri intihar etmek istese ve bunu karşısındaki birine yaptırsa suç değil mi? Kesinlikle suç. Peki bu sporcu öldürüldü, nasıl suç olmadı? Evet suç olmadı çünkü yaptıkları spordu. İşte ben zaman zaman karşısındakini bayıltana kadar hatta bazen öldürene kadar dövmenin spor olmadığını söyledim, nedeni işte buydu. Sporcu kendisini bedensel ve ruhsal olarak geliştirmiş, sağlıklı, çevreye ve insana ve rakibine saygı duyan kimsedir, bile bile öldüren değil. Bu örnek de tek değildir. Muhammet Ali bile senelerce beyin hasarı nedeni ile titreye titreye öldü. Sorsaydık acaba değer miydi? İşte bunu soruyorum, horoz dövüşü bile yasak, insan dövüşü ise serbest. Şimdi bu spor ve sporcunun tarifine uyuyor mu?

11 Şubat 2025, Salı 07:00

Doktor raporu şart mı?

Bir vasiyetname yapacağım. Yaşım 70’in üzerinde. Bu halde doktor raporu almam şart mı? Z.C.

Belli yaşın üzerindekilerin hukuki işlem yapması için hemen doktor raporu şartını ileri sürmeleri benim onuruma dokunuyor. Yani 70 yaşını aşmış biri her durumda akıl hastası mı? Nedense bu fikir adeta hukuk kuralıymış gibi toplumun kafasına yerleşmiş. Hayır bu yaşta biri hiçbir iş yaparken akıl sağlığı raporu almak mecburiyetinde değil. Ancak okuyucumun sorduğu hususta yerleşmiş bir durum da var ki ona da değinmeden geçemeyeceğim. Bizim vasiyetname yapımında tavsiyemiz, vasiyetnamenin noterde yapılması şeklinde. Bu geçerlik şartı değil ama vasiyetname bazı şekil şartlarına bağlı olduğu için sonradan geçersizliği ileri sürülmesin diye şekil şartları tam olsun istiyoruz ve bu nedenle noteri tavsiye ediyoruz. Bu iş için notere başvurulduğunda da noter doktor raporu getirmeden sizin vasiyetnamenizi yapmıyor. Peki bu yasa şartı mı ki noter mutlaka rapor istiyor? Hayır rapor alınması yasa şartı değil. Bu husus şuradan geliyor: Doktor raporu alınmadan vasiyetname yapıldığında vefattan sonra mirasçılar arasında bir ihtilaf baş gösterebiliyor. Bir kısım ölenin yakını, miras bırakanın vasiyetname yapıldığında akıl sağlığının yerinde olmadığını, dolayısı ile vasiyetnamenin geçersizliğini iddia ediyor. İşte bu ihtilafı bertaraf etmek için doktor raporu alıp vasiyetnameye eklemek ihtilafı önlemek açısından yararlı ama doktor raporu vasiyetname yapım şartı olmadığı gibi yokluğu da geçersizlik nedeni değil. Vasiyetnameler noterde yapılabildiği gibi düz beyaz kağıda yazılıp uygun yerlerde de saklanabilir ama şekil şartlarını taşıması gerekir. Örneğin tamamının el yazısı ile yazılması, tarih atılması, imzalanması şarttır ve ekinde sağlık raporunun bulunması aranmaz.

Netice olarak şunu özetleyeyim: Yaşınız ne olursa olsun doktor raporu aranacak durumlar, açıkça akıl sağlığından yoksunluk bariz biçimde görülüyor ise o hukuki işlem yapılmayabilir, doktor raporu istenir. Bunun dışında yaş sınırı diye bir husus yoktur AMA, ölümden sonra ihtilafları önlemek için doktor raporu alınmasında da yarar vardır ama mecburiyet yoktur.