Tamer Heper

25 Mart 2025, Salı 07:00

Dava tarihindeki değer geçerli

Eşler 2020 yılında evleniyor ve çiftlerden biri 2021’de boşanma davası açıyor. Bu arada davalı konumunda olan eş adına bir daire alınıyor. Ancak doğal olarak süreç içinde bu daire değer kazanacak. Boşanma kararı alındığı tarihte dairenin değeri satın alındığı rakam mıdır, boşanma kararı verilen tarihteki rakam mıdır? H.T. 

Okuyucularıma sorunun konusu olan ‘Edinilmiş mallara katılma rejimi’ hakkında çok detaylı bilgi vermedim. Bunun iki nedeni var, birincisi bu konuda çok soru almıyorum. İkincisi konu çok karmaşık Bu nedenle açılmış davalar bile yıllarca sürüyor çünkü içinden çıkılması kolay değil. Düşünün ki bazı mallar paylaşıma tabi olabildiği gibi bazıları paylaşıma tabi değil. Mesela miras paylaşıma tabi değil. Peki miras kalan paraya cebinden para ekleyerek daire alırsan bunun ne kadarı paylaşıma tabi olacak? Çünkü daire değer kazandı. Veya eşlerden biri adına daire aldın ama parasının tamamını daireye sahip olan eş vermedi, öteki eşin de katkısı oldu, ne kadarını ayıracaksın? Bunların yasada tarifi var, yok değil ama ayırımını yapmak çok zor. Bu nedenle edinilmiş mallara katılma rejiminin içinden çıkmak kolay değil, bayağı zaman istiyor. Okuyucumun sorusu da bunlardan biri. Boşanma davası görülüyor, eşin sahip olduğu daireyi hangi tarihteki değeri üzerinden değerlendireceksin? Neyse ki bunun yanıtı yasada var ve yukarıda sorduğum sorulara göre yanıtı nisbeten daha kolay: “Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde mal rejimi, dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.” Demek ki okuyucumun sorusundaki gayrimenkulün değeri dava tarihi itibarıyla gözönüne alınacaktır.

24 Mart 2025, Pazartesi 07:00

Gidip doğruyu söyleyeceksiniz

Bir dava nedeni ile tanık olarak mahkemeye çağırıldım. Yaklaşık on gün sonra mahkemeye gitmem gerekir mi? Tanıklık yapmak istemiyorum, zira tanıklık yapacağım iki taraf da tanıdığım. Birini olsun kırmak istemiyorum. Gitmezsem ne olur? N.L. 

Doğrusu kısaca söyleyebileceğim tanıklık konusundaki husus şudur: Tanık olarak davetiye ile çağrıldığınızda tanıklığa gideceksiniz. Mahkemece tanık olarak çağrıldığında o kişi hukuk mahkemesi de olsa ceza mahkemesi de olsa gidip tanıklık yapacaktır, gitmediği takdirde zabıta kanalı ile tanıklığa götürülmesi sağlanır. Bu halde de bir şekilde gitmediği hallerde para cezası ve hatta disiplin hapis cezaları devreye girer. Ancak bazı hallerde tanıklıktan çekilme hakkı sağlanmıştır. Bunlar hukuk davaları ile ceza davalarında ayrı ayrı sayılmış ise de genel olarak şu kimseler tanıklık yapmayacaklarını açıklayabilir ve tanıklık yapmaz. O kimseler şunlardır. İki taraftan birinin nişanlısı, evlilik ortadan kalkmış olsa bile iki taraftan birinin eşi, kendisi veya eşinin alt soy veya üst soyu, taraflardan biri ile arasında evlilik bağı bulunanlar, üçüncü derece de dahil olmak üzere kan veya kendisini oluşturan evlilik bağı ortadan kalkmış olsa dahi hısımları, koruyucu aile ve onların çocukları ile koruma altına alınan çocuk. Ceza davalarında da tanıklıktan çekilme bu ve benzerleri için geçerli olup ceza mahkemelerinde bir fark vardır orada şu ifade mevcuttur. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar. 

Bu durum tanıklık yapacak kimseye hakım tarafından hatırlatılır. Bu sayılanlar dışında tanıklık yapmak mecburidir. Ayrıca tanıklık yaparken de hatır için yalan veya yanlış bilgi verilmemeli, bilinen doğrular anlatılmalıdır. Bazı fiili durumlarda tanık bilmediği durumlar hakkında korku içinde “bilmiyorum” diyemez ama yanlış bilgiler verir ki bu büyük hatadır. Tanık bildiğini söyler, bilmediği hallerde bilmediğini söylemekten çekinmemelidir. Neticede okuyucum için bu durumlardan biri yoksa mahkemesine gidecek ve doğruları söyleyecektir.

23 Mart 2025, Pazar 07:00

Bölge Adliye Mahkemesine başvuru

2023 tarihinde açılmış bir davada taraf oldum ve dava 2025 yılında tamamlandı. Henüz karar bana tebliğ olunmadı, merak ettiğim husus şu: Davanın miktarı 32 bin 350 TL. Karar bana gönderildikten sonra istinafa başvurabilecek miyim? Rakamsal sınır var mı? Bu sınır dava tarihindeki rakamla mı, karadaki rakamla mı sınırlıdır? M.C.

* * * * *

Bilindiği gibi İstinafa başvuru denildiğinde anlaşılan Bölge Adliye Mahkemelerine başvuru demek olduğundan ve 20 Temmuz 2016 tarihinde tüm yurtta sistemin geçerliliğinin başladığı tarihi olarak kabul edilmiş olup belli sınırlar içindeki davaların sonuçlanması ile Bölge Adliye Mahkemelerine başvuru imkanı doğmaktadır. Bölge Adliye Mahkemelerinin kabulü ve göreve başlaması birtakım aşamalar geçirdiği için tüm tarihleri vermem mümkün değildir zira tarihini yazmaya çalışsam sayfalar sürecek bu nedenle bugünkü durum itibarıyla Bölge Adliye Mahkemeleri, yerel mahkemeler ile Yargıtay arasında bir başka başvuru merciidir. Dolayısıyla 2005 yılında mevcudiyeti yasalarımıza girmiş ancak kayden yasalarımızda kalmış, sonrasında 2016 yılında kısmen fiilen göreve başlamış bir yasal yapıdır. Belli sınırlara kadar mahkemelerin kararları bu mercide incelenir, onanır veya karar kaldırılır. İşte okuyucumun sorusu bu yıllardaki sınırdır. Bu sınır her yıl yeniden değerleme oranları çerçevesinde değişir, okuyucumun kararı 2025 tarihli olduğuna göre, 2025 yılı için Bölge Adliye Mahkemesine başvuru sınırı 40 bin TL’nin üzerindeki davalardır. Bunun altındaki toplam rakamlar altındaki kararlar kesindir. İstinafa başvuru imkanı yoktur. Okuyucumun ikinci sorusu dava açıldığı tarih itibarıyla mı değerlendirilir, karar tarihi itibarıyla mı? Başvuru için değerlendirme karar tarihi itibarıyla yapılır.

22 Mart 2025, Cumartesi 07:00

Evde gizli ayıp var

Satın aldığım dairede fayanslar durduk yerde düşmeye başladı. Müteahhide bahsettiğimde böyle hasarlar için bir ay içinde kendisine başvurulursa onarımla sorumlu olacağını, altı ay geçtikten sonra artık kendisinin sorumlu olmayacağını söylüyor. Altı ay geçtikten sonra müteahhit sorumluluktan kurtuluyor mu? Ş.G.

* * * * *

Okuyucumun durumunu bir tüketici olarak değerlendireceğim. Tüketiciye böyle bir daire satışında dairenin kullanmaya elverişli olarak teslimi gerekir. Tüketici konumunda olan vatandaş daireyi alırken doğal olarak önce dairenin içine dışına bakıp, daireyi sağlam görürse o daireyi alır. Şayet böyle bir bakışla dairede (bir başka mal alınıyor ise o mala bakıldığında) bir hasar görülüyor ise buna açık ayıp denilir. İşte o zaman satıcıya bir ay içinde başvurmak gerekir. Ancak ilk bakışta bir ayıp görülmüyor da, kullanma sırasında bazı ayıplar ortaya çıkıyor ise buna gizli ayıp denilir. Dolayısıyla gizli ayıpta, satın aldıktan sonraki bir ay içinde satıcıya başvurma mecburiyeti yok. Gayrimenkul satışlarında gizli ayıplardan, satıcıya başvurma süresi beş yıl. Yani teslimden itibaren beş yıl içinde gizli ayıp ortaya çıkarsa satıcı bundan sorumludur. Ancak gizli ayıp ortaya çıktığında beş yılın geçmesini beklemeden ilk fırsatta satıcıya başvuruda bulunmak gerekir. Okuyucumun anlattığı olay da gizli ayıptır. Bugün satıcıya başvuruda bulunma hakkı vardır. Malın ayıplı olması durumunda, tüketici ya malı geri vererek sözleşmeyi feshetmek, ya ayıp oranında fiyattan indirim ya satıcıdan onarımı yapmasını ya da malın ayıpsız bir misli ile değiştirilmesini ister. Bunlardan birini seçmek tüketicinin hakkıdır.

20 Mart 2025, Perşembe 07:00

Birinci sıradasınız

2017’den beri bir işyerinde çalışmaktayım. Ancak çalıştığım şirketin mali durumunun bozuk olduğu izlenimi hakim. Bu şirketin iflası halinde bizim işçi alacaklarımız hangi sıralarda yer alır? Anonim şirketin varlığı buna yetmezse ortakların malvarlığına başvurabilir miyiz? M.V.

* * * * *

Doğrusu çalışılan bir işyerinin mali durumu hakkında net bilgi sahibi olmak çok kolay değil. Birçok işyerinde dedikodu nitelikli söylentilerin yayıldığına tanık oluyoruz. Öncelikle bu nedenle işyerindeki huzurun bozulması istenilen bir durum değildir. Sonra şirketin iflasında iflas masası tarafından bir sıra cetveli yapılır. Bu sıra cetvelinde rehinli alacaklar öncelikli olarak yer almakla birlikte sonrası için yapılan sıra cetvelinde birinci sırada işçilerin, iş ilişkisine dayanan ve iflasın açılmasından önceki bir yıl içinde tahakkuk etmiş ihbar ve kıdem tazminatları dahil alacakları ile iflas nedeniyle iş ilişkisinin sona ermesi üzerine hak etmiş oldukları ihbar ve kıdem tazminatları yer alır. Yani işçi alacakları birinci sırada yer almakla birlikte sıralamada üst sıradaki alacaklar ödenip tamamlanmadan sonraki sıralara geçilmez. Dolayısı ile iflastan önceki bir yıl içinde doğmuş işçi alacakları önceliklidir. Ancak sadece işçi alacakları için değil genel olarak tüm alacaklılar için söyleyeyim, şayet iflas eden şirketin varlıkları ödemelere yetmez ise şirket ortaklarının malvarlığına başvurulmaz. Ancak şirket ortağının şirkete sermayesinden kaynaklı borcu varsa şirket hesaplarından çekmiş olduğu belirlenen para varsa ve bunun gibi nedenlerle şirkete ödemesi gereken meblağ var ise bunun kadar sorumluluğu söz konusu olur.

19 Mart 2025, Çarşamba 07:00

Takip başlatmak mümkün

İşyeri kiracım bu yıl yapması gereken kira zammını yasal artışın altında yaptı. Kendi düşüncesine göre zamlı kirayı banka hesabıma yatırmış. Oysa endeks uygulamasında kira farklı. Ben kendisine noterden ihtarname göndermeden icra takibi başlatabilir miyim? N.Ç.

* * * * *

Türk Borçlar Kanunu 344. maddede beş yıl içinde kira artışlarının en yüksek seviyede TÜİK-TÜFE-12 aylık ortalama seviyesinde yapılacağı yazılıdır. Şayet kira sözleşmesinde bunun üzerinde artış şartı yazılmış ise bu ancak TÜİK-TÜFE-12 aylık ortalama seviyesinde geçerlidir. Şayet artış şartı bunun altında karar altına alınmış ise bu hali ile geçerlidir. Şimdi okuyucumun kiracısı TÜİK-TÜFE-12 aylık ortalama altında bir zam yapmış. Bu halde kiracısı ile yapmış bulunduğu kira sözleşmesine bakmak gerekecek. Şayet kira sözleşmesinde artış şartı var da kiracı buna göre artış yaptı ise diyecek bir şey yok. Hayır, artış şartı var da yukarıda bahsettiğim artış oranları çerçevesinde ise ve buna uyulmadı ise uyması gerekirdi veya sözleşmede artış şartı bulunmuyor ise bu halde de yine yukarıda bahsettiğim artış şartına uyulması gerekirdi. Açıkladığım bu hususlara uyulmadı ise ve olması gerekenin altında bir zam yapıldı ise bu halde kiracı aleyhine icra takibi yapmadan önce ihtarname gönderme mecburiyeti yok. Doğrudan doğruya icra takibi yapılarak olması gereken fark talep edilebilir.

18 Mart 2025, Salı 07:00

Notere gidin

Evimizi kentsel dönüşüme vereceğiz ve elimize bir miktar para geçecek. Biz üç kardeşiz, annemiz hayatta. Ben kendi payıma düşen parayı bankaya yatıracağım. Kimin öleceği belli olmaz ama ben önce vefat edersem varlığımın eşime kalmasını istiyorum. Ama annemin saklı payı olduğunu da biliyorum. Annem hakkından vazgeçmeye razı. Bu arzumu nasıl gerçekleştiririm? Mesela annem elyazısı ile bir yazı yazıp bana verse ben de onu saklaması için eşime versem olur mu? T.İ. 

Okuyucumun önce vefatı durumunda, normal şartlarda mirasçıları, annesi ve kardeşleri (kardeşlerden biri vefat etmiş, onun hakkı kendi çocuklarına geçecek). Kendisinin de ifade ettiği gibi kimin önce vefat edeceği bilinmez ama ben de okuyucumun hepsinden önce vefat ettiği ihtimaline göre yanıt vereceğim. Kendisinin düşündüğü gibi annesinin elinden bir yazı alıp saklamakla bu işi halledemeyecek. Yapacakları şey bir mirastan feragat sözleşmesidir. Mirastan feragat sözleşmesi için yasamızdaki hüküm şöyle: “Miras bırakan bir mirasçı ile karşılıksız veya karşılık sağlanarak mirastan feragat sözleşmesi yapabilir. Feragat eden mirasçılık sıfatını kaybeder.” Miras sözleşmeleri resmi vasiyetname şekil şartına bağlı olduğundan, feragat sözleşmesi de bir miras sözleşmesi olduğundan bunun da noterde yapılması geçerlik şartıdır. Yani okuyucumun düşündüğü gibi annesinin bir kağıda el yazısı ile yazdığı feragat geçerli kabul edilmeyecektir. Kendisi de malvarlığını eşine bırakmak istediğine göre kendisinin de bir vasiyetname hazırlama ihtiyacı olacağından önerim, notere başvurup hem feragat sözleşmesini yapmak, hem de vasiyetnamesini yapmak şeklinde olacaktır. Kendisinin önce vefatında çıkması ihtimali olan ihtilafları da önlemek için bu işlemleri yaparken de bir meslektaşımın yardımını alırsa isteğini de sağlama almış olacaktır.